Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Trump’ın yapması gereken birinci iş; Filistin’in devlet olarak varlığını tanımak… İkinci iş, Suriye ile Irak’ın toprak bütünlüğünü ve “üniter devlet” statüsünü teyit etmek.

Birincisi gerçekleşirse, Filistin (fiziki, tek parçalı, sınırları belli bir coğrafi konumu olmasa bile) BM’de tam temsil edilir (şu anda “üye olmayan ülke” statüsünde), kendisine ait toprak parçalarına yapılan dış müdahalelere BM barış gücü kurarak, karşı koyar. Bu devletin kendisine ait saydığı her kara parçasında, kimin asker, kimin sivil olduğu belirlenir, yönetim ve temsil sağlanır. Tabii, Mahmut Abbas ve şürekası, “Filistin biziz! Gazze halkı bizden değil! Hamas teröristtir!” filan diyerek ortaya atılırlar ama bir “Ankara daveti” bu sorunu çözer. Yeter ki, Filistin Cumhuriyeti, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın listesine girsin, büyükelçisi gelsin, oraya bir büyükelçi gitsin.

Haberin Devamı

Böyle bir tanımanın çok ama çok boyutlu bir etki alanı ve yankısı olacaktır. İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasında 1993 ve 1995’te ABD’nin arabuluculuğu ile imzalanan Oslo Anlaşmaları, Gazze Şeridi’nde ve Batı Şeria’nın yarısına yakın bir alanda otonom bir geçici yönetim olarak Filistin Yönetimi’ni oluşturdu. Netanyahu’nun da dahil olduğu bir örgüt, anlaşmayı imzalayan İzak Rabin’i öldürdü, yeni hükumet anlaşmanın gerektirdiği görüşmeleri askıya aldı, FKÖ de Filistin Devleti’ni ilan etti. BM’nin 193 üyesinden 147’si Filistin’i tanıyor. G20’lerden 9 ülke (Avustralya, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Güney Kore, İngiltere ve ABD) Filistin’i tanımış değil. Geçen yıl, 10 Mayıs’ta BM Genel Kurulu, Filistin’e salonda üye devletlerle birlikte oturma, teklif ve gündem maddeleri sunma ve komitelere katılma gibi ek haklar tanıdı, ancak oy hakkı vermedi. Bu kararı sadece ABD reddetti.

Başkan Trump, bu hafta Suudi Arabistan’a gidiyor, Riyad’da Körfez İş Birliği Konseyi Zirvesi’ne katılacak, daha sonra Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni ziyaret edecek. Haber ajansları, kaynak belirtmeden Trump’ın ABD’nin Filistin devletini tanıyacağını bu seyahatte açıklayacağını bildiriyor. Bu tür haberler, genellikle ortamı sınamak için ortaya atılır, ama Gazze’ye yardımın başlatılması, İsrail ile bölgesel konuların tartışılmasına son verilmesi ve İsrail’in kışkırttığı Hindistan’ı Pakistan’a saldırılarını durdurmaya (ve görüşmelere) çağırması gibi kararları dikkate alınırsa, Filistin’i tanıma büyük bir olasılık taşıyor. Son yıllarda ABD’nin iç kaynaklarından çıkarttığı petrolün azaldığını, Körfez’in petrolüne ihtiyacının arttığını ve bu ülkelerin Trump’ın son gümrük vergisi kararlarından muaf tutulduğunu söylemeye, bilmem, gerek var mı?

Haberin Devamı

İddiayı ortaya atan Media Line sitesi, tanıma kararına, Hamas’ın feshi şartının ekleneceğini de bildirdi. Trump, “Filistin’i tanıma karşılığı daha çok ülkenin İsrail ile ilişkilerini normalleştirmelerini de şart koşacak deniyor.

ABD’nin böyle şartlı bir tanıma kararının Filistin halkına bir yararı olur mu? Bu kararın getirecekleri ve getirmeyecekleri tartışılabilir; ama Filistin Davası’ndan bir şeyler götürmesi pek olası görünmüyor. Hamas, Gazze-Batı Şeria ikileminin doğurduğu bir sonuçtu ve gerçek bir Filistin ortaya çıkacaksa, bu süreçte Filistin halkının elbette bir silahlı kuvvetleri, kara, hava ve deniz kuvvetleri olacaktır. Ayrıca Abraham Anlaşmaları, taraf ülkeleri İsrail ile normal diplomatik ilişkiler kurmaya sevk ediyor; yani İsrail ile ilişkileri Ürdün veya Türkiye’den farklı olmayacak.

Haberin Devamı

Sonuç olarak, Filistin’i tanımakla ABD bir yıldır İsrail’in işlediği soykırımına suç ortağı olma sorumluluğundan arınabilir mi? Elbette hayır. Ama her arınmanın geçtiği bir süreç vardır ve Filistin’i tanıyarak, ABD bu süreci başlatmış olur.

ABD’nin, son 24 yıldır biriken kabarık suç listesinden kurtulmak için bence atması gereken ikinci adım olan Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğünü ve “üniter devlet” statüsünü teyidi konusunu bir sonraki yazıda ele alalım.