FAO’nun, 2023’ü Darı Yılı ilan etmesi boşuna değil! Dirençli bir gıda kaynağı olan darı, gıda kıtlığına karşı bir seçenek olarak değerlendiriliyor. Bu yüzden, ODTÜ’lü Oruç çiftinin Arhavi’de canlandırmayı başardığı darı çeşidi kuruminin önemi büyük
Zor zamanlar yaklaşıyor. Yeni bir çalışmaya göre, kritik iklim eşiği, önümüzdeki 5 yıl içinde aşılacak. Bu da sıcak hava dalgalarının ve kuraklığın artacağı anlamına geliyor. Önümüzdeki yıllarda hem yaşamın hem de tarımsal üretimin, günbegün daha da zorlaşacağına tanıklık edeceğiz. Bu nedenle iklim değişikliğine dayanıklı yeni gıdalar, son derece önemli. Zaten bu kaçınılmaz gerçeklik nedeniyle BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) de 2023’ü Uluslararası Darı Yılı ilan etti. FAO’ya göre darı, zor dönemlerde gıda kıtlığını önlemede yararlı olabilir. Ancak biz, darıya oldukça yabancıyız. Çok küçük alanlarda sadece 3-4 bin ton darı üretimimiz var. Oysa darı, insanlığı doyuran, buğday, mısır ve pirince iyi bir alternatif olarak gösteriliyor. Hem besleyici hem de sağlıklı. En büyük avantajı da glüten içermemesi ve yüksek demir oranı. Neyse ki bu tahılın peşine düşen öngörülü çiftçilerimiz var. Arhavi’ye yerleşen ODTÜ’lü Ceren ve Soner Oruç çiftinin, yöresel bir darı çeşidini bölgede yeniden canlandırma çabası, bu açıdan çok sevindirici.
Kuruminin avantajları
Arhavi’de ‘kurumi’ olarak bilinen darı çeşidini birkaç yıldır bahçelerinde ekerek çoğaltan çift, şimdi köyleri Gürgencik’te de kurumi tarımını başlatmayı planlıyor. Arhavi’de geçen hafta ‘Kurumi hasat şenliği’ vardı. Çift, bölge insanlarına kurumiyi tanıttı. İsteyen herkesle de yetiştirdikleri tohumları paylaşmaya hazırlar. Yaptıkları deneme ekimlerinde hemen hemen hiç müdahale etmeden darının yetişebildiğini gözlemlemişler. Müdahaleden kastım; ne gübre ne sulama ne de tarım zehri kullanılması… Bitkinin böyle avantajları da var.
Ceren Kazancı Oruç, kurumiyle Gürcistan’da doktora yaparken tanışmış. Arhavi’ye dönüp ailesindeki yaşlılara sorduğunda ise “Sen nereden biliyorsun kurumiyi, eskiden bizim soframızdan eksik olmazdı” yanıtını almış. Sütlaçtan ekmeğe birçok temel gıda ürününde darı kullanılırmış eskiden. Kuruminin bölgenin genetiğinde yer alan bir tahıl ürünü olduğunu kaydeden Oruç, darı çeşidine dair yaptıkları araştırmalarıysa şöyle anlatıyor: “Bahçemizde deneme ekimleri yaparak, coğrafyaya adaptasyonunu ölçüyoruz. Sonuçları ziraatçılar ve botanikçilerle de paylaşıyoruz. Biyoloji kökenli olduğum için üzerinde ufak çaplı zirai araştırmalar da yapıyoruz. Dirençli bir tohum. İlkbaharda ekiliyor, sonbaharda hasat ediliyor. Yeşertmek istediğiniz bir bölgeye kurumi tohumu atsanız kendiliğinden büyür. Çok kurak alanlarda, bol yağışlı bölgede de yetişebilen, hiçbir kimyasal girdiye ihtiyaç duymayan bir bitki. Fakir topraklar ve kıtlık için çok değerli. Küçük çiftçiler için ekonomik bir ürün alternatifi olabilir. Bulgur, pirinç gibi yemeklerde kullanabiliyorsunuz. Sebzeli yemeğini de yaptık, tatlısını da. Buğday gibi ani enerji vermiyor. Çünkü glüten yok. Glisemik indeksi çok düşük. Diğer yandan minerallerce zengin. Demir oranı yüksek. Magnezyum ve çinko açısından da zengin. Köydekiler de ekmeye başlayacak.” Umarım FAO’nun, “İklim şoklarına daha dirençli” diye tanımladığı darının köye dönüşü, iklim krizinden etkilenecek bu coğrafya için de iyi bir başlangıç olur.