Sabancı Üniversitesi, İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Araştırma Merkezi ve TÜSİAD tarafından düzenlenen, Dünya Enerji Görünümü 2013 toplantısını izliyorum.
Güler Sabancı ve Memduh Boydak’ın açılış konuşmaları, Türkiye’nin enerji alanında yapması gerekenleri ortaya koyuyor.
Sabancı, “yerli ve yenilebilir enerji kaynaklarına üretim temelinde odaklanmamız ve enerji sektörünü, rekabet-verimlilik ekseninde güçlendirmemiz gerekiyor” diyor.
Boydak da, bunun için “etkin ve verimli bir Doğalgaz Kanunu’nun çıkmasının ve Enerji Borsası’nın açılmasının” şart olduğunu” söylüyor. Boydak’ın, bugünün enerji politikaları ve kurumsal yapısıyla, “Türkiye’nin, 2023 enerji hedeflerine ulaşmasının çok zor olduğunu” söylemesi de dikkat çekiyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Murat Mercan’sa, 2013 hedefleri için, devletin, özel sektörün, akademinin, üretim ve ARGE alanlarında birlikte çalışmasının önemini vurguluyor. Mercan, yenilebilir kaynakların enerji talebinin karşılanmasında çok az bir paya sahip olduğunu, bunun için de kömür üretimine ve Hidro alanına yatırım yapacaklarını söylüyor.
Açılış konuşmalarından sonra, her zaman, vizyoner görüşlerinden çok yararlandığım Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti Fatih Birol, “Dünya Enerji Görünümü 2013” Türkiye tanıtımını yapıyor.
Ufuk açıcı bir konuşma...
“Türkiye bir enerji adası değil: Aksine, dünyadaki enerji alanındaki gelişmelerin kendisini dikte ettiği bir ülke” diyerek başlıyor, Birol; bu nedenle de, “enerji alanındaki küresel değişimleri iyi izlemeli.”
Sekiz önemli değişimden söz edebiliriz:
Birincisi, önemli enerji aktörlerin roller değişiyor. Enerji ithalatçısı Amerika, 2015’te, çok önemli bir doğalgaz ihracatçısı; Brezilya da 6. büyük petrol ihracatçısı oluyor;
İkincisi, önemli ihracatçı Ortadoğu ülkeleri, aynı zamanda da önemli enerji tüketicileri konumuna geliyorlar;
Üçüncüsü, Doğu’dan Batı’ya doğru Küresel Enerji Kayması hızlanıyor.Çin, Hindistan, Rusya, Ortadoğu, gelişmiş OECD ülkelerinden daha fazla enerji tüketiyorlar. Enerjiye talebinin 2/3’ü Asya’dan gelecek;
Dördüncüsü, Karbondioksit Emisyonları-Küresel İklim Değişikliği Sorunu’nda enerjinin oynadığı olumsuz rol, emisyonun 2/3’ünü yaratma devam ediyor. Enerji alanının meşruiyet sorunu azalmıyor;
Beşincisi, gaz, kömür ve petrolün enerji taleplerini karşılamadaki birinci sıra konumu devam ediyor. Bakan Yardımcısı Mercan da, kömür üretiminin artması için çalıştıklarını söylemişti;
Altıncısı, Amerika’nın kayagazından elde ettiği gaz ve petrol ülke içi tüketim için kullanılıyor. Bu, aynı zamanda da, Ortadoğu bölgesinin petroldeki öneminin devam edeceği, petrol fiyatlarının düşmeyeceği anlamına da geliyor;
Yedincisi, yenilenebilir enerji alanında artış var, ama, yeterli değil; bu alanın istenilen düzeyde gelişmesi için, devlet desteği ve katkısı çok önemli ve;
Sekizincisi, dünya nüfusunun 1/5’inin elektriği yok, fakat, bununla birlikte, özellikle Ortadoğu bölgesi olmak üzere, elektrik için ciddi düzeyde büyüyen talep var.
Enerji alanında taşlar yer değiştiriyor.
Enerji adası değil, fakat bağımlısı olan Türkiye için, ekonomiden dış politikaya kadar, enerji, giderek kilit konuma yükseliyor.
Fatih Birol’un ufuk açıcı raporunu tartışmalıyız.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024