Türkiye Yaşar Kemal’i, usta yazara yaraşır şekilde uğurladı sonsuzluğa...
Her kesimden, her sınıftan, her görüşten oluşan insan seli vardı tabutunun arkasında.
İnce Memed’le sadece Çukurova’yı, Anadolu’yu değil, dünyayı anlatmıştı.
20. yüzyılın başlarında dünyanın neresinde bir Abdi Ağa varsa, orada bir İnce Memed olmalıydı.
Onu, Anadolu’nun yerelliğinden evrensel dünyaya taşıyan, “İnce Memed”le anlattığı düzendir. Hangi kültürde, hangi sosyoekonomik evrede olursa olsun; nerede sömürü varsa, nerede adaletsizlik varsa, nerede kölelik varsa, o düzene başkaldırıyı yazdı Yaşar Kemal...
İnce Memed bu nedenle evrensel bir roman, bir destan oldu.
O İnce Memed’di.
Yaşar Kemal İnce Memed’di...
Yaşamı boyunca haksızlığa, hukuksuzluğa, köleliğe, eşitsizliğe karşı dimdik durdu.
Hiç boyun eğmedi; eğilip, bükülmedi...
Anadolu gibi adamdı...
Sevecen, sıcak, anlayışlı, hoşgörülü bir bilgeydi...
Usta yazarlığı, sağlam kişiliği, bilgeliğiyle sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada hayranlık ve saygınlık uyandırmış bir isimdi.
Türkiye’nin gurur kaynağıydı Yaşar Kemal...
Gönüllerin Nobel ödüllü yazarı oydu...
Bin kültür
Dünyayı, “bin kültürlü bir çiçek bahçesi” diye tarif edebilecek kaç filozof vardır acaba?
İnsanlığa, dünyaya bu kadar yukarıdan, bu kadar derin bakabilen kaç yazar vardır?
Böylesine derin bir felsefe, ancak Anadolu gibi medeniyetlerin beşiği olan topraklardan çıkabilir, “Kâh çıkarım gökyüzüne seyrederim âlemi; kâh inerim yeryüzüne seyreder âlem beni” diyebilecek kadar yükselen; yaşamı, insanlığı, dünyayı anlamış ve anlatmış bir kültürden filizlenebilirdi.
Dünyaya böyle bakamayan biri, “bin kültürlü çiçek bahçesi”ni göremezdi...
Bir kültür
Bu nedenledir ki Yaşar Kemal “bir kültür”e sığmaz...
Bütün kültürlerin Yaşar Kemal’idir.
Kültürün kültüre, insanın insana üstünlüğü olmadığını öğreten bir bilgeyi bir siyasete, bir etnisiteye, bir kültüre gömmek ona haksızlık olur.
O bin kültürde yer bulabilecek büyük bir ustaydı...
Rahat uyu usta...
Mekânın cennet olsun...