Son dönemde alışveriş merkezlerinde (AVM) yaşanan fahiş fiyat artışları tüketicilerin büyük tepkisini çekiyor. Geçen hafta ben de bu duruma bizzat şahit oldum. İki adet 250 ml suya 160 lira ödemem yetmiyormuş gibi, bir de 16 lira kuver ücretiyle karşılaştım! Bu nasıl bir anlayıştır? Fahiş fiyat denetimi denildiğinde akla önce zincir marketler, fırınlar geliyor; peki ya AVM’lerdeki işletmeler? Onlar denetlenmiyor mu yoksa?
Vatandaşlar daha ekonomik olduğunu düşündükleri için AVM’lerde vakit geçiriyor, ancak özellikle yiyecek-içecek sektöründe gözlenen astronomik fiyatlar artık sınırları zorluyor. 80 liralık su skandalı tüketicinin âdeta cebini yakıyor. Küçücük bir şişe suyun böylesine yüksek fiyatla satılması tüketici hakları açısından ciddi bir sorun teşkil etmiyor mu?
Bu kadar da olmaz!
Suyun bile böylesine fahiş fiyatlarla satılması yetmezmiş gibi, birçok AVM kafe ve restoranı kuver ücreti de alarak tüketicilere âdeta çifte darbe vuruyor. Zaten yüksek fiyatlı menülerle karşılaşan tüketiciler, bir de bu ek ücretlerle mağdur ediliyor. AVM’lerde gizli bir soygun yaşanıyor! İnsanlar kendilerini savunmasız hissediyor, çünkü bu uygulamalara karşı herhangi bir denetim mekanizması işlemiyor.
Dur diyecek misiniz?
Ticaret Bakanlığı bu fiyatlara ne zaman dur diyecek? Geçtiğimiz yıllarda lokanta ve kafelerde fiyat denetimleri yapıldı, ancak AVM’lerdeki yiyecek-içecek sektörüne yönelik ciddi bir yaptırım uygulandığını görmedik. AVM’lerdeki tüm yiyecek ve içecek firmaları artık sıkı bir şekilde denetlenmeli! Çünkü bu fiyat politikası, yalnızca bireysel tüketicileri değil, turizmi de olumsuz etkiliyor. Yabancı turistler bile fiyatların yüksekliğinden şikâyet eder hale geldi. Eğer bir düzenleme getirilmezse bu işin sonu nereye gidecek?
Büyük Tuzak!
Bu tür fahiş fiyat uygulamaları tüketicileri mağdur ediyor. İnsanlar artık AVM’lere gitmekten çekinir hale geldi. Yetkililer, su gibi en temel ihtiyaçlara erişimi zorlaştıran bu uygulamalara karşı derhal harekete geçmelidir. AVM’lerde yaşanan bu fiyat çılgınlığı sona ermeli! Suya da kuver ekleyerek tüketiciyi bu kadar zorlamaya kimsenin hakkı yok!
Acıya yer yok!
Ramazan Bayramı tatili, milyonlarca insanın yollara döküldüğü, sevdiklerine kavuşmak için büyük heyecan yaşadığı bir dönem. Ancak bu heyecanın gölgesinde yatan büyük bir tehlike var: trafik kazaları. İçişleri Bakanlığı, bayram tatilinde trafik güvenliğini en üst seviyeye çıkarmak için yoğun önlemler alırken, asıl önemli olanın sürücülerin bilinçli hareket etmesi olduğunu vurguluyor. Ve bu bilinci oluşturmak için etkileyici bir farkındalık kampanyasına imza attı.
Duygu yüklü video
İçişleri Bakanlığı tarafından tam da bayram öncesi hazırlanan farkındalık videosu izleyenleri derinden etkiliyor. Videoda bir kişiye soruluyor: “Aylık ortalama 510 can kaybı yaşanıyor; sizce kabul edilebilir sayı kaç olmalı?” Verilen cevap düşündürüyor: “60 olabilir.” Ancak ardından sahneye 60 kişi giriyor ve en önde de soru sorulan kişinin eşi ve kızı var. O kişi şaşkınlık içinde fısıldıyor: “Bunlar benim ailem.” İşte o an, verilmesi gereken tek doğru cevap ortaya çıkıyor: o kişiye soru tekrar soruluyor alınan yanıt: “Kabul edilebilir sayı sıfır olmalı.”
Bu sahne, trafik kazalarının yalnızca istatistiklerden ibaret olmadığını, her bir rakamın arkasında bir ailenin yıkılan hayatını barındırdığını tokat gibi yüzümüze çarpıyor. İzlemediyseniz yola çıkmadan bu videoyu izlemenizi mutlaka tavsiye ederim.
Herkese kazasız, belasız, sağlıklı ve mutlu bir bayram dilerim.
Sağlıcakla kalın…