Dr. Demet Erciyes

Dr. Demet Erciyes

demeterciyes@yahoo.com

Tüm Yazıları

Uyku fizyolojik bir ihtiyaçtır. Nasıl ki susuyor, acıkıyor, yoruluyorsak kişiden kişiye göre değişen sürede her gün uykuya da ihtiyaç duyarız. Uykumuz gelince bunu anlarız ve yerine getiremezsek de değişik problemlerle karşılaşırız.

Londra’da, Surrey Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada uykusuzluğun genetiği değiştirdiği kanıtlanmış. Prof. Dr. Derk-Jan Dijk’in başkanlığında yürütülen bu araştırmada bir grup katılımcı bir hafta boyunca uykusuz bırakılmış, diğer gruptakiler ise bir hafta boyunca günde 8.5 saat uyumuş. Ardından deneklerin kanlarından gen örnekleri alındığında, uykusuz kalanların 711 geninde önemli değişikliklerin ve bozulmaların meydana geldiği saptanmış.

Haberin Devamı

Hücreleri yeniliyor

Uykusuzluğun genetikle ilişkisini incelerken araştırmacılar biyolojik saatin düzenlenmesinden sorumlu olan CRY1 adlı genin, melatonin hormonunun salgılanmasında sorun yaşayan kişilerde mutasyona uğradığını tespit etmişler. Mutasyon sebebiyle, melatonin salgılanmasını engelleyen proteinler daha fazla üretiliyor ve bu da kişinin uykusunun gelmesini engelliyor. Yani uykusuzluk genleri bozabildiği gibi kendisi de aynı zamanda genetik bir bozukluğa bağlı olabilir.

Uykusuzluğun ardından düşünme ve dikkat yeteneğinde azalma, öğrenmede zorluk, unutkanlık görülür. Uykusuzluğun yol açtığı yorgunluk ve dikkat azlığı nedeniyle düşme ve trafik kazaları daha sık görülür. Ayrıca kanser, hipertansiyon ve kalp damar hastalıkları, diyabet, sindirim ve karaciğer hastalıkları, psikolojik hastalıklar, bilinç bozuklukları gibi ciddi sağlık problemlerinde artışa sebep olduğu yapılan birçok çalışmada gösterilmiştir.

Unutmayalım ki beyin esas detoksunu uykuda yapar. Hafızanın onarılmasına ve beynin öğrenme kabiliyetine uykunun olumlu etkisi olur. Uykuda beynimizin devresini koruyan ve miyelin olarak bilinen yalıtım malzemesini yapan hücrelerin üretimi artar, beyin hücreleri yenilenir.

Başlıca sebepler

Özellikle akşam yemeğini geç yemek ve bu öğünde yüksek kalorili, sindirimi zor besinleri fazla miktarda tüketmek, sık alkol, tütün ve kafein tüketimi, fazla sıcak ya da soğuk ortam, gürültü ve ışığın rahatsız etmesi uykuya geçişi zorlaştırır. Karanlıkta salgılanmaya başlayan ve uykumuzun gelmesine sebep olan melatonin hormonunun ışıklı ortamda, özellikle de beyaz ışıkta salınımı bozulur, ışığı kapatmış olsak dahi gözümüzde retinaya yansıyan bilgisayar, telefon ya da televizyon ışığı uykumuzun gelmesini engeller. Rahat olmayan yatak ya da yastık, gün içinde hareket azlığı, uyku saatlerindeki düzensizlik, depresyon gibi duygu durumu bozuklukları, stres altında olmak ve onu yönetememek uykumuzun kalitesini azaltan unsurlardır.

Haberin Devamı

Uyku kalitesinden bahsederken uykuda geçirdiğimiz sürenin değişik evreleri olduğunu da hatırlamalıyız. Dolayısıyla toplam uyku süresinden daha çok, REM dediğimiz rüya görülen bölüm ile derin uykudayken geçen süre önemlidir.

Dilerim uykunuz her zaman kaliteli ve yeterli olsun.

Uyumayı zorlaştırıyorlar

Yüksek tansiyon ve kalp hastalığı, çarpıntıyla seyreden aritmiler, rahat nefes almayı engelleyen solunum sistemi hastalıkları, uyku apnesi, sindirim sistemi rahatsızlıkları, ağrı şikayeti olması, gece sık idrara kalkmaya sebep olan üriner rahatsızlıklar, huzursuz bacak sendromu, kansızlığa yol açan demir eksikliği, strese tahammülü artıran magnezyumun eksik olması, B5 (pantoneik asit), B6, B9 (folik asit), B8 (inositol) ve B12 vitaminlerinin eksikliği, triptofan adlı aminoasitin melatonin hormonuna dönüşümünde kilit rol oynayan kalsiyumun eksikliği uyumayı zorlaştıran sebeplerdendir.