Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bazıları için “doğuştan sanatçı” denir ya Orhan Gencebay da öyle biri… Bağlamayı eline alıp çalmaya başladığında altı yaşındaydı… Sanat yaşamı boyunca yüzlerce besteyi müzik dünyasında kazandıran, onlarca filmde oynayan, müziğin meslek örgütlerinde yöneticilik yapan Orhan Gencebay, yedi yıldır Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu üyesi… Orhan Gencebay’la KSPK’daki görevini ve müzik dünyasını konuştuk. Röportajımız çarşamba günü Baltalimanı’ndaki denize sıfır apartmanının en üst katındaki evindeydi. 6.2’lik depremin İstanbul’u sallamasından birkaç dakika sonra sanatçının evine girdiğimde salondaki biblolardan biri yere düşmüş ve parçalanmıştı, Orhan Gencebay’la Sevim Emre’nin çerçeve içindeki fotoğrafı yerdeydi. Sevim Emre, çok kötü sallandıklarını söyledi. Orhan Gencebay ise deprem konusundaki bilgileri nedeniyle çok rahattı. Sanatçı, şu sözleriyle evdekilerin yüreğine su serpti:

Haberin Devamı

“Deprem benim çok eskiden beri ilgi duyduğum bir konu. Deprem üzerine yazılmış 47 kitap okumuş, Turgut Özal ve Adnan Kahveci’ye deprem kurultayı yaptırmış biri olarak söylüyorum; telaşa gerek yok, buranın zemini de çok sağlam.”

“Sanat siyaset yapmaz siyaset üstüdür”

Orhan Gencebay, 64 yıllık sanat hayatında kaç eser üretti?

Ben aslında altı yaşında müziğe başladım. Halkımızın beni tanıdığı süre ise 56-57 sene… Bestelerime gelince MESAM’a kayıtlı 600 civarında eserim var, henüz tamamlamadıklarımla birlikte 1000’in üstünde. 500 civarında eserimi kendim okudum, 100 civarındaki eserimi ben hiç okumadım, başka sanatçılar söyledi.

Bugüne kadar kaç 45’lik, kaç LP, kaç kaset, kaç CD ve dijital eser çıkardınız?

Ben aynı zamanda yapımcıyım. Kervan Plak’ta 185 LP yaptık, 145 tane de 45’lik plak çıkardık. Sanıyorum bu rakamlar başka firmalarda yoktur bir sanatçıya yapılan LP ve 45’lik plak olarak. 50 civarında da kasetim var. Zamanın teknolojisine uygun olarak ne varsa müziğin taşıyıcıları olarak onları kullandık. LP ile başladık, plak, kaset ve CD derken dijitale geçtik.

n Yıllardır Türkiye ile Avrupa ülkelerinin yıllık müzik teliflerini mukayese edip, bizdeki telif gelirinin düşüklüğünden dert yanardınız. MESAM ve MSG yöneticileri, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un umumi mahallerdeki telif gelirlerini 10 kat artırdığını söylüyor. Siz neler söylemek istersiniz?

Haberin Devamı

Bakanımızın yapmış olduğu fevkalade doğru ve güzel, kendisine teşekkür ediyoruz. Ancak Türkiye ile Avrupa ülkelerini mukayese ettiğimizde hâlâ uçurumlar var arada. Türkiye’deki yıllık telif geliri toplam olarak 50 milyon euro civarında. Almanya’daki yıllık telif geliri 1.5 milyar euro civarında… 50 milyon nerede 1.5 milyar nerede? Fransa’da telif geliri 1 milyar euro civarında… ABD’de müzik hacmi 21 milyar dolar, İngiltere’de 4.7 milyar sterlin… Biz telif gelirinde hâlâ korkunç bir yerdeyiz. Telif sadece umumi mahallerden alınmıyor. Dijital platformlar, konserler, televizyonlar, radyolardan da telif gelirleri var.

“Sanat siyaset yapmaz siyaset üstüdür”

“Yedi senedir görev yapıyorum”

Kaç yıldır Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu (KSPK) üyesisiniz? Bu kurulun görevi ne? Sizin dışınızda kimler var bu kurulda ve neler yaptınız şimdiye kadar?

Haberin Devamı

Sanıyorum farklı alanlarda sekiz, dokuz kurul var. Bizimki Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu. Ben burada yedi senedir görev yapıyorum ama yeni atanmışız gibi bir algı yaratılıyor. Bu kuruluşların başkanı da Cumhurbaşkanı’dır. Türkiye’nin bir hayli meselesi var, onları aşmanın peşindeyiz. Türkiye’nin değerleri için bu kurullarda görev yapıyoruz.

Ne kadar sürede bir toplanıyorsunuz?

Haftada birdi, 15 günde bire çıktı. 

Bu görev için herhangi bir ödeme alıyor musunuz?

Baştan beri herhangi bir ücret almadık, almayı da düşünmüyoruz. Çünkü biz bu görevi amme hizmeti olarak görüyoruz.

Nerede toplanıyorsunuz?

Sultanahmet’te eski Başbakanlardan Recep Peker’in köşkünde toplanıyoruz. 8, 9 kişiydik. Alev Alatlı rahmetli oldu, Murat Bardakçı ayrıldı, başka vefatlar da oldu 5, 6 kişiye inmişti sayımız ama yeni gelenler oldu, eksikler tamamlandı.

“Hayatımın film yapılmasını istemem”

Bugüne kadar kaç film çektiniz?

36 film için zamanım vardı. Zamanım olsa bu sayı 300’e bile çıkardı, o kadar talep vardı.

Orhan Gencebay’ın yayınlanmayı bekleyen yeni projesi var mı? Varsa nedir?

 Şu anda bir hazırlık yapıyorum. Albüm yerine üç ayda bir iki eser çıkarmayı düşünüyorum. Tıpkı 45’lik plak dönemindeki gibi iki şarkı birden.

Birçok ünlünün filmi yapılıyor ve bayağı da ilgi görüyor bu yapımlar. Hayatınız film yapılsa adının ne olmasını ve sizi kimin oynamasını istersiniz?

 Ben hayatımın film yapılmasını istemiyorum. Fakat bir tane film var, onu yapmak istiyorum. Çok seviyorum o konuyu… 20 yıldan beri yapmak istiyorum ama yapamadım. Projenin adı “Seyfi Baba”ydı, adını değiştirdik “Orhan Baba” yaptık ama benim hikâyem değil. Baba bir müzisyen ama hayali bir kahraman… Osmanlı döneminde 78 devirli taş plaklar var. Türk firması yoktu, bunları İngilizler yapıyordu. İlk Türk plak firması kanuni İsmail Şencalar’ın kurduğu Şencalar Plak’tır. 1960’lardan sonra Türk sanatçıları ortaya çıkmaya başladı. İngilizler 1915 yılında Hafız Burhan’a “Her Yer Karanlık” şarkısını söyletmiş.

Eserlerin üzerinden 75 yıl geçince anonimleşmiyor mu?

 Eser sahibi öldükten 70 yıl sonra anonimleşiyor, telif ödenmiyor ama bunu da doğru bulmuyorum. Emek verilen bir şey varsa karşılığı maddi  manevi alınmalı ve korunmalı. Ev, köşk olursa varislerine kalıyor ama 70 yıl sonra eser anonimleşiyor, telif ödenmiyor.

“Sanat siyaset yapmaz siyaset üstüdür”

“Volkan Konak müziği bırakacakken onu ikna edip albüm yaptım”

Kısa bir süre önce “Kuzeyin Oğlu” Volkan Konak’ı kaybettik. Volkan Konak’a ilk albümünü yapan, onu müzik dünyasına kazandıran yapımcı Orhan Gencebay, neler söylemek ister Kuzeyin Oğlu için?

Sevgili Volkan Konak’ı tanıdığımda İTÜ Konservatuvarını bitirmişti. Yakın arkadaşı asistanım Zeki bana Volkan’dan bahsetti. “Hocam çok iyi bir müzisyen arkadaşım var. Fakat müziği bırakıp, başka işler, ticaret yapmayı düşünüyor. Lütfen ona bir bakar mısınız?” dedi. “Tabii, çağır gelsin,” dedim. Volkan bir gün iki arkadaşıyla birlikte geldi, tanıştık. Bana eserlerinden örnekler sundu, Volkan harikaydı. “Sen müziği nasıl bırakırsın?” dedim. “Hocam moralsizim, bırakmak istiyorum” deyince itiraz ettim. “Ben seni hiçbir yere bırakmıyorum, sen hayatını müzikle devam ettireceksin” dedim. Çok mutlu oldu. 20-30 bestesi vardı. “Maçka Yolları”, “Efulim” falan hepsi harikaydı. “Bir an evvel Volkan’ın albümünü hazırlayın” dedim. Volkan sevinçten deliye döndü. Albüm piyasaya çıkınca büyük bir ilgi oldu, patlama oldu âdeta… Kanal 6 ‘da Volkan’a bir program ayarladık, haftada bir program yapıyordu. Neticede ikinci albümünü de yaptık, o da süper ilgi gördü ve artık ünlü biriydi. Halkımız onu çok sevmişti. Volkan’ın farklı bir özelliği vardı, o bir ekol sahibiydi. İstisna biriydi. Araştırmacı, besteci, fikir adamı ve harika biriydi Volkan. Onu çok seviyordum. Allah gani gani rahmet eylesin. Böyle üst düzeyde bir sanatçıyı Türkiye’ye kazandırdığım için son derece mutlu oldum. O da bunu her yerde söylerdi.

“Hukukun sağı solu olur mu?

Son zamanlarda sadece toplum değil sanat dünyasında da ciddi bir kamplaşma söz konusu… Hatta oyunlar, gösteriler, konserler iptal ediliyor. Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı Samsun’da doğup büyüyen bir sanatçı olarak bu konuda neler söylemek istersiniz?

Ben Atamızın izinden yürüyen, çocukluğundan itibaren onu iyi tanımaya çalışan biriyim. Atamızın kurmuş olduğu bu ülke, maalesef zaman zaman onun kurduğu düzende gitmemektedir. İnsanlar görüşleri nedeniyle kamplaşmışlardır ve bundan son derece rahatsızım. Gaye ülkemizin daha iyi olması ise o zaman hepimizin aynı değerler ve güzelliklerde buluşmamız lazım. Fakat insanlar kendi siyasi görüşlerine göre yön belirlemişler. Kendi siyasi görüşleri dışında kimseye hayat hakkı tanımıyorlar. Sağ  sol, sağcı  solcu deniliyor. Bu laf kadar palavra bir laf olamaz. Gereksiz yaftalamalar bunlar. Gaye ülkeye, vatandaşa hizmetse hakkın, hukukun sağı solu olur mu Allah aşkına?

“Hiçbir partili değilim”

Sosyal medyada eleştirilen sanatçıların başında olmanız sizi nasıl etkiliyor?

Şunu bir kez daha söyleyeyim; ben şimdiye kadar hiç siyasi olmadım, bundan sonra da olmayacağım. Hiçbir partili değilim. Bana 60 yıldır ne teklifler yapıldı, her seferinde olmayacağımı söyledim. Çünkü sanat siyaset yapmaz. Sanatı siyasete sokmak isteyenler sanatçı değildir. Olamaz. Sanat siyaset üstüdür. Çünkü sanat iyiyi, doğruyu, estetiği, adaleti, paylaşmayı ve güzellikleri anlatır. Hangi parti programına bunları koyup sanatın istediklerini yapıyorsa ben ona saygı duyarım. O parti, bu parti diye de ayırmam. Yeter ki ülkemiz ve insanlık için çalışsın, ben ona saygı duyarım.

Tayyip Bey’e gelince: Ben Tayyip Bey’i eskiden beri tanırım ve insan olarak çok severim. Niye severim? Mazlumun ve mağdurun yanında olduğunu gördüm. 

Tayyip Bey’in yaptıklarına bakıyorum, daha önce yapılanlara bakıyorum… 60 yılı çok iyi bilen biriyim. Bütün liderlere de saygılıyım. Süleyman Demirel’le baba-oğul gibiydik. Turgut Özal’la abi  kardeş gibiydik. Bülent Ecevit’in peşinde dolaştık ‘70’lerde… Neticede hepsini tanıyordum ve hepsine saygılıydım.

“Müzik sektörü neredeyse çökmüştür”

70’li, ‘80’li yıllarda sizin deyiminizle serbest çalışmalar ama bilinen adıyla arabesk müzik yıldızları, ‘90’lı yıllarda birçok pop starı çıkaran Türkiye, bugün niye aynı şekilde müzik starları çıkaramıyor?

Arabesk diye bir şey yoktur, o uydurma bir isimdir. Ben Türk Müziği’nin daha iyi olması için yenilikler getirdim ama bugün söylemek istediğim en önemli konu şu:

Müzik sektörü neredeyse çökmüştür. Birincisi metot yüzünden çökmüştür. İkincisi maddi ve manevi yatırımların ve de hakların geri gelmemesinden dolayı çökmüştür. Bunu halletmek sanatçılarımızın çabaları ve devletin yardımıyla mümkün. Şu anda müzik sektörü olması gereken noktada değildir. Arada bir kahramanlar vardır, hiçbir şeyi düşünmeyen ama onlar da sektörü kurtarmak için yeterli değildir.