İyodu vücudumuz üretmediği için dışarıdan alırız. Bu nedenle besinlerle aldığımız iyot eksikse ya da bulunduğumuz bölgedeki toprak iyot açısından fakirse bizde de iyot eksikliği olabilir. Hamilelerde bebeğin gelişimi için de bir miktarı kullanıldığından iyot ihtiyacı artar. Ayrıca lahana, karnabahar, Brüksel lahanası, şalgam, turp gibi sebzeler de tiroit bezine iyodun taşınmasını engelleyen izotiyosiyanatları içerir. Sigara dumanındaki tiyosiyanat da benzer şekilde tiroit fonksiyonunu bozar. Bu maddeler tiroit hormonu üretimini engeller, tiroit bezinin ve nodüllerin de büyümesine yol açar. Çay, kahvedeki kafein kandaki kortizol düzeyini bozar. Şekerli yiyecek ve içecekler de insülin düzeyini bozar. Kortizol ve insülin artışı da tiroit fonksiyonunu olumsuz yönde etkiler. Ayrıca veganlarda ve vejetaryen beslenenlerde de iyot eksikliği görülür. Ülkemizin suyu ve toprağında iyot az miktarda olduğu için dağlık Karadeniz bölgesi ağırlıklı olmak üzere hemen her yöresinde iyot eksikliği gözlenir. İyot eksikliğinin yol açtığı guatrı önlemek için ülkemizde, 1998 yılı temmuz ayından itibaren Türk Gıda Kodeksi Yemeklik Tuz Tebliğine göre sofra tuzlarının iyotlanması zorunlu olmuştur. Buna karşılık mevcut tiroit hastalığı varsa, iyotlu tuz yemekten kaçınmak gerekir, örneğin oldukça yaygın görülen bir tiroit hastalığı olan Hashimoto tiroiditi hastalarının iyot kullanması tiroidin az çalışması demek olan hipotiroidiye yol açabilir. Tuzdaki iyottan faydalanmak için güneş ışığı ve ısıdan korumak gerekir. Bu nedenle yemek piştikten sonra tuzu eklemek daha doğru olur. Tuzu da güneş ışığı görmeyecek şekilde saklamak gerekir.
Eksikliği neler yapar?
İyot eksikliği tiroit bezini büyüterek oluşan guatr nedeniyle boyunda şişkinlik yapar. Beraberinde nodüller gelişebilir. Büyük guatra sahip hastalarda boğulma hissine benzer şikayetler olabilir. Özellikle de uzanırken, yutma ve nefes almada zorluk yaşanabilir. Soğuğa karşı artan hassasiyet, yorgunluk, kabızlık, cilt kuruluğu, saç dökülmesi, kilo artışı, yüzde şişkinlik, kas güçsüzlüğü, yüksek kan kolesterol düzeyleri. Kaslarda ve eklemlerde ağrı ya da sertlik, nabızda yavaşlama, bunun sonucunda baş dönmesi ve bayılma ile karşılaşılabilir. Saç dökülmesi, depresyon, unutkanlık, hafızada zayıflama, adet dönemlerinde düzensizlik ve adet döneminin sancılı geçmesi sık görülen belirtiler arasındadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından önerilen günlük iyot alımı 12 yaş ve üstü çocuklar için günlük 150 mikrogramdır. Hamilelik ve emzirme döneminde bu miktar günde 250 mikrograma çıkar.
Hamilelerde iyot eksikliği çok önemlidir. Düşük, ölü doğum ya da erken doğuma sebep olabilir. Bebekte doğuştan anomalilerle karşılaşabiliriz. Kretenizm denilen hem zihinsel hem bedensel gelişim kusuruyla karakterize bir hastalık olarak karşımıza çıkabilir.
Bebeklerdeki iyot eksikliği yeni doğan guatrı ya da yeni doğan hipotiroidisi dediğimiz klinik tabloyu yapar. Bebeğin yüzü şiştir. Dilde genişleme olur. Aşırı uyku hali ve kaslarda güçsüzlük vardır. Bebekte boğulma hissi olabilir. Bazı nörolojik bozukluklar gözlenebilir.
Çocuklardaki iyot eksikliği ise büyüme geriliğine, ergenlikte gecikmeye, diş gelişiminde gecikme ve dişlerde bozukluklara, düşük IQ ve zekâ geriliğine, öğrenme güçlüğüne sebep olabilir.
Eksikliğini önlemek için nelere dikkat etmeli?
Lahana, karnabahar, Brüksel lahanası, şalgam, turp gibi sebzelerin iyot eksikliğine yol açacağını bilerek tüketmeli en azından bu sebzeleri tüketirken iyotlu tuzu özellikle de yemekleri pişirdikten sonra kullanmalıdır. Balık, kabuklu deniz ürünleri, süt ve süt ürünleri başlıca iyot içeren besinlerdir. İyot eksikliği basit bir laboratuvar testiyle anlaşılabilir ve iyot takviyesinin gerekip gerekmediğini mutlaka doktorunuza danışarak belirlemelisiniz. Eğer tiroit hormonlarınız düşükse, hemen tiroit beziniz az çalışıyor diye tiroit ilaçlarına başlamadan önce acaba sizde iyot eksikliği var mı diye baktırmanızda fayda var. Belki de birçok yan etkisi olabilecek bu ilaçların yerine vücudunuzdaki iyot eksikliğini tamamladığınızda olay kendiliğinden düzelecektir.