Bir hekim olarak bunu söylemekten her fırsatta ve her ortamda tekrar etmekten büyük gurur duyuyorum. Bundan yıllar önce Paris’teki ve Cleveland’daki meslektaşlarıma bugün çalıştığım hastane ile ilgili olarak o zaman için yılda iki binin üzerinde açık kalp ameliyatı yapıldığını söylediğimde bana şaşırarak baktıklarını hatırlıyorum. Beni iyi tanıdıkları için yalan söylemediğimi biliyor ancak inanmakta güçlük çekiyorlardı. Çalıştığım hastane kardiyoloji konusunda lider konumda olduğu için bu rakam genel Türkiye ortalamasına göre de biraz yüksekti.
Zira İstanbul dışından da tedavi olmak için gelen ya da tüm yöntemler denenmiş veya müdahaleye cesaret edilememiş vakalar da Türkiye’nin her yerinden gelmekteydi. Daha sonra kongrelerde toplantılarda onlarla tanıştırdığım Türk kardiyologları ve çalışmalarını gördükçe ne demek istediğimi daha iyi anladılar. Bugün tedavideki yaklaşımlar değişti, teknik imkanlar ilerledi koroner by pass ameliyatlarının yerini daha çok anjiyografik müdahaleler aldı. Bu işlemlerin sayısı arttı. Bugün artık ülkenin birçok yerinde, daha çok merkezde bu müdahaleler dünya standartlarında yapılmakta.
Tıp fakülteleri iddialı
Ülkemizin yetiştirdiği değerli hekimlerimiz, köklü ve sağlam eğitim veren tıp fakültelerimiz sağlık alanında da iddialı varlığımızı sağlıyor. Ben de bu değerli fakültelerden birinden mezun olduğum için kendimi şanslı görüyorum. Bulunduğu semt nedeniyle diğer adıyla Çapa Tıp olarak bilinen okulum İstanbul Tıp Fakültesi ülkemizin ilk Tıp Fakültesi’dir. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra emri üzerine Beyazıt Meydanı’nda Darülfünun kurulmuş ve ardından burada modern olmayan tıp eğitimi başlamıştır. 14 Mart Tıp Bayramı olarak da bilinen 14 Mart 1827 yılında ise modern anlamda ilk tıp fakültesi Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane, dönemin padişahı Sultan II. Mahmud tarafından kurulmuştur. Cumhuriyet Dönemi’nde Üniversite Reformu’yla birlikte İstanbul Üniversitesi’nin tek Tıp Fakültesi olarak ismi İstanbul Tıp Fakültesi olarak değiştirilmiştir. Bu değişimden sonra İstanbul Tıp Fakültesi öğrencileri mezuniyet diploma numaralarını 2 şekilde almaktadır. İlk diploma Cumhuriyet tarihi öncesi diploma numarası; diğeri ise Cumhuriyet sonrası diploma numarasıdır. Bu nedenle İstanbul Tıp Fakültesinden mezun meslektaşlarımla beraber hepimizin (/) işaretiyle ayrılmış iki tane diploma numaramız vardır. İlk tıp fakültesinin kuruluşundan bu yana daha birçok yenileri eklenmiş devlet üniversitelerine ek olarak vakıf ve özel üniversiteler memleketimize daha pek çok hekim kazandırmıştır ve kazandırmaya da devam etmektedir. Sağlık eğitimi alanında bir başka gurur verici gelişme de Türkiye’nin sağlık temalı ilk devlet üniversitesi olan Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin (SBÜ), Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı (ÜniAr) tarafından yapılan Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması (TÜMA-2020) sonuçları kapsamında, “Devlet Üniversitelerinin Genel Memnuniyet Sıralaması”, “Öğrenim Deneyimi Tatminkârlığı” ile “Kişisel Gelişim ve Kariyer Desteği” alanlarında “A Plus Üniversite” kategorisinde yer almasıdır. Tabi bu değerlendirme, çalışmalarını yakından takip ve takdir ettiğim SBÜ Rektörü değerli hocam kardiyolog Prof. Dr. Cevdet Erdöl’ün, vizyonu geniş, ileri görüşlü ama bir o kadar da inandığı değerlere sadık, disiplinli, çalışkan, merhametli, hakkaniyetli iyi bir insan, iyi bir hekim ve aynı zamanda çok sevilen iyi bir lider olmasından kaynaklanıyor.
İlk devlet üniversitesi
Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin bugün eğitim verdiği bina aynı zamanda tarihi değeri de olan bir yer. Sultan II. Abdülhamid Han tarafından 1894’te yapımına başlanmış ve 1903 yılında tamamlanmış. 1903-1909 yılları arasında Askeri Tıp Okulu iken daha sonra 1933 yılına kadar sivil tıp okulu olarak hizmet vermiş. 1933-1983 yılları arasında Haydarpaşa Lisesi olarak eğitim vermiş. 1983 yılında ise Marmara Üniversitesi’ne tahsis edilmiş. 2015 yılında ise sağlık temalı olarak kurulan ilk devlet üniversitesi olan Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne Mekteb-i Tıbbiyye-i Şâhâne adıyla hizmet vermek üzere tahsis edilmiş.
Bugün sağlık Bilimleri Üniversitesi yurt dışında ve GATA dahil olmak üzere birçok ilimizdeki tıp fakülteleri ve altmışın üzerinde eğitim araştırma hastanesi ile sağlık ve eğitim alanında hizmet vermektedir.
Sağlık turizmi
Ülkemizde daha nice iyi tıp fakülteleri var ve yenileri eklenmekte. Bu okullardan daha nice Dr. Hulusi Behçet’ler, Dr. Gazi Yaşargil’ler, Dr. Aziz Sancar’lar yetişecek.
Bu arada sağlık hizmeti alanındaki gurur verici gelişmelerden de tekrar bahsetmek isterim. Hizmete açılan yeni şehir hastanelerimiz ile hasta yatak oranlarımız artıyor. Bu hastaneler pandemi süreci bittiğinde bu süreçte Türkiye’nin gösterdiği uluslararası başarıyla birlikte sağlık turizmine de hizmet vererek ülke ekonomisine katkıda bulunacak, döviz kazandıracak. Burada vatandaş olarak her birimize düşen görev özellikle bu zorlu süreç içinde birlikte kenetlenerek hareket edip sağlık yöneticilerimize ve sağlık çalışanlarımıza yardımcı olmaktır. Zaten olabilecek her başarıda da başarısızlıkta da mutlaka her birimizin parmağı olacaktır.