Depremin yarattığı üzüntü ve tedirginlik hepimizin uykusunu bozdu. Özellikle de bu depremin ilki sabaha karşı olduğu için bir de uykuda yakalanma korkusu var. Aman telefonum başucumda olsun, şarjını tamamlayıp yatayım, üzerimde kalın eşofman olsun, deprem çantam yanımda olsun diyenlerimiz hatta yanında damacana suyla ve boynunda düdükle uyumayı düşünenlerimiz bile var. Bu korkuyu belki de biraz yumuşatmak adına şakayla karışık değişik fikirler elbette ki doğabiliyor. Hastanede beraber çalıştığım bir arkadaşım yüksek katta oturduğu için nasıl kaçarım diye kara kara düşünürken bir fikir üretip yanında paraşütle uyumayı düşündüğünü söyledi. Deprem olunca paraşütle camdan atlayacakmış Bu son söylediğim muhabbetten sonra o içimiz kan ağlayan halimizle bile hep beraber bayağı gülmüştük.
Şaka bir yana deprem olduğu zaman ne yaparım düşüncesi bile hepimiz için çok ürkütücü. O anda soğukkanlı bir şekilde hareket etmek bile belki çok zor olacak. Kim bilir bu depremi bizzat yaşayanlarımız nasıl bir şok atlattılar. Yakınlarını kaybedenler nasıl bir üzüntü yaşadı. Böylesine beklenmedik ani kayıplar insanı nasıl derinden sarsar tahmin edebiliyorum. Ben de babamı trafik kazasında kaybettiğimde benzer bir şok yaşamıştım. Bu şekilde bir yakının kaybı çok acı vericiyken bu insanlar bir de evlerini, normal yolunda giden yaşantılarını kaybettiler. Üzüntünün yarattığı uykusuzluk bir de gelecekte yaşanacak zorlukları düşünerek daha da artıyor. Evet bu beklenen bir sonuç fakat uykusuzluk strese ve üzüntüye tahammül gücünü de zayıflatır. Böylece insanı bir kısır döngüye sokup olayın daha da derinleşmesine sebep olur. Bu nedenle daha en başından bu uykusuzluğa bir çözüm bulmak gerekir.
İyi bir uyku için
*Uykunuz gelmeden kendinizi uyumaya zorlamayın, hem işe yaramaz hem de sizi uyuduğunuz mekandan soğutur.
*Eğer hareketsiz bir yaşam sürüyorsanız gece uyumanız da zorlaşır. Yorgunluk en kolay uyku getiren sebeplerdendir. Bu nedenle özellikle açık havada yapılan sporlar, yürüyüşler kolayca uyumanızı sağlar.
*Uyku saatinizi belirleyin ve her gün buna uymaya çalışın. Vücudunuzu bu ritme alıştırırsanız her gün aynı saatte uykunuz gelir.
*Uyuduğunuz ortam da önemlidir. Yatak ve yastığın rahat olması, odanın karanlık, sessiz ve ısısının 20-22 derece aralığında olması önerilir.
*Akşam yemeğini 20:00’dan önce iyi pişmiş, hafif ve sindirimi kolay yiyecekler ile tamamlayın. Et ve çiğ besinlerden uzak durmak, akşam yemeğinden sonra meyve yerine sindirimi kolaylaştıracak rezene ya da papatya çayı gibi bitki çaylarına yönelmek yerinde bir tercih olacaktır.
*Akşam yenilen çiğ meyvelerin büyük bir kısmı sebep olduğu sindirim zorluğunun yanı sıra içerdiği C vitamini ile de uykunun engellenmesine yol açar.
*Uzmanlar kafeinli içecekleri öncelikli olarak sabah ve en geç öğle saatlerinde almayı ve günlük miktarın 200 miligramı geçmemesini öneriyorlar. Benzer şekilde tütünlü içecekler de sinir sistemini uyararak uyku kaçırıyor. Akşam yemeğinden sonra ve gece boyunca içilen sigaranın vücudunuza verdiği birçok zararın yanı sıra uykunuzu da kaçırdığını bilmelisiniz.
*Beyinden salgılanan ve uyku getiren melatonin hormonu saat 21:00’dan sonra salgılanmaya başlar. En yüksek seviyede ise 02:00-04:00 arası salgılanır. Saat 07:00’a doğru miktarı düşer. Karanlıkta salgılanan bu hormonun göze ışık gelmesiyle salgılanışı bozulur. Bu nedenle ışıklı ortam, televizyon, bilgisayar ya da telefondaki ışık uykumuzu kaçırabilir.
*Stres de uykumuzu kaçıran sebeplerdendir. Aşırı duygusal durumlar, üzüntü, heyecan, merak veya sevinç uykumuzu kaçırabilir. Stresi yönetmeyi öğrenmeli yoga, meditasyon, nefes teknikleri gibi yollarla sakinleşmeyi sağlamalıyız. Çoğu zaman hafif ve dinlendirici bir müzik de bu konuda bize yardımcı olup uyku getirebilir.
*Tüm bu önlemlere rağmen uyumakta güçlük çekiyorsak doktora başvurarak geçici de olsa uyku düzenleyici ilaç desteği alabiliriz.
Şimdi bu yukarıda bahsettiğim genel bilgilere bakıp da deprem bölgesinde yaşayanlarımız bana kızmasınlar. Biz başımızı sokacak çadır, konteyner ya da bir yer bulduğumuza şükrediyoruz, yatağın yastığın konforu da neymiş, yemek tercihimiz de ona göre değişiyor diyebilirler. Ama dediğim gibi bunlar genel bilgi, örnek alınıp yaşanılan duruma göre uygulanabilir. İyi bir uykunun önemi göz ardı edilmemelidir.