Mart ayını doğayla ilişkimizi gözden geçirmek için bir fırsat olarak görmeye ne dersiniz? Bu ay doğa takviminde oldukça kıymetli özel günler var. 18 Mart Dünya Geri Dönüşüm Günü, 21 Mart Orman Günü ve 22 Mart Dünya Su Günü olarak kutlanıyor. Ben bugün akciğerlerimiz, ormanlardan bahsetmek istiyorum. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 2012 yılında 21 Mart’ı Uluslararası Ormanlar Günü olarak ilan etti. Bu yılın Orman Günü Haftası teması ‘Gıda ve Orman’ olarak belirlendi. Ormanların gıda güvenliği, beslenme ve geçim kaynaklarındaki önemli rollerine dikkat çekiliyor.
Düşünün, bir ormanın içinde yürüyorsunuz, orman banyosu yapıyorsunuz... Kuş cıvıltıları, rüzgârın ağaç yapraklarında bıraktığı o huzurlu ses, toprağın mis gibi kokusu...
Ormanlar sadece ağaçlardan ibaret değil, aynı zamanda milyonlarca canlıya ev sahipliği yapan, iklimi dengeleyen ve bize oksijen sağlayan muhteşem ekosistemler. Ormanı yok etmek sadece yarının oksijenini yok etmekle kalmıyor ormanlardan başka evi olmayan kuş, tilki, böcek, arı da evsiz kalıyor. Yabana sahip çıkmadıkça ve insan bencilliği kazandıkça yarınlarımızdan tüketiyoruz ve kaybeden yine biz oluyoruz. Unutulmamalı ki, sürdürülebilir bir gelecek, sadece tabağımızda değil, doğayla kurduğumuz dengede de saklı.
Biyoçeşitliliğin ev sahibi
Dünyadaki tüm kara türlerinin yüzde 80’i ormanlarda yaşıyor. Yani bir ağacın kesilmesi, sadece bir dalın kırılması değil, bir canlının yuvasının yok olması demek. Her altı saniyede bir futbol sahası büyüklüğünde yağmur ormanının kayba uğradığını da unutmamak gerek. Ormanların yok olması nedeniyle her gün 137 tür hayvan, bitki ve böceği kaybettiğimiz tahmin ediliyor. Peki, bu hızlı tahribatın arkasındaki en büyük nedenler neler? Dünya genelinde orman kaybının en büyük nedeni tarım ve hayvancılık gibi faktörler. Tropik ormanların büyük bir kısmı soya, palm yağı ve sığır eti üretimi için yok ediliyor. Bir diğer risk faktörü ise etkilerine her geçen gün yakından şahit olduğumuz iklim krizi. Küresel ısınma nedeniyle sıcaklıklar artıyor ve kontrol edilemeyen orman yangınları her yıl milyonlarca hektar ormanı yok ediyor. Aynı zamanda bunu çift yönlü değerlendirmek gerek. Yok olan ormanlar karbon emisyonlarını artırarak küresel ısınmayı hızlandırıyor.
Fotosentezi azaltıyor
Mikroplastiklerin kanımızda, plasentada, akciğerlerde, hatta beynimizde bulunduğunu biliyoruz. Peki ya bu küçük parçacıkların bitkiler üzerindeki etkisini hiç düşündünüz mü? Yapılan çok yeni bir araştırmaya göre mikroplastikler bitkiler için fotosentezi zorlaştırabiliyor, evet doğru duydunuz. Proceedings of the National Academy of Sciences’da geçtiğimiz hafta yayımlanan çalışma bu küçük parçacıkların bitkilerde ve alglerde fotosentezi yüzde 12’ye kadar azaltabileceğini belirtiyor. Araştırmacılar bunun dünya çapında buğday, pirinç ve mısır için yüzde 4 ila yüzde 14 verim kaybına neden olacağını tahmin ediyor. Aynı zamanda plastik kaynaklı bu risk faktörünün bitkiler üzerinde milyonlarca insan için gıda güvensizliğini olumsuz yönde etkileyebileceğinin ise altı çizilmiş.
Mikroplastiklerin hem insan sağlığına hem de gezegen sağlığına maliyeti oldukça yüksek iken, bireysel olarak tek kullanımlık plastikleri hayatınızdan çıkarmak hedefiniz olsun. Lütfen bu konudaki içerikleri paylaşarak, karar alıcıların ve yerel yönetimlerin uygulamalarını izleyerek, talepte bulunarak takipçisi olun.