Didem Özel Tümer

Didem Özel Tümer

didem.tumer@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

AB Konseyi dönem başkanı Polonya, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Polonya Dışişleri Bakanlığı ve ülkenin Ankara Büyükelçiliği’nin iş birliği ile medya kuruluşları için düzenlenen çalışma gezisi çerçevesinde birkaç gündür Varşova’dayım.

Polonya’nın başkanlık dönemindeki öncelikleri, AB’ye katılım süreci ve göç konusunun ön planda olduğu ziyaret programında görüşmelerde duyacaklarımızı Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski esasen, ziyaretten sadece birkaç gün önce ulusal parlamento SEJM’de özetlemişti. Sikorksi, 2025 yılı dış politika önceliklerini anlattığı konuşmasında şöyle demişti:

Haberin Devamı

“Endişe, Polonya’da evlere yerleşti. Biz de Rus saldırganlığı riski altında mıyız? Avrupa ile ABD arasındaki ilişkiler bir krize doğru mu gidiyor? Avrupa savunma yeteneklerini hızla geliştirebilir mi?”

Güvenli Avrupa... ama nasıl

“Endişe”, “her alanda güvenlik” ve “savunma” buradaki her görüşmede en az birkaç kez kulağa çalınan ortak kelimeler. Başlangıçta, günün her saatinde Türkiye’de duymadığımız kadar kulağımıza çalınan polis sirenlerinin de bu güvenlik kaygısı ile bağlantılı olduğunu sanmamız ise üzerine çok düşünülmemiş bir çıkarım. Oysa bunun nedeni, sirenlerini çalmadığı ve ışıkları yanmadığı sürece diğer sürücülerin polislere yol açma zorunluluğu duymamasındanmış. Yine de uzun zamandır bu kadar çok polis sireni duymamıştık.

AB dönem başkanlığında sloganını “Güvenlik, Avrupa!” olarak belirleyen ve Ukrayna’nın güvenliğinden, kendi güvenliğine, oradan da Avrupa’nın güvenliğine bir hat çeken ülkede diplomatlardan akademisyenlere ya da düşünce kuruluşu temsilcilerine kadar vurgu ortaktı. Kabaca şöyle özetlemek mümkün: Rusya tehlikelidir, güvenilemez! Onun saldırganlığı geçmez!

Bu inançtan hareketle cevabı aranan sorular da, Bakan Sikorski’nin sordukları ya da eşdeğerdekileri.

GSMH’nın yüzde 5’ini savunmasına ayırarak bu konuda Avrupa’nın ve NATO’nun doğu kanadına liderlik eden Polonya önümüzdeki ay AB’nin Gayrı Resmi Dışişleri Bakanları Toplantısı olan Gymnich’e ev sahipliği yapacak. Polonya Dışişleri Bakan Yardımcısı Anna Radwan, 7- 8 Mayıs’ta gündemini vurgularcasına Polonya Ordu Müzesi’nde düzenlenecek toplantıya Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da davetli olduğunu söyledi. Hatırlanacağı üzere, Bakan Fidan, 29 Ağustos 2024’de Brüksel’de düzenlenen Gymnich’e 5 yıl aranın ardından davet edilmişti. Bunun anlamını 23 Ağustos 2024 tarihli “29 Ağustos Gymnich’e bir tuğla daha mı?” ve 2 Eylül 2024 tarihli “Fidan’dan AB’ye iki soru” başlıklı yazılarımda işlemiştim.

Haberin Devamı

Varşova’daki Gymnich’in 2 numaralı çalışma oturumunun gündemi “Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığı”, 3 numaralı olan ise “AB-ABD ilişkileri”. Dışişleri bakanları, toplantının yemek bölümünde ise “hibrit tehditlere karşı dayanıklılık oluşturma konusunda Avrupa dış ve güvenlik politikasının karşılaştığı zorlukları” tartışacak. Tüm bu başlıkların işaret ettiği şey aslında aynı; Avrupa’nın yeni güvenlik mimarisinin nasıl olacağı? Dönem başkanının ev sahipliğinde yaptığımız görüşmelerde bu konuda net bir cevabın hâlâ mevcut olmadığını teyit ettik.

Haberin Devamı

Türk basın mensuplarının farklı pozisyonlardaki Polonyalı uzmanlara defalarca, farklı formatlarda yönelttiği “Türkiye’nin bu mimarideki yeri”ne dair sorusu da bu nedenle havada kaldı. Dışişleri Bakan Yardımcısı Radwan, Bakan Sikorski’nin konuşmasına atıf yaparak “Karadeniz ve Doğu Akdeniz bölgesinde stratejik bir rol oynayan ve NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan Türkiye’nin ateşkes sonrası Ukrayna’ya yönelik Avrupa desteğinde daha aktif bir rol üstlenmesini umduklarını” söyledi.

Polonya, AB üyesi olduğu 2004’ten bu yana Türkiye’nin üyeliğini destekledi. Bu konuda kendi “zorlu” deneyimleriyle Türkiye’ye rehberlik etmeye hazır olduğunu da vurguluyor. Türkiye’nin Avrupa’nın güvenlik ve savunma çerçevesinde olmasını istiyor. NATO’daki pozisyonuna, savunma sanayi kapasitesine, ordusunun büyüklüğüne, Karadeniz’in güvenliğindeki rolüne yapılan vurgu da cabası. Gelgelelim bunun nasıl olacağı konusunda Polonya’nın da henüz net bir cevabı yok.

Bilakis Polonya da o cevabın peşinde olduğu izlenimi veriyor.

Devamı bir sonraki yazıda…