Türkiye ile Çin ilişkilerinin son dönemde kaydettiği aşamanın önemli göstergelerinden biri, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in haziran - temmuz döneminde ikisi uluslararası toplantı olmak üzere üç kez bir araya gelmiş olması. Erdoğan son olarak temmuzda Pekin’i ziyaret etti. İki tarafın yetkilileri de ilişkilerin gelişme potansiyeli olduğunu belirtiyor. Ancak geçen hafta Türkiye’den bir grup gazetecinin sorularını yanıtlayan Çin hükümet yetkilileri, potansiyelden realiteye geçişin, iki ülkenin Şincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki uygulamalara farklı bakışından kaynaklı sorunların aşılması gerektiği mesajını verdi.
Çin, 90’larda bölgede artış kaydeden ve topraklarının iç bölgelerine de sıçrayan terör saldırılarından sonra Müslüman nüfusun ağırlıklı yaşadığı Şincan’da tartışma yaratan bazı uygulamalar başlattı. Batı kamuoyunda toplama kampı olarak tanımlanan, Çin’in ise meslek eğitim merkezi adını verdiği merkezler bunlardan biri. Çin yönetimi,
Türkiye, ABD Başkanı Trump’ın telefon ile konuştuğu, Rusya Savunma Bakanı Şoygu’nun görüntülü görüşme gerçekleştirdiği terör örgütü liderlerinden Mazlum Kobani’nin kırmızı bültenle aranan bir terörist olduğunu verdiği nota ile hatırlattı
Türkiye, ABD ve Rusya’nın ‘muhatap’ aldığı terör örgütü PKK/YPG’nin elebaşlarından Suriye uyruklu Mazlum Kobani kod adlı terörist Ferhat Abdi Şahin’in, hakkında kırmızı bülten düzenlenmiş bir suçlu olduğunu hatırlattı. Adalet Bakanlığı Şahin’in ABD’ye girdiği anda tutuklanması için gerekli yazışmaları başlatırken, terörist hakkında 14 Eylül 2018 tarihli kırmızı bülten de ortaya çıktı. Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin 6 Mayıs 2015 tarihli yakalama kararına istinaden çıkarılan bültende Şahin’in terör örgütündeki geçmişi ve işlediği suçlar yer alıyor.
No: 2018/74239
ABD Başkanı Donald Trump’ın telefon ile konuşarak, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun yanında diğer askerlerle
ABD ile varılan mutabakat çerçevesinde terör örgütüne güvenli bölge sınırlarını terk etmesi için tanınan 120 saatlik süre boyunca TSK eli tetikte bekledi. Bu süre zarfında PKK/YPG’li teröristlerce 42 ihlal ve taciz yapıldı. Bekleme süresinde sadece askerler değil, diplomatlar, güvenlik ve istihbarat uzmanları da bazı açıklamaları, temasları yakından takip etti.
Çekilmenin başladığına dair bölgeden bilgiler gelirken, başta sosyal medya olmak üzere kimyasal silah kullanımı, hastane bombalama, asimilasyon, etnik temizlik gibi bir dizi asılsız iddia hız kesmeksizin devam etti. İddiaların bir kısmının bizzat sahadaki CENTCOM komutanları tarafından bazı Pentagon muhabirlerine özellikle yazdırıldığı güvenlik makamları tarafından not edildi. Yaptıkları paylaşımlarla dakika başı üst düzey ABD’li askerlerle konuşabildiği, Kuzey Suriye’den anlık bilgi aldığı izlenimini veren bu gazetecilerden bazıları sonradan paylaşımlarını silmek zorunda kaldı.
Kandil ile görüş farklılığı mı yoksa...
Kandil’den gelen açıklamalar da takip edilen
Barış Pınarı Harekâtı vesilesiyle günümüzde devletlerin mücadelelerini bir kaç sahada aynı anda vermesi gerektiğini bir kez daha hatırladık. Fiziksel olarak sahada, diplomatik olarak masada, propaganda ve dezenformasyona karşı basın-yayın ve sosyal medyada. Klasik propaganda araçları olarak gazete ve televizyonlar ilk olarak akla gelse de, asıl mücadele alanı sosyal medya. Asıl kıyamet orada kopuyor. Dakikalar değil, saniyeler içinde ve kontrolsüz bir şekilde bilgi de, dezenformasyon da yayılabiliyor. Amerikan ABC televizyonu ‘Türkiye sivilleri bombalıyor’ diye silah tanıtımı görüntülerini yayınlayınca çıkıp özür dilemek zorunda kalmıştı. Fakat sosyal medyada benzerlerini yapanlar ise kimseden özür dilemiyor.
Eskiden sadece devletler propaganda savaşı yapardı. Artık bu alanda devlet dışı aktörler de var. Bunlar kimi zaman terör örgütü, kimi zaman bir çıkar grubu. Kadir Has Üniversitesi’nden Akın Ünver, “Propaganda savaşı, artık sıradan sosyal medya kullanıcıları, gazeteciler ve teknoloji şirketlerinin de
ABD; Fethullah Gülen Terör Örgütü ve PKK adına suç işlemek ve casusluk suçlamalarından yargılanan vatandaşı Pastör Andrew Brunson serbest bırakılmayınca, 2018 ağustos ayında iki yaptırım kararı aldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün “insan hakları ihlallerinden sorumlu oldukları” gerekçe göstererek, malvarlıklarını dondurdu.
Soylu; karar için “Amerika’da bir malımız var; FETÖ. Onu da orada bırakmayız. Alacağız!” dedi. Gül ise “Benim bu topraklarda yaşamak ve bu topraklarda ölmek dışında bir düşüm olmadı. ABD’de veya Türkiye dışında herhangi bir ülkede ne bir dikili ağacım, ne bir tek kuruş param da yoktur. Nasip olursa belki bir gün memleketim Gaziantep’te küçük bir zeytinlik alırım” cevabını verdi. Her iki bakanın da ABD’de malvarlığı yoktu. ABD elbette bunu biliyordu. Dolayısıyla, yaptırım olsa da, karar sembolikti.
Ayrıca; ABD Türkiye’den aldığı çelik ve alüminyumdaki gümrük vergisini iki katına
Yabancı silahlı savaşçılar, Türkiye’nin yanı başında 8 yıldır devam eden Suriye savaşının ürettiği bir düzine sorundan sadece biri. Suriye’de bir yandan siyasi çözüm aranırken pek çok ülkeyi kaygılandıran ise bu savaşçıların akıbeti. Özellikle Çin, Kazakistan, Fransa, İngiltere, Almanya, Belçika, Tunus, Libya, Hollanda sayıları tam olarak bilinmeyen bu savaşçıların nereye gideceklerine, neye evrileceklerine dair bir dizi soruya yanıt arıyor.
Türkiye tehdidin fotoğrafını çekti
Türkiye, Avrupa Birliği’nin desteklediği 18 ay süren bir proje ile kendi deneyiminin fotoğrafını çekti. ORSAM, TOBB ETÜ ve Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı birlikte yürüttükleri “Terörist Savaşçıları ve Radikalleşme Tehdidini Önleme Tedbirlerinin Etkinliğini Artırma” ya da kısa adıyla ‘Herkesi Önemsiyorum’ (icare4all) Projesi ile; ideolojik, etnik veya dini motivasyonlarla radikalleşenlerin, şiddete varan aşırıcılığın ve yabancı terörist savaşçıların yarattığı tehdide karşı kamuoyunda
Siyasiler, üst üste geçirilen seçim dönemini geride bıraktıktan sonra bu yaz ilk kez tatil yaptılar. Eylül yine biraz rölantide olsa da en azından kurmaylar açısından Meclis’in yeni dönemine hazırlıkla geçti. Asıl maraton TBMM Başkanı Mustafa Şentop 1 Ekim Salı günü 27. dönem 3. yasama yılı için tokmağı zile vurduğunda başlayacak. Dönemin hem yoğun, hem de oldukça hareketli geçeceği kesin. Seçimler nedeniyle tartışması sonraya bırakılan birçok konu sırayla Meclis gündeminde yerini alacak. Yargı Reformu’nun ilk paketiyle başlanıyor...
Benzeşen, ayrışan
Meclis’in çalışmaya başladığı ilk haftanın sonunda, 4-6 Ekim’de AK Parti Kızılcahamam’da, CHP ise Abant’ta yeni dönem hazırlığı için kampa girecek. Her iki partinin de taslak kamp programlarında ortak noktalar var. Kamplar liderlerin açılış konuşmalarıyla başlayacak. Her ikisinde de Genel Merkez ve Meclis Grupları çalışmaları, gündemleri hakkında bilgi verecek.
AK Parti kampında bu kez Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yapacağı sunum
BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirilecek Kıbrıs görüşmelerine temkinli yaklaşan KKTC Başbakanı Ersin Tatar, Rumların Türkiye’nin sondaj gemilerini Akdeniz’den çekmesi, Maraş açılımından vazgeçilmesi gibi ön şartlar ileri sürdüğünü belirterek, “Bizim bu şartları kabul etmemiz mümkün değil. Türkiye ile istişare etmeden böyle bir sürece girmek de doğru değil. Sayın Akıncı’yı uyardık. Halk iradesi ve Meclis’in aritmetiğine baktığınızda Akıncı’nın böyle bir sürece girme yetkisinin olmadığını düşünüyoruz. Özellikle cumhurbaşkanı seçimlerine altı ay kala böyle bir sürece girmemesi ve çok dikkatli olması gerektiğini söylüyoruz” dedi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ersin Tatar BM 74. Genel Kurul’u sırasında gerçekleştirilecek Kıbrıs görüşmelerinden Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerine, kapalı Maraş açılımından, turizm potansiyeline ve ülkenin elektrik sorununun çözümüne kadar pek çok konuyu