Trabzonspor’da 3. Ersun Yanal dönemi resmen başladı. İki tarafa da hayırlı olsun.
Geçen hafta, başkan Muharrem Usta ve deneyimli teknik adamı nelerin beklediğini dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışmıştık.
Demek ki riskler göze alınmış, Yanal’ın koşulları kabul görmüş. Zaman içinde bugün sergilenen uyum tablosunun ne kadar korunabildiğini, birlikte göreceğiz.
Gelelim Başkan Usta’nın geleceğe dönük “revize” edilmiş planlarına...
Başkanın Lig TV’de Şansal Büyüka ile yaptığı programı izledik. İlgimizi çeken cümle, Beşiktaş ile ilgili bölümdü. Belli ki, “feda” bundan sonra sıkça işiteceği bir sözcük Trabzonsporluların!
Ne demişti Usta?
“Beşiktaş örneğini Trabzonspor camiasında herkesin irdelemesini istiyorum. Bu süreçte Beşiktaş nereye geldi, Trabzonspor nereye düştü? Doğru işleri desteklemezsek 4-5 yıl daha boşa geçer.”
Saracoğlu Stadı’nda bitime 7 dakika kala Nani’nin attığı o gol olmasa, Beşiktaş için Şampi.... değil, “Şampiyon” diyecebilecektik bugün...
Ne Osmanlıspor maçının önemi olacaktı ne de Konyaspor’un doksan dakikası beklenecekti.
Genel averajda Fenerbahçe’ye üstünlük sağlayan Beşiktaş, ikili averajı derbinin rövanşında tek golle kaptırınca, sezonun bitimine iki hafta kala 6 puan önde olmasına karşın, şampiyonluk sözcüğündeki o boşlukları dolduramadı. İşte bu yüzden çok önemlidir derbi maçlarında atılan her gol. Tek gol, bazen bir puan yerine geçer.
Haa, bu saatten sonra mucize ötesi şeyler yaşanır, Fenerbahçe, Nani’nin o sayısı ile şampiyonluk ipini göğüslerse ki; insan zekasını altüst edecek bir gariplik olur bu, Portekizli oyuncunun heykelinin dikilmesi gerekir Kadıköy meydanına!
Hayır bay Pereira!
Gelelim Fenerbahçe teknik direktörüne... Şov yapmayı ve konuşmayı seviyor. Lakin kaybedince sinirlerine hakim olamıyor, ağzından çıkanı kulağı duymuyor. Başkanının da var böyle çıkışları. Samandıra’nın havasından mı yoksa suyundan mıdır bilinmez, işler kötü gittiğinde özeleştiri yapmak yerine, yan yollara sapıp hedef değiştirmeye çalışıyor bazı insanlar!
Victor Pereira’nın
Seyirci baskısı yok, stres yok, oyunun hiçbir bölümünde seni zorlayacak bir rakip yok. Bunun yanında gençlerin enerjisi, pozitif futbol ve istekli bir takım var sahada. Hâl böyle olunca, Trabzonspor sezonun en rahat, tarihinin en farklı galibiyetlerinden birini Ç.Rizespor önünde aldı.
Geçen haftaki Eskişehirspor yenilgisinin ardından Hami hocanın kalan maçlarda gençlere şans vermesinin takımın geleceği açısından doğru olacağını vurgulamıştık. Aklın yolu bir. Mandıralı Yusuf Yazıcı, Savaş Çakır ve Semih Karadeniz ile başladı maça. İkinci yarıda da Melih ve Muhammet Beşir’i aldı oyuna. İyi de yaptı. Yusuf Yazıcı sahanın yıldızı idi. Müthiş oynadı. İki gol attı, iki de asist yaptı. Genç yıldız gol orucundaki Muhammet Demir’in de ilacı oldu adeta. Haftalardır çok istemesi ve mücadele etmesine karşın istediği toplarla buluşamayan Muhammet, bu kez girdiği pozisyonları es geçmedi.
Ve Mehmet Ekici. Tam bir lider gibi yönetti arkadaşlarını. Attığı nefis gol performansının ödülüydü. Kendini oyuna veren, hırslı bir Ekici’ye Trabzonspor takımının her zaman ihtiyacı var. Tabii Fatih Terim’li milli takımın da!
Şimdi, “Bu kadar kötü bir Rizespor’u yenmek abartılmamalı” diyenler çıkabilir. İyi de,
Geçen sezon oynanan Fenerbahçe maçı hakem tarafından tatil edildiğinde kulüp başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun ilk yorumu “Cezamız neyse çekeriz” olmuştu.
Aynı başkan, bu sezon Avni Aker’deki Gaziantepspor maçından sonra yöneticilere talimat vererek karşılaşmanın hakemlerini 4 saati aşkın bir süre statta alıkoymuş, uğruna ölmeye hazır olduğunu söylediği bir devlet “büyüğünün” telefonu üzerine, kararından vazgeçtiğini açıklamıştı!
Sonuç; Hacıosmanoğlu’nun kişisel tatmini yüzünden Trabzonspor kulübüne 2 maç seyircisiz oynama, kendisine ise 190 gün hak mahrumiyeti cezası verilmişti.
İki hafta önce tanıdık bir senaryo tekrarlandı. Fenerbahçe mücadelesi 89. dakikada çizgi hakemi Volkan Bayarslan’a yapılan saldırı nedeniyle tatil edildi.
Kulüp başkanı Muharrem Usta olayları şöyle değerlendirdi: “Trabzonspor’un tarihine baktığınız vakit gelinen noktadan üzgünüz. Şiddet ile sporun yan yana gelmesinden üzüntülüyüz. Yaşananları tasvip etmemiz mümkün değil.”
Sonuç; Bir avuç kendini bilmezin öfkesi, Trabzonspor Kulübü’ne 4 maç seyircisiz oynama ve 915 bin lira para cezası kesilmesine yol açtı.
Her iki olayda farklı tarzlar, değişik bakış açıları.
İki sarsıcı depremi peşi sıra yaşadı Trabzonspor. Tamamlanamayan Fenerbahçe maçının nihai faturası henüz kesilmedi. Bordo-mavili kulübün alacağı ceza, kuşkusuz can sıkacak. Hemen ardından yönetim 6 oyuncuyu kadro dışı bıraktı. Onların da kaderi meçhul.
Bordo-mavili takım, işte böylesi hasarlı ve bozuk bir ruh halinde gitti Eskişehirspor deplasmanına.
Ya Eskişehirspor? Bitime 4 maç kala üstteki iki rakibiyle 6 puanlık farkı kapatıp bir mucizeyi gerçekleştirmek, yürek kaldıracak stres değildi elbette. Dolayısıyla ilk etapta Trabzonspor sınavına, “olmak veya olmamak” gibi sezonun özeti sayılabilecek bir anlam yüklendi.
Maçın sonucuyla ilgili Trabzonspor’da dün görev yapan futbolculara söyleyecek fazla söz yok. 90 dakikanın önemli bölümünü savunma yapmaya çalışarak geçirdiler. Her hafta başka bir kadro ve olmayan oyun sistemi ile daha fazlası ne olabilirdi ki?
Kişisel yetenekleriyle ön plana çıkacak iki isimden Muhammet Demir arkadaşlarının ısrarla attığı yüksek toplarda, iki uzun stoperin arasında kayboldu. İkinci yarıda bir kez savunmanın arkasına sarktı, ona da Boffin geçit vermedi.
Mehmet Ekici ise hiç inisiyatif üstlenmedi. Meşin yuvarlak ayağına geldiğinde ya faule gitti, ya rakibe
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Trabzonspor-Fenerbahçe maçında yaşanan olayları devlet adamı üslubu ile değerlendirmiş ve hakeme yapılan saldırının Trabzon’a mâl edilmesinin yanlış olacağını söylemişti.
Gönlümüz, Bakan beyin “O kişi asla ve asla Trabzon’u ve Trabzonspor’u temsil etmiyordu” görüşüne katılmak isterdi.
Ama gerçekler pek de öyle görünmüyor.
Örneğin, insanlar yaşanan çirkinliği nasıl değerlendiriyordu?
Olayların Trabzon kentine ve Trabzonspor’a büyük zarar verdiğini bilenler, elbette karşı durmalıydı bu çirkinliğe.
Gelin görün ki, “www.Trabzonhabercisi.com” isimli sitenin anketi, çok çarpıcı bir tablo ortaya koydu!
Sitede “Haftanın anketi” başlığı ile okuyuculara şu soru soruldu: “Hakeme yönelik saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?”
Yazıklar olsun sizin futbol anlayışınıza da, insanlığınıza da, Trabzonspor sevginize de. Lanet olsun futbol maçını savaşa çevirecek, rakibi düşman ilan edecek, hakemi dövecek kadar kustuğunuz öfkenize. Yıllardır Trabzon’da pek çok olaya tanık olduk. Tatil edilen, yarıda kalan maçlar izledik. Lakin dün akşam yaşadıklarımızdan utandık, yerin dibine battık.
Siz taraftar olamazsınız. Trabzonsporlu olamazsınız. Sahaya atlayıp hakemi acımasızca tekmeleyen ve onu alkışlayanlar. Siz de insan olamazsınız!
Kimse kusura bakmasın. Alınmasın, gücenmesin. Bu çirkinliğin faturası çok ağır olmalı. Trabzonspor’u dünyaya rezil edenlere ibreti-alem için en ağır cezalar kesilmeli, bu tabloya neden olanlara en ağır yaptırımlar uygulanmalı.
Valisi, emniyet müdürü veya her kimse. Trabzonspor’un olası yenilgisinde neler olabileceğini kestirmek bu kadar mı zordu? Tribünler yangın yerine dönerken, önlem almak hiç mi aklınıza gelmedi? O patlayıcılar nasıl girdi stada? Devletin en yetkili isimleri bunların hesabını sormalı ve takipçisi olmalı. Futbol konuşup yazacağımıza, gecenin karanlığına battık. Yeter artık!
* * *
Beşiktaş’ın puan kaybettiği haftayı avantajlı kapatmak, hiç de zor olmadı Fenerbahçe adına.
Aziz Yıldırım’ın normal hali bu ise kızdığı vakit neler söyleyebileceğini kestirmek gerçekten zor.
Eğer tribünler yola gelmezse, Aziz bey 10 yıl daha Fenerbahçe kulübü başkanlığını bırakmazmış.
Allah, Allah.. Taraftar kal diye yalvarsa ne olacak acaba?..
Yıldırım’ın şike davasında beraat ettikten sonraki söylemleri, kararın Yargıtay tarafından onanmasının ardından görevi bırakacağı yönünde değil miydi?
Ne değişti o günden bu yana?..
Sevgili Ercan ağabey (Güven) yazmıştı bir süre önce; “Çık konuş başkan” diye.
Zamanlama manidâr da olsa, çıkıp konuştu Aziz başkan!