Milliyet gazetesindeki meslek hayatım 40 yıla sığar. Virgülü yoktur.
Bunca yıllık gözlemlerime dayanarak iddia ediyorum, futbol hiç bu denli çirkinleşmemiş, kalite bu kadar ayağa düşmemişti.
Federasyonu, kulüp yöneticileri, hakemleri, taraftarı, medyası ve lanet olası sosyal medyası ile futbolu resmen dinamitledik.
Son dönemde işin çivisi iyice çıktı. Hani “neresinden tutsanız elinizde kalıyor” derler ya, aynen öyle.
İş bilmez federasyon panik halinde sezonu nasıl bitireceğini düşünürken, kulüplerin ağız dalaşı ahlak sınırlarını zorluyor.
Üstüne hakemlerin kötü yönetimi ve basiretsiz kararları eklenince, dünyanın en cazip oyunu çirkin senaryolara malzeme ediliyor.
Her maç tartışmalı, her pozisyon şaibeli, her karar can yakıcı olur mu?
Ligde şampiyonluk yarışından erken kopan Trabzonspor ve Beşiktaş gibi takımlar için tek hedef elbette Türkiye Kupası olacaktı.
Avrupa'ya giderken eleme turlarında yaşanacak eziyeti atlamak için en kestirme yol bu kulvar. Taraftarı mutlu etmek cabası.
Başakşehir teknik direktörü Çağdaş Altan'ın bu maç için tercih ettiği ilk on bire bakınca, Trabzonspor'un erken bulacağı golle işini kolaylaştırması mümkün görünüyordu. Bu arada Çağdaş hocanın forma verdiği dört Türk oyuncudan ikisinin 19, en kıdemlisi (!) Emirhan'ın ise 20 yaşında olduğuna dikkat çekmek isterim. Hiç biri sırıtmadı, aksine ışık ve umut verdiler. Keşke onun cesareti bulaşıcı olsa da, ligimiz böyle bir salgına maruz kalsa.
Maça gelince. Bordo-mavili ekip hızlı ve baskılı başladı. İlk 10 dakika içinde dört kez rakip kaleyi yokladı ama genç file bekçisi Deniz Dilmen'in yerinde müdahaleleri vardı. Deniz maç boyunca aynı konsantrasyonunu korudu, farkı engelledi.
Bu tarz maçlar tehlike içerir. Rakip rahattır. Tur atlamak gibi bir iddiayı yüksek tonda
Trezeguet'nin dönüşü muhteşem oldu. Çok formda, her maçta Trabzonspor'a gol ve asist anlamında katkı sağlıyor. Kritik anlarda sahneye çıkıyor, iş bitiriyor. Hırslı ve istekli duruşu takım arkadaşlarına da olumlu yansıyor. Teknik Direktör Abdullah Avcı'nın Afrika Kupası sonrası tereddüt etmeden ve hiçbir sorunla karşılaşmadan ilk on bire koyduğu Mısırlı oyuncu, bordo-mavili forma altındaki en parlak dönemini yaşıyor bence. Trabzonspor'un devre arasında Meunier ile birlikte yaptığı en iyi transfer (!) odur kuşkusuz.
Takımını öne geçiren golü atmasının yanı sıra, 90 dakika boyunca rakip kaleyi yoklama girişimi, ne kadar iştahlı olduğunun kanıtı idi.
Avcı, milli takımlara giden oyunculardan yoksun kalmanın sıkıntısını haftalarca yaşadı. Saha sonuçları da kötü olunca, derdini "Marko paşaya" bile anlatamadı. Kupa dahil son üç maçta alınan skorlar, eksiklerin de giderilmesiyle pozitif bir enerji yükledi takıma.
Futbolda moral motivasyonu ve özgüven önemlidir. Kazandıkça kafanı kaldırır, bir sonrasına bakarsın. Adana Demirspor maçına Onuachu ve
Futbol Federasyonu günlük polemiklerin dışında kalma konusunda hayli becerikli.
Başı sıkıştığı vakit kullanacağı en önemli argüman hakemler. Yabancı gözlemci macerası ve VAR kayıtlarının açıklanması ile ilgili kararın zamanlaması örnek.
Dikkatlerden kaçmış olabilir. Hafta içinde UEFA’nın “Kulüp Finansmanı ve Yatırım Raporu” yayınlandı. Ligimizin dört büyük kulübü finansal performansları ile Avrupa’nın öz sermayede en fazla zarar eden 10 ekibi içinde yer aldı.
Durum şöyle; Beşiktaş 151 milyon euro ile 4., Trabzonspor 110 milyon euro ile 5., Galatasaray 109 milyon euro ile 6. ve Fenerbahçe 82 milyon euro ile 7. sırada.
Bu bilgilerin TFF’nin ilgi alanına girmemiş olması tuhaf geliyor bana.
Biliyorsunuz, federasyonun “Kulüp Lisans ve Finansal Sürdürülebilirlik” talimatı var. UEFA, ulusal federasyonları denetimle yükümlü kılıyor.
Bizde esnetilen talimatlar, kalem oyunları, sınırsız hoşgörü, UEFA’da ise şeffaflık ve katı kurallar var.
Olaylı Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçında yaşadığı travmayı atlatıp sahalara dönmüştü hakem Halil Umut Meler. Merkez Hakem Kurulu'nun "dijital atama" sistemi nasıl çalışıyorsa, dünkü Pendikspor-Trabzonspor müsabakasına kadar FIFA kokartlı hakemi 6 kez VAR ve AVAR görevleriyle idare etmeye çalıştı. Sanırım yapay zekanın kafasını karıştıranlar var!
Meler'in ilk bölümde Meunier'in rakibi ile arasında sıkışan topa ilk anda penaltı vermesi ve Riva'dan gelen uyarı sonrası kararını iptal etmesi, saha pratiklerinden uzak kalmasına bağlıyorum.
Trabzonspor ligde uzun süren suskunluğunu Hatayspor galibiyetiyle bozmuştu. Karadeniz ekibi açısından uzun süre sıkıntılı geçen bir doksan dakika izledik. Son 15 dakikaya kadar rahat değildi. Trezeguet'in golü bile "acaba" sorusunu silememişti zihinlerden.
Son maçlarda hep adından ve kalitesinden söz ediyorum. Devre arasının tek ve en isabetli transferi Menuier bir savunmacı ve kanat oyuncusunun neler yapabileceğinin en güzel örneği. Üç maç üç asist. Gözümüzün pasını
Müjdeler olsun. Süper ligimizde bu haftadan itibaren yabancı gözlemciler görev yapacak.
İngiltere, Romanya, İspanya, Portekiz, Hollanda velhasıl on Avrupa ülkesinden gözlemciler televizyon başında hakemlerimizi gözleyecek, puanlayacak ve hizaya getirecek!
Bu isimler nasıl belirlendi, referansları kim? Kim kimin dostu, arkadaşı, sorgulayan neden tu-kaka oluyor?
Şaka bir yana; bu dahice fikri ortaya atanlara ve onay veren federasyon yetkililerine soruyorum; Türk gözlemciliği ve hakemliği hangi dönemde bu denli değersiz kılındı ve aşağılandı?
Göreviniz onları eğitmek, kaliteyi, seviyeyi yükseltmek değil mi? Bunu becerecek kadrolarınız, nitelikli elemanınız yok mu ki, elin adamından medet umuyor ve her hafta on binlerce euroyu gözden çıkarıyorsunuz? Ayıptır, yazıktır, günahtır.
Yeni puanlama yöntemi, çok övündüğünüz “dijital hakem atamalarının” ne kadar gerçek dışı olduğunu ortaya çıkarınca, umarım bu kandırmacadan vazgeçersiniz.
Bu arada çelişkiye bakın; güvenmedikleri gözlemcilere 3’er 4’er hakem
Futbolda ara transfer en riskli alışveriş dönemidir. Bizim akşam pazarı gibi... Ya çarık-çürüğünü veya şansın varsa esnafın elden çıkarmak istediği yenebilir son meyve-sebzeyi bulursun. Yıllardır transfer beceriksizliği konuşulan Trabzonspor, bu defa pazardan bereketli bir file yaptı.Kariyeri ve kalitesi tescilli Thomas Meunier, kendini Karadeniz’in en hırçın kıyısında buldu ve ayağının tozuyla çıktığı iki maçında ne denli isabetli bir tercih olduğunu gösterdi. Kazancını bilmiyorum ama, ödenen her euro helal olsun şimdiden.Evet; Trabzonspor’un sıkıntılı süreçten kurtulması için önemli bir virajdı Hatayspor maçı. Kazanmak, işlerin yoluna girmesi demekti. Neticede kritik eşiği aşarken, iki kulvarda birden vites yükseltme motivasyonuna ulaştı.Bazen Abdullah Avcı’yı eleştiriyorum. Camiadan da homurtular yükseliyor. Ancak kulübün maddi-manevi fedakârlıktan kaçınmadığı süreçte hocasından daha iyi şeyler beklenmesi normal değil mi? Abdullah hocam; hangi koşullarda görevi kabul ettiğinizi düşünün
Yerküre ısınıyor, kışlar eskisi gibi sert geçmiyor. Ne doğru dürüst kar var, ne yağmur.
Ancak stat zeminlerinin durumu perişan. Çoğu patates tarlasından beter. Koşmak değil, yürümek bile zor.
21. yüzyılı yaşıyoruz. Teknoloji var, para var, yapay zeka var, insan aklı var.
Lakin bunları biraraya getirip “bataklık futboluna” çözüm üretecek irade yok.
Bırakın seyir zevkini, servet harcadığınız oyuncuların sağlığı her an tehlikede. Aklı başında olanlar hiç mi vicdan azabı çekmiyor?
Avrupa’dan, Dünya’dan maçlar izliyoruz televizyonda. Halı gibi zeminde oynanıyor futbol.
İngiltere’de hemen her gün yağmur var. Suudi Arabistan ve Katar gibi çöl coğrafyasındaki ülkelerde onlarca stat imrenilecek kadar bakımlı.