Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu’nun eğitim amaçlı yapıldığını iddia ettiği VAR değerlendirmelerinin medyaya sızdırılması, son aylarda yaşanan onca skandalın yanında şaşırtıcı gelmedi bana.
Niye mi? Futbol denen güzel oyunun çivisini çıkardık çünkü. Federasyon Başkanı Mehmet Büyükekşi kusura bakmasın, yönetmek yerine idare etmenin bedelidir yaşananlar.
Sorun, mahrem konuşmaların ifşa edilmesi değil. Bu tarz toplantıların içerikleri zaten hakemler ve bazı yöneticiler tarafından medyadaki yakın oldukları kişilere servis ediliyordu. Bu kez görüntüler girdi işin içine. Rahatsızlık ondan...
Yeri gelmişken; hakemler ve yöneticileri arasında pozisyonların konuşulduğu, tartışıldığı ve öz eleştirinin yapıldığı toplantıda federasyon başkanının ne işi var?
Dahası Sayın Büyükekşi, eski VAR sorumlusu “Tolga Özkalfa’yı görevden aldık” cümlesini nasıl kurabiliyor? TFF statüsünün 3. maddesi, MHK Başkanı ve üyeleri istifa etmedikçe, yerlerine atama yapılamayacağına işaret ediyor. Büyükekşi’nin bu
Son dört ay içinde yaşadıklarımıza bakıp Türk futbolunun geleceğinden endişe etmeyen varsa, ya başka gezegende yaşıyordur veya antidepresan müptelası olmuş, dünyayı toz pembe görüyordur.
Üç beş milyon euro uğruna Riyad’a taşınan Süper Kupa finalindeki fiyasko, hakem Halil Umut Meler’e başkentte yapılan iğrenç saldırı, İstanbulspor Kulübü Başkanı’nın takımını sahadan çekmesi ve son olarak Trabzonspor- Fenerbahçe maçında dünyanın hayretler içinde izlediği çirkinlikler bir başka ülkede yaşansa, bırakın Federasyonun istifasını domino etkisiyle çok insanın canı yanardı.
Biz ne yapıyoruz? Anlık, saatlik, günlük tepkilerle “soğutma işleme” geçip balık hafızalarımızı nadasa bırakıyoruz.
Çözüm üretmeden, hatalarımız ile yüzleşmeden, utanmadan, sıkılmadan ve hesap vermeden rezillikleri halının altına süpürmeye devam ediyoruz.
Sorumlu kişiler içi boş söylemler, tehdit ya da ayaklanma çağrılarıyla camialarının gözünde saygınlık kazanacaklarını
Birkaç saat önce Galatasaray’ın şampiyonluk yarışında puan farkını 5’e çıkarması, Fenerbahçeli oyuncuların sinir uçlarına dokunmuş, Trabzon deplasmanı öncesi teknik direktör İsmail Kartal’ı da düşünceye sevk etmiştir diye düşündü insanlar.
Kaybedeceği şey olmayan her kozunu oynar. İsmail hoca çok kart açmadan üç puanı kurtarmayı planladı. Haklı da çıktı. Rakip ilk yarıda golleri altın tepside sundu.
Lakin maç sonrası yaşanan olaylar yüz kızartıcı idi. Futbol ile ilgili olan bu tablodan çıkaracağımız ders utanç verici. Sebep olanları kınıyorum.
Maça gelince...
Trabzonspor’da Abdullah Avcı sağlam tutacağı orta saha ile Fenerbahçe’nin vites artırmasını önlemeyi düşünmüştü. Uzun süre sonra orta alanda Berat- Mendy ikilisini kullandı. Ama ne oldu? Fred’i hesap etmemenin faturasını ödedi. Brezilyalı futbolcu, millet bahçesinde antrenman yaptı sanki. Hani takipçileri? Nerede kaldı aldığınız önlemler? Merak ediyorum; hangi maçta iki gol attı bu futbolcu?
Ma&c
Türkiye’de futbolu hakemler üzerinden kurgulamak ve yönetmek herkesin işine geliyor.
Başta federasyon olmak üzere kulüpler, teknik sorumlular ve futbolcular yetersizliklerini perdeleyecek bir oyuncak yarattılar kendilerine.
Yakın zamana kadar “hakem bu oyunun günah keçisi” diyordum. Artık o kadar hoşgörülü değilim.
Dört yandan yaylım ateşi altında iken hakemlerin dik durmaları, dayanışma içinde olmaları beklenirdi değil mi?
Tıpkı Halil Umut Meler’in uğradığı çirkin saldırıdan sonra sergiledikleri tavır gibi! Koca bir yalan.
Açık olacağım, Meler için Ankara’da toplananların samimiyetinden kuşku duymuştum, çünkü o hastaneye gelenlerin yarısı maske takmıştı.
Alanyaspor yenilgisinin yarattığı travma, oyuncular kadar Trabzonspor teknik direktörü Ablullah Avcı'yı da etkilemiş belli ki. Deneyimli çalıştırıcı dün akşam Karagümrük sınavına radikal sayılabilecek bazı değişikliklerle başladı. Son haftaların formsuz isimlerinden biri olan kaleci Uğurcan'ın sakatlığı gerekçesiyle korumaya alınmasını, Fenerbahçe sınavı öncesi isabetli bir mola ve moral yüklemesi olarak değerlendiriyorum.
Onuachu'nun yokluğunda Avcı'nın vazgeçilmezi olan Enis Destan kulübede, Afrika kupasından döndükten sonra lige ısınmaya başlayan Pepe ise ilk kez santrafor pozisyonunda idi. Berat bu defa savunmanın hemen önünde oyun kurucu görevini üstlendi. Israrla tekrarlıyorum, pas hataları hocası nezdinde sinir bozucu oluyor.
Ortaya çıkan farklı skoru teknik direktör tercihlerinin sağladığı düşünülebilir. Saygı duyarım. Ancak gerçeği konuşmak gerekirse, böyle bir rakip karşısında gol yemek bile eleştiri konusudur. Abdullah hocanın dikkatinden kaçmış olamaz son iki karşılaşmadaki bu zafiyet.
Karagümrük kümede kalmak
Eleştiriyi hazmedemeyen insanlar, hatalarıyla ve gerçeklerle yüzleşmekten korkar.
Bakın çevrenize. Toplumun hemen her kesiminde görebilirsiniz bu profili.
Sporda siyasette, eğitimde kültürde veya sanatta geri kalmışlığın gerekçeleri arasında hazımsızlık vardır.
Üzerine bir de “en iyisini ve doğrusunu ben bilirim” egosu eklenince, saygı ve hakkaniyet sınırları ortadan kalkar.
Futbolumuzun son dönemlerinde sıkça karşılaşıyoruz aynı sorunlarla. Hem de her düzeyde.
Bugüne kadar yanlış yaptığını kabul edip, rakibinden özür dileyen kulüp başkanı, teknik direktör veya oyuncu gördünüz mü?
Bir futbolcu kazara maçın hakemine topun kendisinden dışarı çıktığını söylese, davranışına fair-play ödülü vermeye kalkacak kadar soğumuş vicdanlarımız.
Beşiktaş'a yenildiği 24. haftadan sonra puan kaybı yaşamamıştı Trabzonspor. Üç maçını da kazanmış, Avrupa iddiasını sürdürmüştü. Dün akşamki Alanyaspor sınavı, konumunu perçinlemek ve takipçisiyle aradaki farkı açmak adına önemliydi.
Ya sonuç? Koca bir hüsran ve hayal kırıklığı.
Kabul edelim; futbol hatalar oyunudur, ama hata ile laubaliliği karıştırırsanız faturası böyle ağır olur. Alanyaspor'un ilk golünde orta alanda kaptırılan top, ikincisinde kaleci Uğurcan ile Denswil'in inanılmaz sakarlığı. Buna iletişim eksikliği denemez. Bu pozisyonda sadece Denswil'i suçlamak insafsızlıktır. Uğurcan'ın topu oyuna soktuğunu görmeyen ve ileri atması için eliyle Trezeguet'yi işaret eden Denswil, kaptanı tarafındah gafil avlandı. Cezalarını ise Alanyaspor'un taktik silahı Oğuz Aydın kesti. Özellikle ikinci golü sinir bozucuydu. Trabzonspor'da moralleri alt üst etti.
Alanyaspor'un doksan dakika boyunca tüm planları tıkır tıkır işledi. Teknik direktör farkı bu işte. Rakip hücumda iken iyi kapandı, kazandığı topları çok adamla kovaladı ve yakaladığı
Milliyet gazetesindeki meslek hayatım 40 yıla sığar. Virgülü yoktur.
Bunca yıllık gözlemlerime dayanarak iddia ediyorum, futbol hiç bu denli çirkinleşmemiş, kalite bu kadar ayağa düşmemişti.
Federasyonu, kulüp yöneticileri, hakemleri, taraftarı, medyası ve lanet olası sosyal medyası ile futbolu resmen dinamitledik.
Son dönemde işin çivisi iyice çıktı. Hani “neresinden tutsanız elinizde kalıyor” derler ya, aynen öyle.
İş bilmez federasyon panik halinde sezonu nasıl bitireceğini düşünürken, kulüplerin ağız dalaşı ahlak sınırlarını zorluyor.
Üstüne hakemlerin kötü yönetimi ve basiretsiz kararları eklenince, dünyanın en cazip oyunu çirkin senaryolara malzeme ediliyor.
Her maç tartışmalı, her pozisyon şaibeli, her karar can yakıcı olur mu?