Mart ayı birçok çalışan açısından yıllık zamların ücretlere yansıtıldığı ay. Çalışanların ücretlerine ilişkin ihtilafların çoğu da bu ayda yaşanıyor. Mevzuatımızda işverenin ücret zammı yapmasını doğrudan zorunlu kılan herhangi bir hüküm bulunmuyor. İş sözleşmesinde veya toplu iş sözleşmesinde ücret zammı yapılacağına ve zammın oranına ilişkin bir kural bulunmuyorsa, ücret zamlarının çerçevesini asgari ücret uygulaması ve eşitlik ilkesi çiziyor. Bunlardan ilkinin anlamı, bir çalışana asgari ücret altında ödeme yapılamaması, eğer çalışan asgari ücret seviyesinde çalışıyorsa, asgari ücretin artırılmasıyla birlikte ücretinin de artırılmasıdır. İkincisi ise buna göre daha karışık ve çalışan açısından talebi daha zor olan eşit işe eşit ücret zammı durumudur.
Benzer konumlarda olmak
Aynı durumda olan iki çalışan arasında farklı işlem yapmak eşitliğe aykırı olarak kabul edilmektedir. Çalışana kanunda sayılan ayrımcılık nedenleri dışında bir nedene dayalı olarak eşitliğe aykırı uygulamalar yapılması halinde mahrum kalınan haklar talep edilebilmektedir. Mahrum kalınan hakların başında da eşitliğe aykırı olarak uygulanan ücret zamları gelmektedir.
İşverenler, iş yerinde çalışan işçilere ayrımı
İstihdam Seferberliği kapsamında hayata geçen ücret desteğinin uygulama detaylarını düzenleyen genelge SGK tarafından geçen hafta yayınlandı. İşte bu genelgenin ayrıntıları
4447 sayılı Kanunun geçici 19. maddesinin dördüncü fıkrası çerçevesinde, başka bir ifadeyle İstihdam Seferberliği kapsamında hayata geçirilen ücret desteğinin uygulama detaylarını düzenleyen genelge, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından geçtiğimiz hafta yayımlandı. Bugünkü yazımda, söz konusu genelge kapsamında ücret desteğinin uygulanması ile ilgili hususları ele almaya çalışacağım.
Prim desteği
Ücret desteği ile birlikte 7103 sayılı Kanun çerçevesinde halihazırda uygulanmakta olan prim desteği de verilecek. Dolayısıyla, son üç aydır işsiz bir kişiyi 2018 yılında ortalama çalıştırdığı işçi sayısına ilave olarak istihdam eden işveren hem prim, hem ücret desteğinden yararlanabilecek. Ücret ve prim desteğinin birlikte uygulandığı durumda, işveren çalıştırdığı işçi için ücret, prim ve vergi ödememiş olacak. Bu kapsamda işverene sağlanan destek tutarının 3.134 TL’ye ulaşması söz konusu.
Ücret desteğinin şartları
Ücret desteğinin alınabilmesi için hem sigortalı açısından hem de işveren açısından bazı koşulların yerine
Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi ortaklarının 5510 sayılı kanun uyarınca sigortalı olması gerekmektedir. Anonim şirketin bütün ortakları değil, yalnızca yönetim kurulu üyesi ortakları 4/b’li olmak durumundadır. Diğer yandan, limitet şirketlerin bütün ortaklarının 4/b’li (Bağ-Kur’lu) olması zorunludur. Dolayısıyla, şirketin niteliği, şirket ortaklarının sigortalı olması zorunluluğunu farklılaştırmaktadır.
2008’deki değişiklik çok önemli
4/a’lı (SSK’lı) sigortalı olarak çalıştığı şirkete ortak olanların sigortalılık statüleri için 1 Ekim 2008 tarihi çok önemlidir. SSK’lı olarak çalıştığı limitet şirkete ortak olan bir kişi ortak olduğu tarih 1 Ekim 2008 öncesi ise SSK’lı olarak sigortalı olmaya devam edebilir.
Aynı şekilde SSK’lı sigortalı olduğu bir anonim şirketin yönetim kurulu üyesi ortağı konumuna gelen bir kişi de SSK’lı olarak sigortalanmaya devam edebilir. Ancak bu kişilerin prim ödemelerinde bir gün bile boşluk olması halinde pasif olan Bağ-Kur sigortalılıkları devreye girer ve bu kişiler bir daha ortağı oldukları şirkette SSK’lı olamazlar. Dolayısıyla, bu kişilerin prim ödemelerinde hiçbir şekilde kesinti olmaması gerekmektedir.
Sigortalılık iptal olur
1 Ekim 2008
Tarımsal faaliyetler insan gücünün yoğun olarak kullanıldığı alanlardır. İnsan gücünün yoğun olması nedeniyle çalışma ilişkileri bakımından ayrıca incelenmeleri gerekmektedir. Tarımsal faaliyet yapan kişilerin başta sosyal güvenlikleri olmak üzere, çalışma ilişkilerinden doğan hakları yürüttükleri faaliyetlere ve faaliyetlerin kapsamına göre değişmektedir. Tarımsal faaliyet yürüten kişilerin çalışma ve sosyal güvenlik mevzuatı açısından tüm haklarının ve borçlarının belirtilmesi yazının sınırlarını aşacak olmakla birlikte, tarımsal faaliyete ilişkin genel çerçeveyi çizmeye çalışacağım.
Nasıl belirlenecek?
İş Kanunun 111. maddesi uyarınca tarım işlerinin belirlenmesi Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın çıkaracağı yönetmeliğe bırakılmıştır. Yönetmeliğe göre; “Her çeşit meyveli ve meyvesiz bitkiler; çay, pamuk, tütün, elyaflı bitkiler; turunçgiller; pirinç, baklagiller; ağaç, ağaççık, omca, tohum, fide, fidan; sebze ve tarla ürünleri; yem ve süs bitkilerinin yetiştirilmesi, üretimi, ıslahı, araştırılması, bunlarla ilgili her türlü toprak işleri, ekim, dikim, aşı, budama, sulama, gübreleme, hasat, harman, devşirme, temizleme, hazırlama ve ayırma işleri, hastalık ve
Günümüzde pek çok iş yerinde yabancılar istihdam ediliyor. Yabancıları çalıştırmak isteyen işverenlerin, her ülkede olduğu gibi, mevzuata uygun davranmaları gerekiyor. Ülkemizde yabancıların çalışma izinlerini düzenleyen mevzuat 6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu’dur.
Kapsamdaki yabancılar
Uluslararası İşgücü Kanunu’nun kapsamındaki yabancılar şu şekilde:
- Türkiye’de çalışmak için başvuruda bulunan veya çalışan yabancılar,
- Bir işverenin yanında mesleki eğitim görmek üzere başvuruda bulunan veya gören yabancılar,
- Staj yapmak üzere başvuruda bulunan veya staj yapan yabancılar,
- Yabancı çalıştıran veya çalıştırmak üzere başvuruda bulunan kişiler.
Çalışma izni olmadan yabancı çalıştırılması yasak
Anne veya babası nedeniyle ölüm aylığı alan kız çocukları evlenirse, iki yıllık tutar kadar ‘çeyiz parası’ alır. İşte ayrıntıları...
SGK’dan ölüm aylığı alan kız çocukları, evlenirlerse aylıkları kesilir. Ancak evlendiği için aylığı kesilen kız çocuklarına ölüm aylığının iki yıllık tutarı kadar evlenme ödeneği, yani halk arasında bilinen adıyla çeyiz parası ödenir.
Çeyiz parasına ilişkin pek çok detay maalesef bilinmiyor. Bu yazımda merak edilen her şeyi örneklerle açıklamaya çalışacağım.
Yaşa değil, medeni duruma bakılıyor
Annesi veya babasından dolayı ölüm aylığı alan kız çocuklarının aylıkları, erkek çocuklardaki gibi belirli bir yaşı geçince kesilmez. Sosyal güvenlik sisteminde bu anlamda kadınlara pozitif ayrımcılık var.
Kız çocuklarının anne veya babasından aldığı ölüm aylıkları evlenmeleri halinde kesilir. Kız çocuğu evlenirse aylık almaya devam edemez, ancak evlendiği tarihte yazılı olarak talep ederse ölüm aylığının iki yıllık tutarı çeyiz parası olarak kendisine ödenir. Bu noktada önemli olan SGK’dan yazılı olarak çeyiz parasının talep edilmesidir. Kız çocuğu yazılı olarak talep etmezse SGK otomatik olarak çeyiz parası vermez.
5 yıl içinde talep edilmeyen çeyiz parası yanar
Çalışanların tek geçim kaynağı olan ücretlerinin işverene ve hatta kendilerine karşı korunabilmesi amacıyla Borçlar Kanunu’nda takas yasağı getirilmiştir. Takas yasağı işverenin işçiden olan alacağı ile işçiye ödeyeceği ücretin takas edilememesini ifade etmektedir. Takas yasağı işverenin, çalışanın borcuna karşılık hiç ücret ödemeden çalıştırmasını engeller. Bir yandan da çalışanın işverenden aşırı borç alarak bağımsızlığını önemli ölçüde kaybetmesinin önüne geçmektedir.
Her borç kapsamda
Günümüzde işverenler çalışanlara kullanmaları amacıyla araç sağlıyor ve bu araçların yakıt giderlerini karşılıyor. Bazı çalışanlarına telefon da veriyor, bazı işverenler ise çalışana faizsiz kredi niteliğinde avans ödemeleri yapıyorlar. Araç ve telefon kullanımının belirlenen limitleri aşması veya trafik cezası gelmesi halinde ya da verilen avans ödemelerini ilerleyen aylarda ücretten kesiyorlar. İşçinin işyerindeki malzemelere zarar vermesi halinde de ücretten kesinti gündeme gelebiliyor. Örneğin, kusurlu olarak bir makinenin bozulması ya da iş yerinde satılan ürünlerin eksik çıkması durumlarında.
Bahsedilen durumların hepsinde işçinin işverene karşı borçlanması söz konusudur. Kanun, çalışanın
Ekonomik büyümenin kritik bileşenlerden biri cinsiyet eşitliği. Dünya nüfusunun yarısı kadınlardan oluşuyor. Dolayısıyla, daha müreffeh bir dünya yaratmada kadınların da rolü var. Ancak özellikle çalışma hayatında önlerine engeller çıktığında kadınlar bu rolü tam olarak yerine getiremiyorlar.
Çok sayıda kadın yaklaşık olarak 25 yaşında kariyerlerine yeni başlıyor. Aldıkları kararlar da ekonomik güvenliklerini, kariyer hedeflerini ve iş-yaşam dengelerini doğrudan etkiliyor. Söz konusu zorlu dönem, yasal düzenlemelerin bir kadının çalışma kararını desteklemediği işgücü piyasalarında çok daha zorlaşıyor. Bu alamda örneğin, bir kadın izinsiz evden çıkamazsa etkili bir şekilde iş arayamayacak veya en basitinden iş görüşmesine dahi gidemeyecek. Veya iş görüşmesine gittiğinde, evlenmesi veya çocuk sahibi olması durumunda işi bırakabileceği düşüncesiyle, bir işveren onu işe almaya istekli olacak mı?
Ya da ailesi ile ilgilenmek ile işi arasında denge kurmak zorunda olan bir kadın daha düşük ücretli bir işi kabul etmek zorunda mı kalacak? Böyle bir durumda, kariyerinin sonuna geldiğinde, yani emekli olduğunda bir erkeğe göre daha düşük ücretle çalıştığından daha düşük bir emekli maaşı mı