Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Partilerde milletvekili seçme yerleştirme yarışı bitti. Dünden beri herkes şifreleri çözmeye çalışıyor.
Kim, neden seçildi; kim neden yerleştirilmedi?
Ayrıntıları haberlere bırakıp genel manzaraya bakalım.
* * *
Önce artılar:
Ankara gazetecileri 60 yıldır ülkenin siyasi nabzını Genelkurmay’ın ışıklarına bakarak tutmaya çalışırdı. Son birkaç gündür gözler parti genel merkezlerinin ışıklarında...
Tek başına yeterli olmasa da bu “ışık transferi”, bir sivilleşme alameti...
Bir başka sevindirici gelişme de aday adayı patlaması...
Bir dönem iyiden iyiye itibardan düşen Meclis’e bunca talep olması da demokratikleşme adına umut verici...
Adaylarda sadece sayısal olarak değil, kalite olarak da bir standart yükselmesi var.
Kişisel olarak tanıdığım birçok adayın, seçilirse Meclis’e büyük canlılık ve düzey kazandıracağına eminim.
Daha önce pek az Meclis için bu cümleyi kurabilmiştim.
“Silivri adayları”nın hepsini değilse de bir kısmını “yargıdaki adaletsizliğin, yasamada telafi çabası” diye görmek lazım.
Bu seçimde torpilin kısmen azaldığını, sadakat kadar liyakatin de ödüllendirildiğini söyleyebiliriz.
Gençlere ve kadınlara daha çok yer verme çabası, bir başka olumlu puan...
Tabii en önemlisi, yenilenme arayışı...
Liderler, en yakın kollarını kesme pahasına, toplumdaki değişim talebine kulak vermek, eskiyi tasfiye edip vitrinlerini yenilemek zorunda kaldılar.
Bu da işin pozitif yanı...
* * *
Gelelim eksilere:
Sonuçta bu listeler CHP’nin belli yerlerde yaptığı önseçim dışında “liderlerin seçimi”dir ve anti-demokratiktir.
BDP listeleri üzerinde son söz hakkına sahip olmakla eleştirilen Öcalan’dan ne farkı var ki, diğer “tek seçici”lerin?..
Tabanın, örgütün, seçmenin, kendisini temsil edecek adaylar üzerinde söz hakkı olmaması, adayların da bölgesinde değil, Genel Merkez kapısında kulis yapması, demokrasi adına utanç verici bir tablo...
Kadınlara daha fazla yer verme çabasını olumladık; ama bu çabaya rağmen yine de bazı partilerde onların listelerde hak ettiklerinden az yer bulabildiklerini görüyoruz. Bu da siyasetin “erkek egemen” hüviyetini koruduğunu gösteriyor. Başörtülü aday beklentisinde olan İslamcı kadınların bu gerçeği fark ve teşhir etmiş olmalarını, bu seçimin getirileri listesine katmak lazım.
Bir başka olumsuz nokta da belli partilerin belli bölgelere hapsolmuş hallerinin değişmemesi... CHP ve MHP’nin Güneydoğu’ya, BDP’nin de Ankara, İzmir gibi metropollere gereğince açılamamış olması “bölünmüşlük” manzarasının sürmesine yol açıyor.
CHP’nin merkez sağ adaylarla, MHP’nin liberal adaylarla merkeze yanaşma ve karşı kampa göz kırpma çabalarının getirisinden çok götürüsü olacağına, parti tabanını genişletmek şöyle dursun, zemin kaybına yol açacağına inanıyorum.
* * *
Şimdi büyük seferberlik başlıyor.
Her liderin ayrı çıtası var bu seçimde:
Erdoğan için yüzde 40’ın altı riskli...
Kılıçdaroğlu için yüzde 30’un altı..
Bahçeli için 10’un altı...
Madem listeyi onlar yaptı; faturayı da onlar ödeyecek.
Ta ki Türkiye demokratik bir seçim yöntemine kavuşana dek...