“Betonların göğü henüz delmediği zamanlarda büyük şehrin sokaklarında, apartman önlerinde büyüyen bir kız çocuğu.
Güzeller güzeli ev kadını anne ile titiz avukat babanın tek kızı: Handan.
Sokakların da anne babasıyla yaşadığı evin içi gibi huzursuz olduğu zamanlardan geçerek büyüyen, kendi yolunu bulan bir genç kadın...
Kafasının ve kalbinin içi seslerle dolu; çok uzaklardan gelen bir melodi, kuşlar, rayların sesi, sevinçli bir hediye paketinin hışırtısı, annesinin, babasının, babaannesinin, halasının sesi…
Sonra birden fazla ‘çat’ sesi, farklı zamanlarda, farklı evlerin duvarlarında yankılanan…
Karşımıza yetişkin bir kadın olarak çıkan Handan’la tanıştığımızda; o, çocukluğundan bugüne uzanan bir hikâyeye çoktan dalıp gitmiş olacak.
Handan’ın ve onun hafızasından çıkıp gelen annesi Feri’nin öyküsü, 1960’lardan bugüne uzanan bir anlatı” diye özetliyorlar.
Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun yazdığı, çok kişiyle kesişen bu tek kişilik kadın oyunu, Ayşe Barım’ın yapımcılığıyla, Hira Tekindor’un yönetiminde, Zerrin Tekindor’un performansıyla seyirciyle buluşuyor.
15 Ocak Pazar akşamı Delighted Productions organizasyonuyla Londra’da Bloomsbury Tiyatrosu’nda iki kez üst üste sahnelenecek.
Daha sonra ise İstanbul’da Zorlu PSM ve Fişekhane’de İstanbullu seyircilerin karşısına çıkacak.
En son Zerrin Tekindor’u İstanbul’da Arzu Tramvayı’nda izledikten sonra Londra’da görmüştüm.
Ferzan Özpetek ve Belçim Bilgin ile ‘Cebimdeki Yabancı’yı izleyip konuştuğumuz özel gösterimden sonra hep birlikte Soho’daki Hovarda’ya gitmiştik.
O zaman konu dönüp dolaşıp iki ülke, iki farklı kültür arasında gidip gelerek yaşamaya geliyordu.
Malum, artık uluslararası işler yapabilmek için, kendimizi dünyaya anlatmak için daha mobil yaşıyoruz, daha çok gidip geliyoruz özümüzden, ülkemizden hiç kopmadan, kökümüzü kültürümüzü daha da çok koruyarak...
Ferzan Özpetek, Türklerin İtalyanlardan daha çalışkan ve hızlı olduğunu anlatıyordu.
“Türkiye’de bir şey istediğiniz anda oluyor, İtalya’da uzun süre beklemeniz lazım” diyordu.
“İtalya’daki film setlerimde hep Türkleri örnek veriyorum, Türkiye’de olsa şimdi şöyle yaparlardı, böyle yaparlardı, hemen çözerlerdi diyorum. Türkleri o kadar çok örnek gösteriyorum ki herhalde sinir oluyorlardır” diye gülerek anlatıyordu.
Hemen arkasından da ekliyordu, “Türkiye’deki setlerimde de tam tersini yapıyorum, İtalyanları örnek veriyorum.”
İş yaptırmanın sırrı buradan geçiyor işte, karşılaştırmalarla örnek göstererek ekibi motive etmekten.
Araya pandemi girdi, birçok proje ertelendi.
Şimdi ise Zerrin Tekindor, daha önce Londra’da Kaan Sekban gösterisini de gerçekleştiren Delighted Productions’ın organizasyonuyla bu pazar akşamı Londra’da, haftaya ise İstanbul’da tek kişilik oyunuyla sahnede olacak.
Handan’ın ve onun hafızasından çıkıp gelen annesi Feri’nin 1960’lardan bugüne uzanan öyküsünü Zerrin Tekindor’un performansıyla Londra’da izlemeyi heyecanla bekliyoruz.