Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) İstanbul Bienali’yle ilgili eleştirileri değerlendirdi ve sonunda 5 Ekim’de bir açıklama yaptı. İstanbul Bienali’nin danışma kurulu ve küratör seçimiyle ilgili aldıkları kararları bir bir sıraladı. Bu elbette olumlu ve sevindirici bir gelişme. İKSV gibi kamuya mal olmuş, Türkiye’nin kültür-sanat hayatına yön veren bir kuruma yakışan da bu zaten. Elbette bu sürecin şeffaflıkla yönetilmesi gerekiyor.  Yapılan açıklama da İKSV’nin kamuoyu tepkisini dikkate aldığını gösteriyor. Şimdi umuyoruz, İstanbul Modern’de Levent Çalıkoğlu’yla yolların ayrılması ve yeni bir müze direktörünün göreve getirilmesi süreci de iyi yönetilir.

Haberin Devamı

İKSV kendine yakışanı yaptı (mı)

Iwona Blazwick

‘Nihai karar’ meselesi

Hatırlayacaksınız, 15 Ağustos’ta ‘İKSV’ye yakışmadı’ başlıklı bir yazı yazmış, 17 Ağustos’ta da ‘Birbirimize küsme lüksümüz yok’ başlıklı yazıyla İstanbul Bienali’nden Venedik Bienali’ne uzanan süreçte İKSV takipçileri olarak aslında neye üzüldüğümüzü anlatmıştım.

Kısaca hatırlayalım:

Her zaman dokunulmaz olarak gördüğümüz İKSV, eleştirileri duymazdan gelmek yerine dinlemeli ve nasıl iyileştirebiliriz diye çalışmalı şimdi.

İşte bu krizde ilk istifa etmesi ya da görevden alınması gereken 18. İstanbul Bienali’nin atanan küratörü Iwona Blazwick.

Çünkü kendisi de danışma kurulunda küratör olarak Defne Ayas’ı önerenler arasındaydı.

İstanbul Bienali, sadece İKSV’nin değil, İstanbul’un, Türkiye’nin korunması gereken bir değeri ve markası.

Hepimiz gibi İKSV de hata yapabilir, ama önemli olan hata yaptığınızda bunu kabul etmek ve hatayı düzeltmeye çalışmak.

Çünkü ‘nihai karar’ her zaman yönetimin değil.

Topluma mal olmuş bir kültür sanat vakfında kamuoyu da hâlâ etkili.

İKSV’nin açıklaması 

Şimdi ise İKSV hatayı kabul etmiş ve düzeltiyor. İstanbul Bienali bu krizle yabancı basında konu olduktan tam 2 ay sonra İKSV’den yapılan açıklama:

“İstanbul Bienali’nin 2026 ve sonrasında düzenlenecek bienaller için geçerli olacak yeni Danışma Kurulu yönetmeliğine göre, İKSV yönetimi sadece Danışma Kurulu tarafından önerilen üç adaydan birini küratör olarak davet edebilecek. Bu aşamada sunulan yaklaşımlardan hiçbirinin vakfın bir sonraki İstanbul Bienali’ne dair vizyonuyla örtüşmemesi hâlinde İKSV yönetimi, Danışma Kurulu’nun yeniden toplanarak farklı adaylar önermesini talep edebilecek. Ayrıca, İstanbul Bienali Danışma Kurulu’nda görev yapan üyelerin, görev süreleri boyunca veya üyelikten istifa etmeleri durumunda o seneki küratör seçiminin sonuna kadar, küratör olarak davet edilemeyeceğine dair bir madde de yönetmeliğe eklendi.”

Haberin Devamı

2024 yok mu sayılıyor? 

İşte İKSV’nin 5 Ekim’de yaptığı açıklama çok önemli bir adım. Ağustos ayında yabancı basında başlayan tartışmanın sonrasında talihsiz bir açıklama yapıp daha sonra sessiz kalmayı tercih eden İKSV keşke yaz rehavetine kapılmayıp açıklama yapmak için ekime kadar beklemeseydi.

Bir de açıklamada ilk başta her şey harika görünse de ancak ikinci okuyuşunuzda fark ediyorsunuz, “Yeni kurallar 2026 itibariyle geçerli olacaktır” ibaresini. Açıklamada 2024 planları tamamen belirsiz bırakılmış.  Bu durumda hazırlıkları devam etmekte olan 18. İstanbul Bienali’nin küratörü halen Iwona Blazwick mi olacak?

Haberin Devamı

Oy birliğiyle Defne Ayas’ı küratör olarak seçen Danışma Kurulu’nda yer alan ve daha sonra İKSV’nin ‘Nihai karar bizimdir’ açıklamasıyla bienalin küratörü görevine atanan bir isim Iwona Blazwick. Bu süreçte danışma kurulunun 3 üyesi de istifa etti. Şimdi İKSV’nin açıklaması gerçekten de önemli bir adımsa 2024’te düzenlenecek 18. İstanbul Bienali’nin küratörünü de yeniden seçmek gerekmiyor mu bu durumda?

Hatayı düzeltmek sadece açıklama yapmakla değil, aksiyon almakla olur. Neden alınan kararlar için 2026’yı bekliyoruz?  Neden hem kendimize hem de global çağdaş sanat dünyasına/ medyasına alınan yanlış karardan dönüldüğünü göstermiyoruz?

Bir kez daha aynı soruyu soruyorum: Uluslararası kültür-sanat dünyasında İstanbul Bienali’nin küratörlüğünü üstlenebilecek yerli ve yabancı bu kadar az sayıda isim mi var gerçekten?