Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Akıl, bilim, tecrübe ve en önemlisi de planlama günümüzün olmazsa olmazları arasında yer alıyor.

Yola çıkmadan önce minik de olsa bir araştırma yapıp hangi güzergahtan nasıl gidileceğine karar vermiyorsak her türlü maceraya açık olmalıyız.

Okul ve meslek seçerken önceden düşünmemiz ve araştırmamız gerekenleri en sona bırakırsak yine her türlü macera bizi bekliyor olacaktır.

Doğurganlık oranları dünyanın her yerinde olduğu gibi bizde de sorun olmaya başladı. Hadi çocuk yapın diyoruz ama sonrasını düşünen, planlayan yok gibi!

Haberin Devamı

Yılda ortalama bir milyon bebek doğuyor.

12 yıllık zorunlu eğitim kapsamında arada fire olsa da bir o kadar çocuğumuz da liseyi bitiriyor.

Başvuran sayısı 3, 3.5 milyon olsa da üniversitelerin yıllık kontenjanı da yine bir milyon civarında.

Artı eksi 50, 100 bin civarında değişim olsa da son 20 yılın gidişatı bu yönde. Ve asıl can alıcı soru ve neden plan, program yapılması gerekiyor, gelin bir de ona göz atalım, hep birlikte sesli düşünelim:

Yılda bir milyon çocuk, doğuyor, bir milyonu üniversiteye giriyor ve mezun oluyor.

- Peki, yılda doğan her 100 çocuktan kaçı iş bulabiliyor?

- Üniversiteyi bitirip de öğrenim gördüğü alanda iş bulamayan ya da işsiz kalan 10 milyon gencimiz varken, doğan her çocuğu üniversite önüne yığmaya, “dört işlemi bile zor yapanları” üniversiteye almaya ve mezun etmeye daha ne kadar devam edeceğiz?

- Başta öğretmenlik olmak üzere hemen her alanda yüz binlerce hatta milyonlarca istihdam fazlası gencimiz varken, bu bölümlere hiç öğrenci alınmasa bile onlarca yıl ihtiyacı karşılayacak kadrolar varken hâlâ aynı bölümlere, her yıl yüzbinlerce yeni öğrenci niye alınıyor?

- Mesleki eğitim ve ara insan gücü planlaması neden yapılmıyor?

- Eğitimi yapılan meslek yelpazesi neden güncellenmiyor ve geliştirilmiyor?

- Devlet olarak her öğrenciyi sanki kendi çocuğumuz gibi kabullenip, her biri için doğru bir gelecek planlaması neden yapmıyoruz?

- 12 yıllık zorunlu temel eğitimin artılarını, eksilerini neden sorgulamıyoruz?

- Deneme yanılma yöntemiyle öğrenme ve yol alma yöntemi yerine akıl, bilim ve ihtiyaçlar hiyerarşisine karşın neden ısrarla popülizmi ve umut tacirliğini tercih ediyoruz?

Haberin Devamı

- Bütçede en büyük pay eğitime ayrılmasına karşın AB ortalamalarının çok gerisinde kalan bu kaynaklarımızı neden hovardaca kullanıyoruz?

- Devlet okullarını iyileştirme yerine velileri neden özel okullara mecbur bırakıyoruz?..

Daha yüzlerce soru sıralamak mümkün çünkü akıl ve bilim bunu gerektiriyor. Bütün bunları sorgulayan bir sistem oluşturamazsanız, soran, sorgulayan, araştıran, ekmeğini taştan çıkaran, en iyisini yapmak için mücadele eden bir nesil yetiştiremezsiniz!..

Genç nüfusumuz nasıl ki en büyük şansımız ise yapılan tüm bu hatalar da en büyük şanssızlığımızdır. Bütün bunları şimdi değil de ne zaman sorgulayacağız, ne zaman konuşacağız, ne zaman ortak akıl çerçevesinde çözüm üreteceğiz?..

Çözüm?..

Dikkat çekilen sorunları bilmeyenimiz, şikâyet etmeyenimiz yok. Peki o zaman neden çözüm üretemiyoruz?

Kimilerinin iddia ettiği gibi bir art niyet ya da dış güçler dayatması olduğunu sanmıyoruz. Sorunların bir kısmı yeni olsa da temel sorunların en az yarım asırlık bir geçmişi var.

Haberin Devamı

İşte bu yüzden, “hastalığı doğru teşhis edemezseniz, doğru tedavi uygulayamazsınız” ilkesinden hareketle, eğitimin sorunlarını da doğru teşhis edemediğimiz için doğru çözümler üretemiyoruz.

Eğer çözüm konusunda gerçekten de samimiysek ülkemizin tüm dinamikleri olarak bunu göstermemiz gerekir. Örneğin başta eğitim olmak üzere yaşadığımız tüm sorunların kökeninde plan ve programsızlığın olduğunu öncelikle kabul etmeliyiz ki devamı gelsin. Ülke gündemine girsin ve en önemlisi de ortak akıl oluşturulsun.

“Bu, o kadar kolay mı” diyen çok çıkacaktır ama başka da çaremiz yok. Nasıl ki birbirimizi yeme konusunda ortak akıl üretiyorsak, sorunların çözümü konusunda da aynı çabayı ve performansı göstermeliyiz. Bunu yaptığımızda emin olun günün sonunda herkes mutlu olacaktır. Niye mi?

Üst üste gelen felaketlerden, didişmekten, sorunları ötelemekten, kim haklı kim haksız diye sorgulamaktan öylesine yorulduk ki artık huzur istiyoruz!..

Özetin özeti: Bizi diğer canlılardan ayıran en büyük farkımız aklımız ise neden onu yeterince kullanmıyoruz? Aklımızı kullanmamak ya da kiraya vermek, hayattaki en büyük yanılgımız olacaktır!..