İstanbul’da kültür-sanatla ilgili olumlu gelişmeler var.
Londra’da Christie’s müzayede evinde satışa çıkan 540 yıllık Fatih Sultan Mehmet portresinin İstanbul’a getirilip Saraçhane’de sergilenmesi de, tarihi Galata Kulesi’nin restore edilerek ziyarete açılması da önemli.
Özellikle de dünyada şu anda birçok müze ve sanat kurumu koleksiyonlarından değerli eserleri satışa çıkarmak zorunda kalırken.
Bkz. Springfield Müzesi, Christie’s müzayedesinde Pablo Picasso’nun ‘La Poule’ (1950) başlıklı eserini 4.3 milyon dolara sattı, müzeyi pandemi döneminde ayakta tutabilmek için.
Geçen yıl tam da bu hafta Türkiye’den birçok sanatçı, galerici ve koleksiyoner Londra’daydı.
Peki ama neden?
Frieze ve Frieze Masters sanat fuarları için.
Dünyanın en önemli sanat markalarından biri Frieze, her yıl ekim ayında yeni sezonun ve sanat takviminin de başlangıcı.
Londra’da bir kültür-sanat dergisi olarak başladı, daha sonra ise her yıl farklı zamanlarda Londra, New York ve Los Angeles’da düzenlenen çok önemli bir sanat fuarı haline geldi.
Bir de Frieze Masters bölümü var, Frieze Masters’da sergilenen başyapıtların fiyatları 4 milyon euro ile 12 milyon euro arasında değişiyor, tabii çok daha değerli olan eserler de burada karşınıza çıkabiliyor.
Artık sanat koleksiyonerleri için eserleri Frieze’den almak da bir artı değer.
Koleksiyonerlerin bir sanat eserini neden özellikle Frieze’den almayı tercih ettiklerini, Frieze’in bir ölçü ya da sanatla tanışma aracı olup olmadığını daha önce kurucusu Matthew Slotover ile konuşmuştum.
90’ların en ünlü moda tasarımcılarından biriydi Helmut Lang, 2005’te kariyerinin zirvesinde kendi adını taşıyan markasını sattı ve sanata yöneldi. Tam 15 yıl sonra, şimdi ise başka bir uluslararası markanın, Saint Laurent’in atıklarından yaptığı heykelleri sergilemeye hazırlanıyor.
Hayatın her alanında sürdürülebilirlik konusu karşımıza çıkıyor. Moda kadar hızlı değişen bir endüstri de şimdi sürdürülebilirliği uzun uzun tartışıyor. Son günlerde karşımıza iyi bir örnek çıktı, moda tasarımcısı olarak tanıdığımız, daha sonra markasını satıp moda yerine sanatla ilgilenmeye başlayan Helmut Lang, kendi adını taşıyan ama 2005’ten beri ilgisi kalmayan markasından sonra ilk defa bir moda markasıyla iş birliği yapıyor: Avusturyalı tasarımcı ve sanatçı, Fransız moda devi Saint Laurent’in kreatif direktörü Anthony Vaccarello’dan gelen teklifle Saint Laurent atölyesinde kullanılmayan parçaları, prototipleri toplayarak heykeller yapıyor. Şimdi ise Helmut Lang imzalı bu heykelleri Saint Laurent sergilemeye hazırlanıyor.
Peki, ama aslında her şey nasıl başladı?
Tam 8 yıl önce Karl Lagerfeld, Paris’te Grand Palais’yi baştan yaratmıştı.
Çünkü Lagerfeld, Paris Bienali’nin kreatif direktörlüğünü üstlenmişti.
Söz konusu Lagerfeld ve bienal olunca; Monako Prensesi Charlotte Casiraghi’den Salma Hayek-François-Henri Pinault çiftine birçok isim bienalin galasında buluşmuştu.
Cartier’den Bulgari’ye, Chanel’den Harry Winston’a mücevher devleri özel koleksiyonlarını burada sergiliyordu.
ABD Başkanı Donald Trump, Çin’de geliştirilip Türkiye’nin yanı sıra birçok ülkede yaygın kullanılan sosyal medya uygulaması TikTok’u her ne kadar yasaklamaya çalışırsa çalışsın, TikTok tüm dünyada büyümeye devam ediyor.
Üstelik, artık dünyanın önde gelen kültür sanat kurumları bile TikTok’un faydalarını anlata anlata bitiremiyor.
Bkz. Floransa’daki Uffizi Galeri.
İlkbaharda resmi TikTok hesabı kullanmaya başladıklarından beri 54 bin takipçiye ulaştıklarını ve karantina sonrası yaz aylarında müze yeniden ziyarete açıldığında genç ziyaretçi sayısının tam iki katına çıktığını ve bunu TikTok hesaplarına borçlu olduklarını açıkladılar.
Peki ama Uffizi neden önemli bir müze?
Tarihiyle başlayalım, Floransa’daki bütün sanat eserlerini bağışlayan Medicilerin son temsilcisi Anna Maria Luisa de Medici’nin çocuğu olmuyor ve tüm Medici servetini ailenin Avusturya koluna devretmek zorunda kalıyor.
Medici koleksiyonları Habsburg-Lorraine Hanedanı’na geçiyor.
Ama bir şartla.
Yazla bir türlü vedalaşamasak da, yine zamanımızın çoğunun evde geçeceği bir dönem bizi bekliyor. Peki, bu süreçte influencerlar sosyal hayatımızı nasıl etkileyecek?Kabul etmek lazım, artık hayatımızın önemli bir bölümü sosyal medya fenomenlerini, influencerlarını izleyerek geçiyor. Akıllı telefonumuzda geçirdiğimiz saatleri gördükçe ürküyoruz. Uzmanlar internet bağımlılığı konusunda “iklim değişikliği kadar önemli bir sorun” diye boşuna uyarmıyor. İnternet bağımlılığı davranış bozuklukları arasına tam 8 yıl önce resmen alındı; o zaman yayımlanan “Davranış bozuklukları el kitabı”nda kendine yer buldu. Zaten haftada 38 saatten fazla internet kullananlar bağımlı sayılıyor. İnternette benzer kurgulardaki fotoğraflara like bırakıyor, bitmek bilmeyen yukarı kaydırın linklerini tıklıyoruz.
Yeni influencerlar kim?
Karantina günlerinin başında influencerların yıldızı sönecek, çünkü bir süre sosyal medyada paylaştıkları harika hayatları yaşayamayacakları ya da yaşayabilseler bile tüm takipçilerinin büyük
Dünyanın en önemli sanat fuarlarından biri Art Basel, sadece ticari bir organizasyon değil, aynı zamanda kültürel bir etkinlik. Yılda bir kez Basel, Miami Beach ve Hong Kong’da düzenleniyor.
Bu yıl 50’nci yılını kutlayan Art Basel, pandemi nedeniyle iptal edildi ve dijital platforma taşındı.
Bugün ise Art Basel Online Viewing Rooms’u gezmek için son şansınız.
Eskiden sanat fuarlarını gezmek için programlar planlanır, öncesine sonrasına yemek rezervasyonları yapılırdı, şimdi durum değişti
ama yine de koleksiyonerler arkadaşlarıyla ya da sanat danışmanlarıyla bir araya gelip evlerinde bilgisayarlarını yanyana koyup fuarı yine birlikte geziyorlar. Bu fuarın bir özelliği de Rupert Murdoch’un oğlu James Murdoch’un sahibi olduğu ilk edisyonu.
Murdoch, yakın zamanda Art Basel’in de sahibi olan MCH Group adlı şirketin 80 milyon dolar’lık bir yatırımla çoğunluk hissedarı oldu.
Hatırlarsınız, Art Basel’in sahibi MCH Group özellikle pandemi döneminde fuarların sadece dijital olarak gerçekleşebilmesi sonucunda büyük ekonomik sıkıntılar yaşadı, bu yüzden de
Kovid-19 nedeniyle bütün dünyada başta tiyatrolar olmak üzere sahne ve performans sanatları etkilendi.
Tüm dünyada tiyatrocular sahnelerine yeniden kavuşabilmek için farklı protestolar gerçekleştiriyor, bazen sadece Instagram hesabını bir renge boyamakla yetiniyorlar, bazen de Andrew Lloyd Webber gibi şartları tamamen zorluyorlar.
Dünyanın en çok kazanan ve kazandıran bestecisi: Andrew Lloyd Webber.
1 milyar doları aşkın bir serveti var.