Kitapla eş zamanlı sergi

28 Aralık 2021

Hatırlayacaksınız, Ardan Özmenoğlu eylülde Anna Laudel Düsseldorf’ta ‘Alles Wunderbar’ başlıklı kişisel bir sergi açmıştı.

Kasıma kadar devam eden sergi, Alman koleksiyonerler tarafından da büyük ilgi gördü. Daha sonra Ardan Özmenoğlu ile Anna Laudel Gallery’nin Kazancı Yokuşu’ndaki yeni yerini gezme şansım oldu.

Malum, Anna Laudel Gallery 2016 yılından beri yer aldığı Karaköy Bankalar Caddesi’nden Gümüşsuyu Kazancı Yokuşu’na taşındı.

Galataport’tan AKM’ye uzanan Beyoğlu Kültür Yolu üzerinde.

Buradaki ilk sergi Ramazan Can’ın “Ne Yerdeyim, Ne Gökte” isimli kişisel sergisiydi, sanatçının son yedi yıl içerisinde farklı materyallerle ürettiği eserler burada yer aldı.

Galeride sevdiğimiz sanatçıların daha uygun fiyatlı işlerinin yer aldığı bir modern sanatlar müzesi mağazasını andıran bölüm de dikkat çekiyordu.

Şimdi ise Ardan Özmenoğlu’nun 2008-2020 yılları arasında ürettiği neon eserlerini bir araya getirdiği, “You Like My Work Ha?” başlıklı, 500 edisyonlu ve

Yazının Devamı

Bu yıl nasıl geçti?

26 Aralık 2021

2020’den 2021’e umutla girmiştik; her şeyin daha iyi olacağına, pandeminin sona ereceğine inanmak istemiştik. Öyle olmadı. Şimdi 2022’ye yine
umutla giriyoruz, 2021’de sosyal hayatta olanları hatırlayarak…

Delta mı Omicron mu? Aralık 2021’de Mart 2020’ye geri döndük, her şey sil baştan başladı. Omicron’un yüksek bulaşıcılığıyla pandeminin en başındaki en çaresiz günleri yeniden yaşamaya başladık. Her ne kadar Omicron’un daha kolay geçirilebileceği söylense de aslında anlaşıldı ki henüz yeterli bilgi yok.

Aşı meselesi: Bu yıl hangi aşı daha etkili tartışmaları yaptık. Aşı sertifikaları her seyahatte, etkinlikte en önemli aksesuar oldu. Birçok kültür-sanat kurumunun yöneticisi “Sanat için aşı” dedi.

Yılın insanı: Özlem Türeci ve Uğur Şahin, ‘Aşı devrimi’ spotuyla Time’a kapak da oldu, uluslararası önemli ödülleri de aldı. Türeci-Şahin çifti olağanüstü başarılarıyla Financial Times tarafından da ‘Yılın İnsanları’ seçildi.

AKM yeniden: Cumhuriyet

Yazının Devamı

Scorpios, Mikonos’tan İstanbul'a geliyor

25 Aralık 2021

Mikonos’ta Türklerin en sevdiği beach club Nammos’tu. Ta ki Scorpios açılana kadar.Mikonos’ta Türklerin en sevdiği beach club Nammos’tu. Ta ki Scorpios açılana kadar.Bundan tam altı yıl önce sezon başı Mikonos’a gittiğimde büyük bir heyecan vardı, nedeni ilk defa rafine tasarımı olan, gösterişle değil sanat, müzik ve ruhsal gelişimle öne çıkan, içinde mağazası olan, çalışanların üniformalarının tasarımını bile beğendiğiniz ve satın almak istediğiniz, yemekleri de iyi olan yeni bir beach club Scorpios’un açılmasıydı. Malum, Mikonos’ta kolay kolay yeni yer açılmıyor, klasikler değişmiyor. İşte bu yüzden, hemen Scorpios’un yaratıcıları Thomas Heyne ve Mario Hertel ile tanışmış ve Mikonos’a her gittiğimizde Scorpios’a da gitmiştik. Scorpios, tam 2.5 yıl önce Soho House ailesine katıldı.

Bu da demek oluyor ki Soho House İstanbul üyeleri aynı zamanda ‘Friends of Scorpios’ oldu ve burada öncelikli rezervasyon hakkından özel partilere birçok avantajdan yararlanma şansına sahip oldu.
Scorpios,

Yazının Devamı

Refik Anadol NFT’leri anlatacak

23 Aralık 2021

En son Beyoğlu’nda Hope Alkazar’da devam eden Alkazar Rüyası ile konuşmuştuk Refik Anadol’u. “İstanbul'un köklü geçmişe sahip mekânlarından biri olan eski Alkazar Sineması rüya görseydi, bu rüya neleri içerirdi?” diye yola çıktı Refik Anadol ve 150 Türk filmini izleyerek geliştirdiği algoritmayla bir eser oluşturdu.

Bu projeye Alkazar Rüyası ismini verdi.

Şimdi ise Refik Anadol, Open Sea’de yayınlanan “Machine HallucinationsNature Dreams: AI Data Sculpture 2021 1/1” adlı eserinin 300.69420 ETH’e, yaklaşık 1.2 milyon dolara mabu isimli koleksiyonere satılmasıyla gündemde. Bu satış ile dünyanın en önemli NFT satışları arasına da girmeyi başardı Refik Anadol.

“Machine Hallucinations Nature Dreams: AI Data Sculpture 2021 1/1” eserini alan koleksiyoner, eserle beraber sanatçının imzalı 3 boyutlu fiziksel bir sertifika, enstalasyonun kaynak yedek dosyaları ve özel bir yazılım içeren bir bilgisayarı da satın almış oldu.

Eseri satın alan Mabu’nun Open Sea profilinde koleksiyonunda 400’den fazla eser yer alıyor.

Yazının Devamı

Richard Rogers’a veda

21 Aralık 2021

Paris’teki Centre Pompidou, Strasbourg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Londra’daki Millennium Dome gibi birçok eseriyle tanıdık Richard Rogers’ı.

Yıldız mimarların başında gelmesine rağmen, her zaman tevazusuyla da öne çıkmayı başaran az sayıda kişiden biriydi.

En prestijli mimarlık ödülü Pritzker Mimarlık Ödülü’nün de sahibiydi.

Stirling Ödülü’nden Venedik Mimarlık Bienali’nde Altın Aslan Ödülü’ne kadar daha önemli birçok ödül de kazanmıştı.

“Topluma karşı bir sorumluluğumuz var. Bu bize mimar olarak sadece müşteriye değil, aynı zamanda yoldan geçenlere ve bir bütün olarak topluma da bir rol veriyor” diyordu.

Onu en son yakın zamanda Londra’nın 34 yıllık simge restoranlarından River Cafe’de, River Cafe’nin kurucusu olan eşi Ruth Rogers’la birlikte gördüm.

Sağlığı çok iyi olmamasına, kendi kurduğu mimarlık ofisinden yeterince ticari olmadığı gerekçesiyle ayrılmak zorunda bırakılmasına ve çok sevdiği küçük oğlunu çok

Yazının Devamı

Gerek var mıydı gerçekten?

19 Aralık 2021

Bir döneme damgasını vuran “Sex and the City”nin devamı “And Just Like That”in ilk üç bölümünün yayınlanmasıyla tartışmalar da başladı. İşte en son 2010’da ikinci filmiyle vedalaştığımız karakterlerin günümüze ayak uydurma çabasında öne çıkanlar

"Sex and the City”nin devamı “And Just Like That” yeni bir şey söylemiyor, günümüzün gerçeklerini bize tekrarlayıp duruyor. Peki, ama hangi gerçekler?

Koronavirüs etkisi: Dizinin ilk bölümü New York’ta kalabalık bir restoranda başlıyor. Carrie, Charlotte ve Miranda buluşuyor, karşılaştıkları tanıdıklarla ilk konuştukları şey ise belli: Koronavirüs. Sosyal mesafe olmaması, eskiden havayı öperken artık nasıl selamlaşacaklarını şaşırdıkları, maskeleri atmaları, evde karantinayı nasıl geçirdikleri, bir davette birini göremediklerinde anında koronavirüsten olduğunu düşünmeleri gibi güncel konular dizinin merkezinde.

Çok kültürlülük hassasiyeti: Dizi birçok Amerikan yapımı gibi fazla beyaz

Yazının Devamı

Genç cazcılara büyük destek

18 Aralık 2021

Mehmet Uluğ adını müzikle biraz ilgiliyseniz çok iyi biliyorsunuz. Uzun yıllar hayatımızı güzelleştiren, hiç ummadığımız isimleri sahnede canlı izleme fırsatını bulduğumuz Babylon’un kurucularındandı. “Hayal bile edemezdik, gerçek oldu” diye özetlemişti geldikleri noktayı.
Malum, Babylon, müziğe ve geçirdiğimiz güzel zamanlara katkı sağlamanın yanı sıra Asmalımescit’in de değişiminde ve dönüşümünde önemli bir rol oynadı. Çeşme’nin bile Bodrum’a rakip olması Babylon’un Çeşme çıkarmasıyla oldu.
‘Pozitif’ ile de şahane organizasyonlara imza attılar. Hepsi, müthiş bir çalışmanın sonucuydu.
Üç kişiydiler o zaman, Mehmet-Ahmet Uluğ ve Cem Yegül, Mehmet Uluğ aramızdan çok erken ayrıldı. Uluğ, 1990’da gerçekleştirilen ilk Akbank Caz Festivali’nden kendisini kaybettiğimiz Kasım 2013’e kadar festivalin direktörlüğünü yaptı.
23 yıl boyunca Akbank Caz Festivali’nin proje sorumluluğunu üstlendi ve festivali Avrupa’nın en önemli müzik

Yazının Devamı

Nice yıllara İstanbul Modern!

16 Aralık 2021

Financial Times gazetesi birkaç yıl önce Jessie Williams imzasıyla İstanbul’da yaşamak için beş nedeni sıralamıştı. “Tarih katmanları, beslenecek mimariyi ve sokak hayatını yarattı” diye ekleyerek.

Sıralamada bir numarada çağdaş sanat merkezi maddesi vardı.

İstanbul Modern’in Karaköy’de Renzo Piano imzasıyla yenilendiğinden başlayıp Beyoğlu’ndaki geçici yerini gezmek gerektiğini anlatıyordu.

İstanbul sanat takviminin en önemli etkinliği İstanbul Bienali’nden de söz ederek.

İKSV’nin ve İstanbul Modern’in kalbimizde yeri çok büyük.

İstanbul Modern’in 2004’te Karaköy’deki ilk günlerinden Meşrutiyet Caddesi’ndeki geçici mekânına taşındığı Tony Cragg’li sergi açılışını daha dün gibi hatırlıyoruz.

Türkiye’nin ilk modern ve çağdaş sanat müzesi İstanbul Modern, Aralık’ta 17’nci yılını geride bıraktı.

Müzeyi bugüne kadar 8 milyon 500 bin kişi ziyaret etti.

Yazının Devamı