Rusya ve Ukrayna arasında yaşananların elbette yaptırımı olmalı, ama Rus fobisine de dönüşmesine izin verilmemeli derken konu nasıl oldu da insanlardan çantalara geldi? Rus influencerlar neden Chanel çantalarını sosyal medyada parçalamaya başladı?
Lüks markalar son yıllarda yoğun talepleri karşılayabilmek ve bunu yaparken de talepleri daha da artırmak için hep aynı taktiklere başvuruyor. Sınırlı sayıda üretilen ürünler, sınırlı sayıda satın almaya izin verilen ürünler derken bir de bakıyorsunuz lüks mağazaların önünde dev kuyruklar oluşuyor. Ve işte o kuyruklarda bekleyenlere de sadece bir adet çanta alabilecekleri söyleniyor; parasını da verseler ikinci, üçüncü çantayı alamıyorlar. Bu aslında güzel bir şey, bir yandan tüketim çılgınlığını bir nebze de olsa dizginliyor. Ama tabii herhangi bir lüks ürün parayla satın alınamayınca ister istemez bir talep patlaması da yaşanıyor.
Bu hafta gündemde Chanel çantalar var. Rus influencerlar, sosyal medyada Chanel çantalarını keserek, parçalayarak markayı
İstanbul, farklı ülkelerden ilginç yabancılarla tanıştığımız eski güzel günlerine geri dönüyor.
Son günlerde Bohemian Rhapsody’nin yönetmeni Bryan Singer’ın yanı sıra iki ilginç isimle tanışıyorum.
Biri Gertrud Schneider, Avusturya’nın önemli kayak merkezi Lech’te Kristiania’nın sahibi.
Mine Kalpakçıoğlu sayesinde Nişantaşı’nda Vakko Bistrot’da bir araya geliyoruz, Dünya’nın En İyi 50 Kayak Oteli arasında üç numarada yer alan Kristiania’nın hikayesini Gertrud’dan dinliyoruz. Gertrud, Olimpiyat şampiyonu kayakçı Othmar Schneider’in kızı ve oteli babası kurmuş. Her biri farklı tasarlanmış 29 odalı butik bir otel Kristiania.
Kayak sezonu beş ay sürüyor, aralıktan nisana kadar. Şimdi ise yaz sezonunda da oteli açmayı planlıyorlar.
Gertrud, çağdaş sanatın öneminden bahsediyor ve 2023’te Lech’te Frieze ve Art Basel gibi önemli sanat fuarlarının bir mini versiyonunu yapacağını anlatıyor. Tabii Türk müşterileri ne kadar önemsediğini de ekliyor.
Yanımızda Saffet Emre Tonguç olunca
Önceki akşam Sunset’te Barış Tansever ve Vanguart’ın kurucularından Mehmet Korutürk’ün Bryan Singer için verdiği yemek davetine katıldım.
Bryan Singer, “Usual Suspects”, “Bohemian Rhapsody”, “Supermen returns”, “X Men” gibi birçok filmin ve “House” gibi popüler TV dizilerinin yönetmeni ve yapımcısı.
Hollywood’da ilk “Usual Suspects” filmiyle parlıyor, Kevin Spacey’den Benicio del Toro’ya birçok yıldızın kariyerinin de parlamasına neden oluyor.
Hatta Kevin Spacey’ye Oscar da kazandırıyor. Daha sonra süper kahraman filmlerine getirdiği yeniliklerle de adından söz ettiriyor.
Son olarak ise Freddie Mercury’nin hayatını anlatan “Bohemian Rhapsody” ile bir başyapıta imza atıyor.
Ama işte ne oluyorsa o zaman oluyor.
Hakkında yapılan cinsel taciz suçlamaları nedeniyle “Bohemian Rhapsody”yi tamamlamasına çekimlerin bitmesinden sadece birkaç hafta önce izin verilmiyor, ama anlaşması gereği filmin tek yönetmeni kendisi kabul ediliyor.
Global çağdaş sanat piyasasındaki değişimin özeti gibi Amsterdam’daki Moco Müzesi.
Modern-çağdaş ve sokak sanatının önde gelenlerine yer verilen müzenin Barselona’da da bir şubesi var.
Amsterdam’daki ise Van Gogh Müzesi ve Rijksmuseum’un olduğu müze meydanında ve doğrusu Instagram çağında diğer iki müzedeki klasik eserlerden daha çok dikkat çekiyor.
Moco’nun koleksiyonunda Jean-Michel Basquiat, JR, KAWS, Keith Haring, Banksy, Jeff Koons, Damien Hirst, Tracey Emin, Yayoi Kusama, Andy Warhol & Studio Irma gibi sanatçılar yer alıyor.
Ayrıca Moco’daki New FuTure sergisinde ise 33 lakaplı anonim bir NFT koleksiyonerinin koleksiyonundan tam 11 eser sergileniyor.
Tabii 33 bir kişinin lakabı mı, yoksa bir grup koleksiyonerin lakabı mı bilinmiyor.
NFT koleksiyonunda binden fazla eserin olduğunu söyleyen 33’ün Moco’da sergilenen koleksiyonundan seçmelerde 69 milyon dolara sattığı NFT eseriyle Beeple lakaplı Mike Winklemann da kimliği bilinmeyen Türk dijital sanatçı PAK da dikkat çekiyor.
Bir yanda PAK gibi dijital sanatçılar, bir
İstanbul’da yeme-içme sektörü son günlerde daha da canlandı. En yeni ve en popüler iki yeni mekân kapılarını açtı: Masterchef Somer Sivrioğlu’nun Efendy’si ve Lucca’dan ayrılan Bahadır Gürceer’in Beca’sı...
Masterchef’in İstanbul’daki ilk restoranı: Efendy. Tam 3 yıl önce Bebek’te bir apartmanın bahçe katında, Avlu Bebek’te Masterchef’in jürisi şef Somer Sivrioğlu’nun yaptığı özel yemeğe katılmıştım.
Somer Sivrioğlu, Avustralya’daki restoranı Efendy ve Anason’a dönmeden önce, İstanbul’da ilk kez özel bir yemek hazırlamış, böylece Anason’un menüsündeki spesiyalitelerini tatma şansımız olmuştu. Somon pastırmadan pırasa beğendiye, kadayıflı karidesten “Turkish mess” adını verdiği Eton Mess’in Türk dokunuşlu sakızlı ve fıstıklı versiyonuna hepsini denemiştik. Bu sırada Somer Sivrioğlu’nun annesi Ülkü Hanım’la da tanışmıştım, hiç unutmuyorum, menüdeki fava sadece anne tarifi değildi; Ülkü Hanım tarafından bizzat yapılmıştı ve
Dünya Ekonomik Forumu Cinsiyet Eşitliği Raporu’na (2021) göre, dünyada kadınların ekonomik özgürlüğe sahip olma oranı erkeklere oranla yüzde 58 daha az.
Ekonomik katılım ve fırsat eşitliğindeki eşitsizlik 2020’den bu yana iyileşme gösterse de aradaki farkın kapanması için hâlâ 276 yıl var.
Dünya çapında cinsiyet farkını kapatmak için ise 136,5 yıl daha var.
Hayata Karışan Kadınlar Platformu işte tam da bu farkı daha hızlı kapatabilmek için geleceğin mesleklerine odaklanarak kadınların cam tavanları yıkabilmelerine yardımcı olabilecek bir ücretsiz eğitim serisiyle karşımıza çıkıyor.
Eğitimler, Kültür&Sanat ve Eğlence, Sürdürülebilirlik ve İklim Değişikliği, Yeni İş Yaşamı&Dijitalleşme ve Yeni Medya olmak üzere toplam dört ana başlıkta toplanıyor.
Uzman mentorlar var
18 yaşını doldurmuş her kadın başvurabiliyor, toplamda 600 kadının eğitim alacağı modülde, şu anda yaklaşık 3 bine yakın başvurunun olması, toplum olarak bu gibi spesifik eğitimlerde nasıl henüz yolun başında olduğumuzu gösteriyor.
Milliyet Arkeoloji dergisinin birinci yılını kutlamak üzere Milliyet ekibi olarak Patara’daydık.
Milliyet Arkeoloji ve İş Sanat iş birliğiyle düzenlenen Kültürel Miras Buluşmaları için.
Önce Dalaman’a uçtuk, daha sonra Antalya’nın Kaş yakınlarındaki Patara Antik Kenti’ne ulaştık.
Bizi Patara Kurucu Kazı Başkanı Prof. Dr. Fahri Işık ve Patara Kazı Başkanı Prof. Dr. Havva İşkan Işık karşıladı.
Daha önce Göbeklitepe’yi Klaus Schmidt ile birlikte gezme şansım olmuştu.
Patara’yı ise Prof. Dr. Fahri Işık ve Prof Dr. Havva İşkan Işık ile birlikte gezebilmek büyük bir şans. Patara’da 1988 yılında ilk kazıları başlatan ve 1999 yılına kadar da kazı başkanı olarak görev yapan Prof. Dr. Fahri Işık’tan mitolojide Apollon’un doğum yeri olarak bilinen Leto Hurmalığı’nın önemini dinledik.
Patara’da 3.- 4. yüzyıldan kaldığı belirlenen taş baltalar bulunduğunu ve daha önce yabancı arkeologların çalışmalarının aksine Patara’nın Likya kültür tarihinin yeniden yazılmasına neden olduğunu söyledi Prof. Dr. Fahri Işık.
Oscarlar, resmi adıyla Akademi Ödülleri yıllarca çok beyaz ve çok erkek egemen olmakla eleştirildi.
Bu yıl ise gündemde en çok ‘çok çeşitlilik’ vardı, hem farklı kültürler ve azınlıklar korundu, hem farklı cinsel tercihlere saygı duyulduğunun altı çizildi hem de kadınlara ilk defa bu kadar değer verildi.
Tabii bu arada Ukrayna’ya da destek olundu.
İşte 2022 Oscarlarından geriye kalanlar:
Açılış, babalarının hayat hikâyesini anlatan ‘King Richard’ın şarkısını söylemek üzere Venus ve Serena Williams’ın Beyonce’yi tanıtmasıyla başladı. Beyonce, Williams’ların doğup büyüdüğü kasabadan bir tenis kortunda ‘Be Alive’ şarkısını söylerken kızı Blue Ivy de ona arkada eşlik ediyordu.
Bu yıl törende maske ve sosyal mesafe yoktu. Ama izleyicilerden aşı şartı istenmesine rağmen ödüle adaylarda ve sahneye çıkanlardan aşı şartı yerine sadece PCR test istenmişti.
Törenin üç kadın sunucusu vardı: Amy Schumer, Wanda Sykes ve Regina Hall. Amy Schumer durumu şöyle özetledi: