FORMULA’NIN İSTANBUL AYAĞI İSTANBUL’DA DEĞİL
Şu Formula 1...
Bir iki lafım var.
Formula 1’in İstanbul ayağı İstanbul’da değil.
Bu bir.
Orası İstanbul değil.
Bu iki.
Hıncal abi ve Özgener konusunda son yazı bu.
Biline!
Sıkıldım.
***
Özgener cuma sabahı cep’ime mesaj atmasaydı bunları yazmayacaktım.
Son yazıma kırılmış, iyi, kırılsın biraz, medyatik lafına da takılmış, iyi, takılsın biraz ve ”Hıncal abiyle kahvaltı etmemiş”.
Miş.
Yok, bi de edecek miydi?
Niyetim çıkıntılık değil,biline!
Binlerce, on binlerce,yüz binlerce evde, ablalar, kız kardeşler, teyzeler, halalar, anneler, annaneler, babanneler ve vesaire bekliyorlar.
Vesairesi de abiler, amcalar, dayılar, babalar, büyük babalar, dedeler ve vesaire...
Hala vesairesi var,düşünün kalabalığı...
Teknik direktörlük yapmayan polemik, komplo teorisi,kavga sevmeyen ,futbolu uzaktan seven ,onla flört etmeye hazır normal insanlar.
Milyonlarca yeni,temiz müşteri sizlerin ağzına bakıyor.
Bunlara yeni sezonda futbol satmayı düşünüyor musunuz?
Bu yıl da çoğunuzun hedef kitlesi evdeki futbol hastası o adamdı, siz ekrandayken ailenin diğer fertleri odalarında başka şeyler seyretti.
Geçen hafta futbol medyasını eleştiren bir yazı yazdım,başlığı“bu yazıyı hangi medya sitesi yayınlayacak”dı.
Hiç biri yayınlamadı.
Yayınlamaları şart mı, hayır, yayınlamaya değer bulmazlar yayınlamazlar, kim karışabilir.
Dante,Victor Hugo filan yazmıştır da ,hafifmeşrep kalmıştır benimki ,yine yayınlanmaz.
No problem!
Salı Pazarı’nın bile Gucci kaldığı bir pazarda yer bulamadı benim mal.
Ona yanıyorum.
Önce...
Bir şeyleri düzeltmek, değiştirmek değil niyetim, böyle bir misyonum yok, bu işleri yapması gerekenler var, bunun için para alıyorlar, bu onların işi.
Bana ne!
Her gazetenin her köşesinde ahkam kesen pirüpak, zemzemle yıkanmış bir akıl hocası görmekten millete “böööö”geldi, biliyorum.
Aklım bana zor yetiyor, bunu da biliyorum.
Ve...
Bir şey değişmez, düzelmez, bunu da biliyorum, deliysem salak değilim.
Bunları sadece arşivde bulunsun diye yazıyorum.
Bu yazı Beşiktaş ve Fenerbahçe Başkanlarının yediği o yemeği ve o yemeği yorumlayanları yorumlayan bir yazıdır.
Yazdıklarım size saçma sapan gelebilir.
Olabilir.
Cazip bir yazı da değil.
Önce diğer köşeleri okuyun, vaktiniz kalırsa bunu okuyun.
Sıkabilir!
Söyleyeyim de...
Şu önemli sadece...
Şu Adnan Polat- Adnan Sezgin ilişkisi...
?
***
Sezgin istifa etmiyor.
?
Polat ,Sezgin’in işine son vermiyor.
?
Metin Oktay’ın spor yazarlığı yaptığı o dünler...
İstanbul’da bir maça geliyor.
Kapıdaki görevli “kart” soruyor.
Gösteriyor.
“Bu İzmir kartı, burada geçmez, İstanbul kartı yok mu?”
O sırada yanından onun bunun osu busu, şunun bunun şusu busu filan geçen geçene...
Elini kolunu sallayan içeri giriyor.
Kral’ın kafası takılıyor.