Rıza Çalımbay (Atom Karınca) benim penceremden özel bir fotoğraftır. Bırakın futbolculuk yıllarını bir kenara, teknik adamlığı süresince de birbirimizi arar, hal hatır sorar, sohbetler yaparız. Demem o ki, gözden ırak olabilir, ama benim gönlümde hep var, adam gibi adamdır Rıza hocam.
Teknik direktörlüğe adım attıktan sonra hiç boşta kaldı mı? Valla ben hatırlamıyorum. Öncelikle çalışmayı seven ender hocalarımızdan birisidir, ‘Atom Karınca’ yakıştırması da bundandır. Hep büyüklere takılı kalıyoruz, Anadolu’daki takımlarımıza haksızlık ediyoruz!
Aytemiz Alanyaspor bir süre koltukta kaldı, yerini bu kez yine bir Anadolu ekibi olan Sivasspor’a bıraktı. Biraz araştırdım, bu başarı öyle şansla falan ilintili değil, çalışmayla, nokta atışı transferlerle geldi.
Sıfır bonservis
Kadrosuna bakıyorum, toplam 14 yerli, 12 yabancı olmak üzere 26 oyuncu var. Özellikle yabancıların yıllık rakamları öyle uçuk falan değil (Büyüklerin kulakları çınlasın...) En fazla kim alıyor biliyor musunuz? Yatabare... Yıllığı 850 bin euro... Diğer yabancıların ise
Size bir şey söyleyeyim mi, valla hakemlerimizin en rahat yönetim gösterdikleri maçlar her nedense abartmıyorum, hep Beşiktaş’a denk geliyor! Niye mi? Adamların ağzı var dili yok misali! Örnek mi Caner Erkin, Bergdich’in girişi faul, üstelik yan hakemin burnunun dibinde! Canı yanıyor, yerde kıvranıyor, hakem Özgür Yankaya da ıskalıyor! Caner itiraz etti, pat sarı kart! Etme kardeşim etme, belli ki sana kafayı takmışlar!
Valla, Avcı’nın Caner’i oyundan alması yerindeydi, çünkü kızarabilirdi! Peki, 30’da Mustafa Yumlu’nun ceza alanı içinde Diaby’yi sol eliyle hızını kesmesine, düşürmesine ne demeli? Bence buz gibi penaltı, Yankaya’yı bırakın, VAR bile devreye girmedi! Bitmedi 66’da Sackey’in Diaby’ye tehlikeli girişine kartın rengi kırmızı olmalıydı! Artı Diaby’e ikinci yarının sonlarına doğru ceza alanı için de yapılanda bana göre tartışılır. Birilerine var, ama Beşiktaş’a gelince yok! Evet bu fanatizm ise fanatiğim arkadaş!
***
Sezona sıkıntılı giren, ancak Alanya, Galatasaray ve Antalyaspor galibiyetleriyle
Ahhh şu yabancı merakımız ahh!... Ünlü bir oyuncuyu getirmek için çalmadık kapı bırakmaz, transfer adına milyonlarca doları gözden çıkarırız! Sonra mı, hayal kırıklığı? Örneğin Falcao, 33 yaşında... Kariyeri malum, Galatasaray’a maliyeti ise üç yıllık, uçuk rakamlar! Bizler doktor değiliz, bu konuda ahkam kesemeyiz. Ne var ki, doktor dostlarımız var, onlara sorarız, araştırırız, eleştirilerimizi de bu yönde yoğunlaştırırız....
Öncelikle Falcao’yu Fatih Terim’in istemediğini yineleyip, ardından asıl konumuza dönelim... Efendim bu işin uzmanları, yani doktorlarımız Falcao’nun sakatlığının adını koymuşlar... ‘Aşil tendinit’... Açılımı, yine doktorlarımızın ifadesiyle, koşmanızı engeller, hatta yürürken bile ağrıya neden olur. Öyle ki pozisyon gereği yüksek toplara çıkamazsınız. Biraz zorlandığı anda aşil tandonunuz kopabilir. İşin özeti aşil tendonunda ödem olduğunu söylüyorlar, dostlarımız. Ne oldu davul-zurnayla astronomik rakamlara transfer edilen Falcao, ne iç ne de dış hatlarda var. İspanya’da tedavi
Galatasaray galibiyeti ile moral bulan Beşiktaş, bu duygularla Antalyaspor karşısına çıktı. Nitekim Kartal, öyle bir baskın yaptı, ilk on dakikaya iki gol sığdırdı. Bir de kaçırdıkları var ki, insana saç-baş yoldurur!
Vida ve Diaby’nin golleriyle vites yükselten Kartal, ilk yarıda bu farkı ikiye katlardı, ama beceri meselesi! Atın, farkı açın, hem siz rahat edin, hem de taraftarınız dokuz doğurmasın arkadaş! Beşiktaş’ta, bu gol kaçırma olayı adeta kronik hale dönüştü maalesef! Kartal’ın maçlarını izlerken, yatıştırıcı almayı sakın unutmayın! Diaby ve Lens bu yarıda iki net pozisyonu golle taçlandıramadı. Hele Lens’in ki net, o da şaşırdı, biz de! Artı Gökhan Gönül’ün bir şutu var ki, Ferhat kurtarmazsa, inanın uzun süre jeneriklik olurdu.
Futbolda hakem bitiş düdüğünü çalmadığı sürece hiç bir skorun garantisi yoktur.
Nitekim, ilk yarının şokunu üzerinden atan Antalyaspor, 52’de Mukairu’nun golüyle farkı bire indirdi. Antalyaspor, bu yarıda oyunda dengeyi sağlarken, risk aldı, ofansa
Sezon başından bu yana her yönüyle sıkıntılı bir süreçten geçen Beşiktaş, haftanın derbisini kazanarak, kötü gidişata ‘dur’ dedi. İşin özeti Kartal komadan çıktı, yeniden lige tutundu.
Teknik Direktör Abdullah Avcı’nın sekiz haftalık ‘mazeretlerini’ artık sıralamaya gerek yok, malum nedenler! Belki derbi futbol olarak kimseyi tatmin etmemiş olabilir...Ancak Kartal’ın penceresinden bakarsak, coşkulu, arzulu, çabuk, rakibine fazla pozisyon vermeyen bir görüntü ortaya koydu. Beşiktaş, derbide hızlı futbol oynamaya çalışırken, Galatasaray, Kartal’ın hızını kesmeye çalıştı, ofansı unuttu. Eeee elinizin altında çabuk oyuncunuz yoksa, yenilgiye de hazır olacaksınız!
Derbi geride kaldı, dönelim Avcı meselesine...’Ben demiştim’ lafını fazla sevmem, ancak Avcı’nın Kartal’ı ayağa kaldıracağını o kötü gidişata karşın yazmıştım, bilmem anlatabildim mi?
Beşiktaş taraftarının vefalı olduğunu bilenlerdenim... En ufak bir hatada ıslıklayanlar ve “istifa” tezahüratı yapanlar azınlıktadır, onlar da
Beşiktaş haftalardır, taraftarlarına adeta ‘azap’ çektiriyor, oldukça sıkıntılı bir süreçten geçiyor! Haftanın derbisi Kartal’ın kurtuluş reçetesi niteliğini taşıyordu kuşkusuz. Dememiz o ki, derbiyi kazanmaktan başka çaresi yoktu Kartal’ın... Nitekim futbolcular da farkında, Galatasaray karşısında presi öne çıkardılar, konuk takımın yumuşak karnı olan savunmasındaki hataları kovaladılar.
Gelin görün ki, ilk yarıda üretilen onca pozisyonu golle taçlandıracak kramponu mumla aradık! Hangisini yazsak, hangisini eleştirsek, şaşırdık! Umut Nayir kardeşimizin kaçırdıklarını biz sayamadık! Diaby, Lens ve Vida da bu kervana katılan, ilk yarının kaçıranları! İddia ediyorum, Burak Yılmaz olsaydı, o fırsatların en az ikisi gole dönerdi.
Ne var ki, Türkiye’nin bence bir numarası Muslera gibi kalede bir Aslan var, neredeyse uçan kuşu tutacak, helal olsun. İkinci yarının hemen başında Diaby bir şutu var ki, onu ancak Muslera çıkarır arkadaş. Çerceveyi bulamıyorsanız, eyy golcüler işiniz zor.
Kartal’ın maç başından bu yana
Beşiktaş’ın sahaya çıkan onbirine takılmıyorum artık! Niye mi, Avcı her maç öncesinde ‘sakata’ geliyor, o da bizler gibi şaşkın! Braga karşısına çıkardığı onbir, fena başlamadı maça. Gelin görün ki, üretilen fırsatları gole çevirecek son dokunuşları yapacak futbolcuyu ara ki, bulasınız arkadaş!
Hangisini saysak, daha 5’de Boyd’un vuruşunda top direkten döndü... 8’de Rebocho’nun, müsait pozisyonda attığı şut savunmaya takıldı. 44’de kazanılan frikik atışında Ljajic’in şutunda top üst direğe çarparak auta gitti. Hadi bunları geçtik, şanssızlık ya da beceriksizlik diyelim, rakibin yapamadığını maşallah bizler yapıyoruz! Ya kendi kalelerine atarlar, ya da rakibe pozisyon yaratırlar! Yılların tecrübesi Oğuzhan’ın hatalı pası, Kartal’a pahalıya patladı! Horta araya girdi, Vida’yı geçti, golünü attı, ilk yarının skorunu belirledi! Adamlar akıllı ve de disiplinli oynuyorlar, buldu mu affetmiyorlar, ya siz?
***
İkinci yarıda Braga ofansa döndü, nitekim 48’de kalemizde büyük tehlike
Beşiktaş’ın olağanüstü kongresinde üç aday yarıştı, ipi Ahmet Nur Çebi göğüsledi, başkanlık koltuğuna oturdu. Bu seçimle ilgili çok hikayeler yazabiliriz, ancak bu ekonomik tabloda üç adayın çıkması alkışlanacak bir fotoğraftır, üçüne de helal olsun.
Kongre öncesi bu köşede rüzgarın Çebi’den yana estiğini öngörmüştüm. Bu rüzgar sandıkta kasırgaya dönüştü, hayırlı uğurlu olsun. Serdal Adalı ve Hürser Tekinoktay da kim ne derse desin, alkışı hak ediyor... Evet, seçimin bir kaybedeni var, ama KAZANAN Beşiktaş olmuştur. Ekonomik şartları biliyoruz, bu taşın altından kalkmanın zorluklarını yinelemeye de gerek yok. Artık kongre geride kaldı, seçilen yönetime herkesin sahip çıkması ve saygı duyması şart. Evet, Beşiktaş’ta gün birleşme ve destek zamanıdır.
Sandıktan çıkıp, rotayı Ümraniye’ye kıralım... Süper Lig’de Kartal 8 haftayı geride bıraktı. Bu süreçte benzetme yerindeyse Avcı ve ekibi “Dokuz doğurdu” adeta! Kartal’ın