Şu sıralarda sokağa çıkmakta zorlanıyorum adeta!
Niye mi? Ne zaman Gelibolu’da çarşıya insem, Beşiktaş’a gönül verenlerin bir dizi sorularıyla karşı karşıya kalıyorum!
İç ve dış transfer soruları değil... Varsa, yoksa Sergen Yalçın’ın ıslak imzası!
Dilimiz döndüğünce anlatıyoruz, anlatıyoruz da, imza konusundaki soruların ardı arkası kesilmiyor!
Bakın, mesele ‘parasal’ değil, ortası bulunur... Asıl sıkıntı kadro kardeşim kadro! Yani yollar transfere çıkıyor...
Kartal, Şampiyonlar Ligi’nde ülkemizi temsil edecek, malumunuz... Mevcut kadroya baktığımız zaman, o kulvarı kaldıracak güçte değil...
Aboubakar gitti (!), Cenk Tosun kiralıktı ayrıldı. Demem o ki, iki kaliteli forvet şart.
Ve EURO 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası finalleri İtalya - Türkiye maçıyla yarın start alacak. Hiç kuşkusuz bu tip şampiyonaların açılış maçları müthiş görkemli olur, artı sürprizlere gebedir! Dileriz bu sürprizi Türkiye gerçekleştirir!Türkiye’nin İtalya’yı yenmesi kamuoyunda sürpriz olarak öne çıkıyor, biliyorum.Niye sürpriz arkadaş? Türkiye, İtalya’yı yenemez mi? Niye olmasın ki!Milli Takım’ın başarı grafiğine bakın, ne demek istediğimiz anlaşılır. Elbette İtalya güçlü takım, grubumuzun favorisi, eyvallah. Ancak en az biz de onlar kadar iddialıyız. Kaldı ki Şenol Güneş ve Roberto Mancini’nin karneleri birbirine yakın. Mancini, 14 Mayıs 2018’de göreve başladı, 30 maçta 21 galibiyet, 2 yenilgi ve 7 beraberlik yaşadı. Güneş ise 18 Mart 2019’da işbaşı yaptı, 26 maçta 14 galibiyet, 9 beraberlik ve 3 yenilgi yaşadı.Yani biri 30, diğeri toplam 24, aradaki fark 6 maç... Teknik, taktik ve sistem bu oyunda önemlidir. Sahaya çıkacak onbir de o kadar değerlidir,
Milli Takım’ımızın Avrupa Şampiyonası Finalleri’nde elbette en büyük hedefi gruptan çıkmak.
Grubumuza bakıyorum, kuşkusuz en güçlü rakibimiz İtalya. İsviçre ve Galler ise dişimize göre. Tabi ki onları da hafife alamayız, finallere geldiklerine göre, mutlaka bir hesapları vardır!
İtalya sadece kağıt üzerinde ‘favori’ değil, gerçekçi bakarsak, grubun en iddialı ekibidir.
Ancaak millilerimiz, elemelerde müthiş, başarılı maçlar çıkardı ve direkt finallere katılmasına hangi pencereden bakacağız?
Yani ortada bir başarı grafiği var, finallerde asla ‘misafir’ takım olmayız, yolumuza devam ederiz. Kaldı ki, gruptan ilk iki takımın çıkacağını da anımsatalım, hazırlık maçlarına bakıp, karalar bağlamayalım, ne dersiniz?
***
Millilerimiz, İtalya maçının son provasını Moldova karşısında gerçekleştirdi.
Galatasaray’da yaklaşan seçim kongresi öncesinde koltuğa altı aday var. Yani aday enflasyonu yaşanıyor!
Aslında buna enflasyon dersek ayıp ederiz! Kulüplerin ekonomisi malum, sıkıntılı. Böylesi bir tabloda ortaya çıkmak mangal gibi yürek ister!
Yürek tamam, ya para? Sadece parasal mı? Yiğit Şardan, Burak Elmas, Metin Öztürk, Eşref Hamamcıoğlu, Işın Çelebi ve İbrahim Özdemir, o koltuğa aday isimler. Ne var ki, başkan adaylarına bakıyorum, liseli apoleti taşıyan tek isim Eşref Hamamcıoğlu... Ancak yönetim kurulu adayları arasında liseli olanlar da yok değil.
Demem o ki, Galatasaray’da köklü bir gelenektir, liseli kongre üyeleri seçimlerde önemli rol oynarlar. Benden hatırlatması! Kaldı ki, çok sayıda başkan adayı olması iyidir, eleştirmek yanlıştır. Haa kimler çekilir, kimler birleşir bilemeyiz, bekleyip, göreceğiz.
Kim seçilirse seçilsin, yeni gelecek yönetimi sıkıntılı bir süreç bekliyor, bunu bilir, bunu söyleriz.
Niye mi?
Galatasaray, Şampiyonlar Lig’ine katılmak için iki zorlu ön eleme oynacak...
Şenol Güneş’i tanıyoruz, gerek kulüp seviyesinde, gerekse A Milli Takım’da başarılı işlere imza attı.
Ay-yıldızlı ekibi, ikinci kez direkt Avrupa Şampiyonası finallerine taşıdı, kolay mı?
Güneş’in bu başarı grafiği kuşkusuz beklenti çıtasını bir tık yukarı çıkardı. En büyük beklenti ay-yıldızlı ekibin finallere doğrudan gruptan gitmesidir. Kuşkusuz gruptaki en büyük rakibimiz de İtalya’dır. Tabii ki Galler ve İsviçre’yi de yok saymıyoruz, sayamayız!
Haa elemelerde nehirleri geçip, çayda boğulur muyuz? Asla...
Niye mi?
Yetenekli, savaşan, asla pes etmeyen, başarılı bir oyuncu grubuna sahibiz. Bu da bizi umutlandıran en büyük faktördür. Özellikle lejyoner oyuncu sayısının fazla oluşu finallerde başarılı işlere imza atacağımızın en büyük göstergesidir, kalıcı oluruz inşallah.
Millilerimiz, finallerin ilk provasını dün akşam Azerbaycan ile gerçekleştirdi. Ardından Gine ve Moldova maçlarıyla hazırlıklarımıza nokta koyacağız.
Lig bitti, gözler iç ve dış transfere çevrildi. Biz gazeteciler için en zor dönemdir nedense!
Niye mi? Geçmişte hep papatya falları açılırdı da ondan! Artık o devir kapandı, biz de rahat bir nefes aldık.
Neden mi? Pandemi nedeniyle kulüplerin ekonomisi ortada. Taraftar geliri neredeyse sıfıra indi. Borçlar almış başını yürüyor! Yönetimler sürekli gediği kapatmak için çalmadık kapı bırakmıyorlar!
Baktılar olmuyor, kişisel kredilerini kullanıyorlar. Taşıma suyla, değirmen nereye kadar döner arkadaş? Malumunuz Beşiktaş sezonu çifte kupayla kapadı, Devler Ligi’ne direkt katılacak. Hadi gelin bu ekonomiyle o kulvarda yarışın! Yönetim elbette boş durmuyor. Başta kiralık sözleşmeleri biten Ghezzal ve Rosier’i kadroda tutmanın hesapları içindeler. Bonservis mi, onu hiç sormayın, cep yakan cinsten!
Bu madalyonun bir yüzü... Ya diğer yüzü? Takım arkadaşım Serdar Sarıdağ’ın Beşiktaş’la ilgili haberlerinin altına imza atarım. Yalan dolan yoktur, her haberi sağlamdır. Aboubakar kalacak mı, yoksa gidici mi, henüz
Şöyle filmi biraz geri saralım, transfer dönemine yelken açalım, ne dersiniz?
Gidenler malum, ya gelenler? İşte asıl gerçekler burada yatıyor...
Sayalım, “Montero, Mensah, Rosier, N’Sakala, Gökhan Töre, Josef, Aboubakar, Welinton, Cenk Tosun, Larin, Bilal...”
İşte asıl irdelenmesi gereken bu oyuncuların transfer edilmesinin perde arkasında yaşananlar ve iki kupanın Kartal müzesine taşınmasında emeği geçenlerdir.
Kuşkusuz Beşiktaş’ın Ümraniye’de konuşlanan bir scout ekibi var... Ekipteki pırıl pırıl gençler, boş durmadı hiç bir zaman, dünya futbolunu yakından izliyorlar. Sergen Yalçın’ın istediği oyuncuları masaya yatırıyorlar, didik didik ediyorlar, farklı isimleri de öneriyorlar.
Buraya kadar her şey normal... Peki bu transferleri gerçekleştiren kim, ya da kimlerdir?
Bu işin hiç gizlisi saklısı yok, Başkan Ahmet Nur Çebi ve Erdal Torunoğulları’dır.
Helal olsun Sergen Yalçın ve ekibine, sezonu iki kupayla kapattı, inanın başka kupa da olsa, onu da müzesine taşırdı.
Elbette bir de Beşiktaş Kadın Futbol Takımı var, onlar da şampiyon oldular, Devler Ligi biletini aldılar.
Yani, üç kupalı Kartal’dan söz ediyoruz, işte başarı budur, herkes saygı duyacak, şapka çıkaracak.
Sergen Yalçın bu sezonki başarılarıyla bir ilke imza attı, kariyerine iki kupa ekledi, tarihe geçti.
HHH
Beşiktaş’ın kupa finaline çıkan kadrosu Utku hariç aynı. Genç kaleci aşırı heyecan ve panikten olsa gerek, hatalar yaptı, olsun canı sağ olsun. Ancak Gökdeniz’in pozisyonunda kritik bir kurtarış yaptığını unutmayalım.
HHH