Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cinsel istismar ve şiddete uğramış biri entübe olmuş, diğeri öldürülmüş iki çocuğun fotoğrafı Milliyet’te “Büyümez Öldürülen Çocuklar” manşetiyle yer alırken, Genel Yayın Yönetmeni Özay Şendir bu sorunun “Artık adını koymamız lazım” diyerek ülkenin geneline sirayet eden şiddet sarmalına karşı “Bir seferberlik başlatmalıyız...” dedi. Şiddete karşı seferberlik çağrısının önemine, gündemimize alınması gerektiğine inananlardayım. Sorun şu ki; bir süredir sosyal medyada gerçek bilgiye ulaşmadan anında dolaşıma sokulan sansasyonel haberler medyayı da etkisi altına almış görünüyor.

Haberin Devamı

Medyanın cinayetle sınavı: Habercilik mi dedektifcilik mi

***

Günlerdir sekiz yaşında bir kız çocuğunun Narin Güran’ın öldürülmesi olayında “katil kim? sorusuna “sesli” yanıt aranıyor. “Katil abidir”, “Katil amcadır” ya da “Cesedi gömen komşudur” veya “Anne olayı kesin gördü” gibi kesin kanaatler bildiriliyor. Bu tür yaklaşımlar, medya organlarının bilgilendirme görevinden sapmasına, kamuoyunu yanlış yönlendirmesine ve adil yargı sürecini etkilemesine yol açabilir.

Medyanın suçlu profili oluşturmaya yönelik aceleci tutumu, geri dönülemez sosyal ve hukuki sorunlar yaratabilir. Çocuğun nerede, nasıl ve kim tarafından ve niçin öldürüldüğü henüz netleşmeden, otopsi raporları çıkmadan, deliller toplanmadan failin kim olduğu hakkında yorum yapmak herhangi bir somut kanıt olmadan dile getirmek, olayın derinlemesine incelenmesi ve sorgulama sürecini etkileyebilir.

***

Medya zanlıların ifade tutanaklarındaki çelişkileri veya tutarsızlıkları analiz edebilir. Sürecin işleyişine ilişkin değerlendirme yapabilir. Soruşturma ya da delil bulma çabalarını sekteye uğratmayacak bilgiler verebilir ama soruşturması tamamlanmamış bir olayda, kesin hükümlerle topluma suçluyu işaret edemez.

Üstelik bunu sadece medya yapmıyor. Cinayet davalarının uzmanları da yapıyor. Uzman görüşlerine başvurmak değerlidir, ancak bu görüşlerin bile kanıtlanmamış iddialarla sınırlı kalması, spekülasyon üretmemesi ve halkı yanlış yönlendirmemesi gerekir.

***

Medyanın suç olaylarına yönelik yaklaşımı, bir yandan halkın bilgilendirilmesi için gerekli ve önemli olsa da suçu çözmeye yönelik reflekslerimiz “dedektif” gibi hareket etmemizi gerektirmiyor. Çünkü biz yargı makamı değiliz. Yargıya güvenimiz sarsılmış olabilir ama medyanın ‘katili buldum’ hezeyanlarına da bir son vermesi gerekiyor. Medya suçu çözmeye çalışmaktan ziyade, olayın gelişmelerini tarafsız ve objektif bir şekilde aktarmakla görevli.

Haberin Devamı

Evet, Narin olayında medya ifade tutanaklarındaki çelişkileri ve delilleri inceleyerek haberin nesnel boyutunu ortaya çıkardı ve bu katkısı inkar edilemez. Fakat zanlıları olasılıklar ve üretilen senaryolar üzerinden açıkça suçlu ilan etmek, sadece yargısız infaza yol açmaz yargılama sürecini de tehlikeye sokacaktır. Nitekim öyle de oluyor. Birçok medya kuruluşu yalan, yanlış bilgiler yayarak hem soruşturmayı bulandırıyor hem de olayın çözümünü daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.

Dolayısıyla Şendir’in ifade ettiği gibi olay sadece bir cinayet davası olarak değil, medya bu tür olayları toplumsal bir yaraya işaret eden boyutlarıyla da tartışılmalı. Üstelik Sıla ve Narin’in başına gelen vahşet ne ilk ne de son. Belki de kendimize şu soruyu sormalıyız: Amacımız ne? özellikle çocuk ve kadınların öldürülmesiyle sonuçlanan ve giderek tırmanan bu şiddete çözüm üretmek mi istiyoruz yoksa, spekülatif haberciliğe odaklanmak mı?