DEĞERLİ okuyucularım, öyle bir Türkiye düşünün ki tüm komşuları, müttefikleri ve bölge ülkeleri ile arasındaki bütün sorunları çözmüş.
Örneğin:
- Suriye, haritalarında Hatay’ı Suriye’nin bir parçası olarak göstermekten vazgeçmiş; topraklarımızda hak iddia etmiyor;
- İran ülkemizi Edirne’ye kadar vurabilecek füzeleri üretmekten vazgeçmiş; atom bombası çalışmalarını durdurmuş; ülkemizdeki Hizbullah gibi dinsel örgütleri desteklemekten vazgeçmiş;
- Irak ülkesindeki PKK teröristlerini yakalayıp Türkiye’ye teslim etmiş; Kerkük’teki Türklerin her türlü haklarını güvence altına almış; yıllarca ödemediği Türkiye’nin Musul petrollerindeki payını ödemiş;
- Ermenistan Türkiye’nin sınırlarını tanımış; Türk topraklarında hak iddia etmiyor; Ermenilerin birinci dünya harbinde düşman orduları ile işbirliği yaparak, hatta onların üniformalarını giymiş askerler olarak, Türk topraklarına saldırdığını kabul etmiş; Ermeni Taşnak ve Hınçak partilerinin kuruluşlarında bir iç harp çıkarma hedefi güttüklerini, kurdukları çetelerle Türk köylerine hücum edip sivil halkı katlettiklerini ve Osmanlı’ların bütün bu kanlı isyanlardan sonra ordularının savaşta bu çeteler tarafından taciz edilmesini engellemek için Ermenilere yer değiştirtmek zorunda kaldığını kabul etmiş; Silah zoru ile işgal ettiği Azerbaycan topraklarından askerlerini çekmiş;
- Kıbrıs Rum kesimi 1959 -60 Londra ve Zürih anlaşmaları ile belirlenen Anayasa’yı ortadan kaldırmak, Türklerin bu anayasa ile güvence altına alınan tüm demokratik haklarını yok etmek ve Kıbrıs Türklerini adadan temizlemek için gizlice kurdukları Başkanlığını Rum İçişleri Bakanı Yorgacis’in yaptığı kanlı Akritas örgütünü kabul edip özür dilemiş, Türklere verdiği hasarı tazmin etmiş ve 1960 -1974 yılları arasında gasp ettikleri Kıbrıs Türklerinin anayasal demokratik hakları, ayrıca öldürdükleri siviller için gerekli tazminatları ödemişler,
- Yunanistan karasularını 12 mile çıkartıp Türkiye’yi boğazlara hapsederek Akdeniz’e çıkamaz hale getirme iddiasından vazgeçmiş, Kıbrıs’ta Londra ve Zürih anlaşmalarını ihlal ederek 1974’de ihtilâlle Rum Hükümetini devirip, Türklere saldırarak verdiği zararları tazmin etmeyi kabul etmiş; Türkiye’den ve Kıbrıs Türklerinden özür dilemiş,
-Türkiye’de bu haksızlıkların giderilmesinden sonra kendine düşen, Ermenistan’la sınırları açmak, limanlarına Rum gemilerini kabul etmek, Suriye vatandaşlarına vize mecburiyetini kaldırmak, Ermeni vatandaşlarının Türkiye’de vizesiz oturup, belirli hizmet işlerinde çalışma müsaadesi almadan çalışmalarını kabul etmek gibi tavizleri vermiş.
Kim istemez bu barış ve sükûn ortamını!
Yok eğer bu haklarımızı unutup, arzulanan “sıfır sorun” noktasına sadece bizim vereceğimiz tavizlerle ulaşabiliriz sanıyorsak yanılırız. Çünkü İran hariç komşularımızın tamamı eski vilayetlerimiz! Yaramaz çocuklar gibi biz verdikçe onlar daha fazlasını isterler. Diplomaside tek taraflı taviz sonuç almaz, değerli okuyucularım!