Gözlem’in haber müdürü, dostum Serkan Aksüyek dikkatimi çekmeseydi ben de atlayacaktım. 2 Temmuz’da Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Ahmet Nakkaş’ın manşetlik basın toplantısına gazeteler yeterince yer vermediler.
Nakkaş, ekonominin bu çok önemli sektörünün artık çökmekte olduğunu dile getiriyor. Kimsenin bize, “Efendim bu sektör devrini tamamladı, artık teknoloji dönemi. Biz bu sektörlerden çıkmalıyız!” masalını anlatmasına müsaade etmemeliyiz. Türkiye’nin hala en büyük üretim ve ihracat sektörü tarım ve tarıma dayalı sanayidir. Tarıma dayalı sanayinin iki ana mücevher taşından biri gıda ise diğeri de tekstil ve giyim sanayidir.
Ahmet Nakkaş’ın üzerinde durduğu birçok önemli konu yanında, sadece kendi sektörünü değil, ekonomimizin bütününü ilgilendiren bir konu daha var. O da Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle yaptığı Gümrük Birliği Anlaşması. Nakkaş, AB’nin Güney Kore’yle serbest ticaret anlaşması imzalamış olduğunu, Hindistan’la da yakında imzalayacağına dikkat çekiyor. Gerçekten de bu iki ülkenin ürünlerinin AB’ye gümrüksüz olarak girmesi Türk-AB ticareti üzerinde önemli etki yapacaktır.
* * *
Ben de bu vesileyle AB’yle yapılan Gümrük Birliği Anlaşması’yla ilgili iki önemli konu üzerinde durmak istiyorum:
- AB’nin gümrük politikası şöyledir: Kendi ülkesinde üretilen ve önem verilen ürünlerde kendi üretim sektörlerini ciddi biçimde korur. Ancak eğer bir sektör AB için önemini kaybetmişse ve üretim çok azalmış ya da yapılmıyorsa o zaman AB tüketicisinin çıkarlarını korur. O ürünlerin ülkelerine en ucuz, hatta sübvansiyonlu biçimde ithal edilmesi için çaba harcar.
Eğer ekonomik yapımız AB’yle benzer olsa bu politika bizim için zararlı olmazdı. Ama biz emek yoğun ürünlerde rekabet ediyoruz. AB ise örneğin elektronik montaj sanayi, tekstil ve giyim sanayi gibi emek yoğun sektörlerden çıkıyor. Öyleyse bunları ucuza üreten ülkelerden bu ürünleri sübvansiyonla ithal etmek AB için uygundur. Ama aynı gümrük tarifelerini uygulamayı taahhüt etmiş Türkiye için bu çok önemli bir rekabet üstünlüğünün kaybı demektir.
-AB’nin Serbest Ticaret Anlaşması yaptığı ülkelere biz de AB’nin indirimli (ya da sıfır) gümrük vergilerini uygulamak zorundayız. Halbuki, bu ülkeler bizim ürünlerimize aynı tarifeleri uygulamak zorunda değil. Çünkü onların anlaşması AB’yle. Türkiye, AB üyesi değil ve AB kendi yaptığı anlaşmalara Türkiye’yi de kapsayacak bir madde koydurmuyor. Ancak bizim yalvar yakarmalarımızla söz konusu ülkelere Türkiye’yle de anlaşma yapmalarını öneriyor. O anlaşmalar yapılana kadar geçen sürede bu ülkeler bizim piyasalarımızı işgal etmekle kalmıyor, AB piyasalarından bizim üreticilerimizi de söküp yerine yerleşebiliyor!
Bu Gümrük Birliği işini yeni baştan düşünmeli miyiz acaba, değerli okurlarım?!