DEĞERLİ okurlarım, bayramda kısa bir tatil yaptığımdan salı günkü yazımı gönderemedim. Özür dilerim. Şeker Bayramı’nın size ve sevdiklerinize esenlik getirmiş olmasını dilerim.
* * *
Türkiye ve Ermenistan uzunca bir süredir aralarındaki anlaşmazlıkları çözmek için gizli görüşmeler yürütüyordu. Bir rivayete göre protokol taslağı geçtiğimiz şubat ayının başında tamamlandı. Ancak açıklanmadan evvel her iki tarafın da ikna etmesi gereken kendi muhalifleri vardı. Türkiye için bir de Azerbaycan’ın ikna edilmesi gerekiyordu.
Öyle anlaşılıyor ki geçen altı aya yakın süre içinde Ermenistan’da Taşnak Partisi ikna edilememiş. Bu geçmişi fevkalade kanlı parti, hala Türk-Ermeni sınırını belirleyen anlaşmaları tanımamak, Türkiye’den toprak talep etmek hayallerinde.
Türkiye açısından da bizzat Başbakan Erdoğan’ın ziyaret edip iknaya çalıştığı Aliyev de ikna olmamış ki geçenlerde şöyle bir açıklama yaptı:
“Bir kaynak diyor ki, yol haritası ön koşulsuz olacak şekilde uzlaşma sağlandı. Diğer bir kaynak bunun ön koşulsuz olduğunun iddia edilemeyeceğini söylüyor. Bu bir çeşit kelime oyununa benziyor. Azeri halkı, Karabağ meselesinin çözümünün Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasına bağlanıp bağlanmadığını bilmek istiyor”
Gerçekten de Başbakan Erdoğan, defalarca şu mealde beyanlarda bulundu, “Biz zaten Ermenistan’ın Karabağ’ı işgal etmesinden dolayı bu ülke ile diplomatik ilişkileri kesip, sınır kapılarını kapatmıştık. Bu konu çözümlenmeden ne sınır kapılarını açar ne de diplomatik ilişki kurarız.”
Bugün ise yapılan şudur: İmzalanan bu protokollerin geçerli olabilmesi her iki ülkenin parlamentosunun da onayına bağlanıyor. Diğer bir deyişle, protokollerin TBMM’de onayını erteleyerek Ermenistan ile Azerbaycan arasında Karabağ sorununun hallinin beklenmesi düşünülüyor.
Bence bu fevkalade yanlış bir hesaptır. Protokollerin imzalanmasından itibaren içeriğini derhal uygulamamız yolunda bir baskı ile karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır. Dünya kamuoyuna bir kere daha verdiği sözü tutmamış bir ülke görüntüsü vermemize neden olacak böyle bir yaklaşım ülke çıkarlarına değildir.
Ülke çıkarlarına uygun olmayan bir ikinci husus da Ermenistan’ı kazanmak uğruna Azerbaycan’ı kaybetme riskidir. “Bir millet iki devlet” gibi duygusal sloganları bir kenara bıraksanız dahi, Azerbaycan zengin petrol ve doğalgaz yataklarına sahip, ekonomisi hızla gelişen, askeri açıdan da güçlenmekte olan bir komşumuzdur. Ermenistan ise giderek fakirleşen, nüfusu azalan, Azerbaycan karşısında askeri üstünlüğünü yitiren bir ülkedir.
Öyleyse zaman lehimize çalışırken Türkiye üzerinde “Uygula!” baskılarına neden olacak bu protokollere ne gerek vardı?
Doğrusu protokolleri de ABD’den kaynaklanan bir baskı altında imzalamış olduğumuzu tahmin etmek zor değil değerli okurlarım.