DEĞERLİ okurlarım, geçen gün Ahmet Altan şunları yazıyordu, “Biz endişesi bol bir ülkeyiz ama sanırım yanlış konularda endişeleniyoruz. Saygınlık, güvenilirlik, tutarlılık konularında pek endişelenene rastlamıyoruz. Askerimizin, yargımızın, medyamızın endişeleri var ama bu endişeler hep ‘vatanla’ ilgili. Vatan ‘bölünecek’ diye endişe ediyorlar, vatana ‘irtica gelecek’ diye endişe ediyorlar. Vatan yerine kendi işlerini iyi yapmakla ilgili endişeleri olsa ‘vatan’ konusunda bir endişe kalmayacak hâlbuki. Askeri asker, hukukçusu hukukçu, gazetecisi gazeteci olan toplumların ‘vatanlarına’ pek bir şey olmuyor çünkü. Herkes mesleğinin gereğini yaptığı zaman toplum da vatan da sağlamlaşıyor. ”
Bazı entelektüellerimizde benim pek anlayamadığım bir düşünce yapısı var. Bir konuya kendilerini kaptırmışlarsa her şeye o açıdan bakarlar. Sözlerinin aksini kanıtlayan örnekler gözlerinin önünde durur. Görmezler, görmek istemezler! Ahmet Altan yukarıdaki satırlarında mesleklerini iyi yapan insanların toplumlarında vatana bir şey olmadığını söylüyor.
Söylüyor ama Türkiye’nin hemen batısında bu sözlerini yalanlayan iki ülke var. Bunlardan biri Yugoslavya, diğeri Çekoslavakya. Bu ülkelerden her ikisinde de eğitim seviyesi bizden çok yukarda, teknolojileri de bizden ileride. Yani bu ülkelerde insanlar “mesleklerini iyi yapıyorlardı” ama her iki ülke de bölünüverdiler. Biri çok kanlı bir biçimde, diğeri ise kansız. Bugün ne “Yugoslavya” diye bir ülke var ne de “Çekoslavakya”! Bu ülkelerin “mesleklerini iyi yapan” insanları muhtemeldir ki “vatanlarının” geleceği ile ilgili olarak yeterince “endişelenmiyorlardı”!
Bu tarzdan düşünce yapısına bir başka örnek de şu sözler, “İhtilâlin iyisi olmaz!”
Doğal olarak demokrasiye inanıyorsak, ihtilâllere karşı olacağız.
Ancak son zamanlarda gene bir bölüm entelektüelimizde asker karşıtlığı bir yarış halini aldı ya, şimdi her şeye o gözlükten bakıyorlar.
Ve de büyük bir bilmişlik içinde söylüyorlar, “İhtilâlin iyisi olmaz”!
Her sene yıl dönümlerinde Amerikan İhtilâli de Fransız İhtilâli de havai fişeklerle, balolarla kutlanıyor!
Her iki ihtilâl de despotlara karşı yapılmış!
Her iki ihtilâl de demokrasinin ilk kıvılcımları olarak kabul edilmiş! İhtilâl mi? İhtilâl! Ama iyi bir amaç için yapılmış!
Ve de kutlanıyor!
Ama bizim yarı entellektüel savuruyor, “İhtilalin iyisi olmaz”!
Demokrasi karşıtı ihtilallere karşı olmak, demokrasiden yana olmak başka, “İhtilalin iyisi olmaz” diye kesin hükümler vazetmek başka!
Türkiye’nin en büyük reformu mantık ve muhakemeyle barışmak olacaktır, değerli okurlarım!