DEĞERLİ okurlarım, bugün bana sıkça sorduğunuz iki soruyu cevaplayacağım. (1) Altın fiyatları neden fırladı? (2) Dubai neden batıyor?
Aslında her ikisinin de cevabı çok basit ve tek. Ama önce olaylara bir bakalım.
Tarihçesine bakacak olursanız Temmuz 1944’te imzalanan Bretton Woods anlaşması ile dünya para sistemi altına çıpalanmıştı. Anlaşmaya göre ABD Merkez Bankası, talep eden herkese bir ounce (31 küsur gram) altını 35 dolara satmayı ve aynı fiyata da almayı kabul ediyor, yani altın standardına geçiyordu. Diğer bütün büyük devletler de kendi paralarını dolara bağlıyorlardı. Bu istikrar dönemi 1960’larda Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle’ün doların aşırı değerli olduğu yönündeki beyanları ile sarsılmaya başladı. Sonunda Amerika, artan talepler ile stoklarının erimesi sonucunda önce sadece yabancı merkez bankalarının resmi talepleri ile altın satacağını duyurdu. Bir süre sonra da bu satışlardan tamamıyla vazgeçti. Altın ve dolar serbest dalgalanmaya bırakılmış oldu.
Şayet Amerika 1970’li yıllarda OPEC petrol kartelinin kurulup petrol fiyatlarını hızla yükseltmesi sonucunda doğan dış ticaret açıklarını dengeleyebilmiş olsaydı belki dünyada ekonomik istikrar gene de sağlanabilecekti. Ancak Amerika kolayı seçti. Doların kabul gören bir para olması dolayısı ile, dış ticaret açıklarını ihracatla kapatmak yerine, dünyaya bu açıklar karşılığında dolar pompalamayı tercih etti. Bu, ABD için çok karlı bir alışveriş gibi gözüktü. Dünya ülkelerinin emek ve teknoloji ile ürettikleri ürünleri, matbaada bastıkları kağıt paralarla ülkelerine getirip tüketiyorlardı.
Amerika on yıllar boyunca ortalama yılda 600 milyar doların üzerinde verdiği dış ticaret açıkları ile dünyada trilyonlarca dolarlık bir spekülatif fon oluşmasına neden oldu. Bu para dünya ticaret hacmini yürütmek için gerekli olanın defalarca üzerinde idi. İşte bu nakit, büyük finans kuruluşlarının elinde serseri mayın gibi çeşitli likit piyasalara girip çıkıyordu. Dünya medyası bu likiditeye “sıcak para” adını taktı.
İşte, bizim ülkemizde de, dünyanın çeşitli ülkelerinde de krizlere neden olan, birden bollaşıp borsaları, kıymetli maden fiyatlarını, petrol fiyatlarını, ipotekli gayrimenkul kağıtlarının (mortgage) fiyatlarını yükselten; sonra aniden panikleyip kaçan, kaçarken de kaçtığı piyasadaki fiyatların tepetaklak çakılmasına neden olan bu spekülatif fonlar, yani sıcak paradır.
Milyarlarca dolarlık gayrimenkul projelerini başlatma cesaretini Dubai’ye veren de bu spekülatif likidite idi. Bugün arkasını dönüp giden, projeleri yarı yolda bırakıp Dubai’nin çökmesine neden olan da bu spekülatif likiditedir.
Gene bugün altın fiyatlarına ounce’u 1200 dolar düzeylerinde rekor üzerine rekor kırdıran da aynı spekülatif likidite; yarın bu piyasadan çıktığında altın fiyatlarını da tepetaklak edecek olan da bu likiditedir.
Dünya yeni bir Bretton Woods anlaşması yapamadığı sürece bu bela ile yaşamak zorunda. Sadece bazı akıllı ülkeler bu paraya bir set çekerek kendi ülkelerini koruma yolunu seçiyorlar.
Ne yazık ki biz o ülkelerden biri değiliz, değerli okurlarım.