DEĞERLİ okuyucularım, dünyaya biz nasıl bir devlet görüntüsü veriyoruz? Sözünü tutmayan, omurgası lastikten bir devlet görüntüsü mü? Öyleyiz demiyorum! Öyle olmayı da Türkiye’ye yakıştırmıyorum. Ama, “Bu davranış biçimimizle kendi vatandaşlarımızda da, dünyada da oldukça olumsuz bir görüntü mü veriyoruz?” diye sorguluyorum!
Her yabancı temasta, hatta iç temasta, o anın havasına, o anın fırsatına kendini kaptırıp, günü kurtaran sözler veriyoruz. İşte onlardan bazıları:
* * *
- Limanlarınızı Güney Kıbrıs gemilerine açacak mısınız?
- Olur açarız!
* * *
- Askerlerimiz sizin topraklarınızdan geçip Irak’a girebilirler mi?
- Evet girebilirler!
* * *
- Okullarınızda Kürtçe eğitime müsaade eder misiniz?
- Evet ederiz!
* * *
- Büyük Ortadoğu Projesinin Eşbaşkanı olmalısınız!
- Oluruz!
* * *
- Medeniyetler İttifakında Doğuyu temsil eden eş başkan olun!
- Peki olalım!
* * *
Bu sefer biz:
- Kerkük Türk kentidir. Peşmergeler oraya girerse biz de gireriz!
- Olmaz asayişi peşmergeler koruyacak!
- Peki!
* * *
- Güney Kıbrıs bizim onayımız olmadan hiçbir ittifaka giremez! Zürih Londra anlaşmaları bize müdahale hakkı veriyor. AB’ye girerlerse bu “Causus Belli”(Savaş Nedeni)’dir.
- Olmaz Avrupa Birliği’ne alacağız!
- N’apalım sağlık olsun! Causus Belli’yi kaldırdık!
Şimdi de;
- Erivan’da: Hudut kapısını açın, ilişkileri normalleştirelim!
- Olur!
- Bakü’de: Petrol doğalgaz vermeyiz!
- Karabağ’ın işgali kalkmadan Ermenistan’la ilişkiler normalleşmez!
* * *
Sonrasında, gazetelerde boy boy iki protokol:
- Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti arasında ilişkilerin geliştirilmesine dair protokol!
- Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti arasında diplomatik ilişkiler kurulmasına dair protokol!
* * *
“Türk Devleti büyük devlettir sözünü tutar!” Aynı şeyin dünyada tüm yöneticilerimiz için de söylenmesini içten arzu ediyorum değerli okuyucularım!