İKİ gün önce Cumhuriyet’in 86 yaşını tamamlamasını “kutladık”. Gerçekten “kutladık” diyebilir miyiz? Aradan 86 yıl geçmiş. Bunun ilk 15’i Atatürklü yıllar. 1938 sonrasındaki 71 yılı da Atatürk’ün ölümünden sonra yaşamışız.
Sormak istiyorum değerli okuyucularım, geldiğimiz noktadan memnun musunuz?
Atatürk’ün vizyonuna uygun bir ülke haline getirebildik mi vatanımızı?
Atatürk, eğitimi ile, kültür düzeyi ile, giyim kuşamı ile, devlet yönetimi ile, gelir düzeyi ile gelişmiş ülkeler topluluğuna layık olacak bir Türkiye özlüyordu.
-Yazı devrimi ile başarmak istediği büyük çoğunluğu okuma yazma bilmeyen okul çağını geçmiş nüfusun da süratle okur-yazar olmasını sağlamak idi.
- Dil devrimi okuma yazma öğrenen halkın, okuduğunda anlayacağı, konuştuğu günlük dille yazılmış kitaplar bulabilmesine yönelikti. Yani toplumun bilgi ve kültür seviyesinin yükselmesi amaçlanıyordu.
- Halkevleri ve Köy Enstitüleri, toplum eğitimi ve kültür yaygınlaşmasının en iyi biçimde yapılacağı ortamı sağlamayı hedefliyordu.
- Senfoni Orkestrası, opera, bale ve tiyatro gibi sanat etkinlikleri, Güzel Sanatlar Mektepleri, doğu müziğinde zaten ileri gitmiş bir toplumu, Batı’nın kültür zenginliği ile tanıştırmayı amaçlıyordu.
- Birinci İktisat Planı, iktisadi kalkınma ders kitaplarına örnek olacak nitelikteydi. Önce köklü bir altyapı hamlesi. Onun paralelinde, ülkenin öz kaynaklarını kullanan, döviz tüketmeyen, tarım, gıda, demir çelik, tekstil, çimento ve deri gibi sektörlerde yapılan öncü yatırımlar.
Bu sektörleri desteklemek üzere kurulan veya kurulmasına öncülük edilen, Etibank, Sümerbank, İş Bankası, Ziraat Bankası, Tütüncüler Bankası gibi finansman araçları.
- Yapılan iki “çok partili demokrasi” girişimi, her iki partinin de irtica ve karşı devrimciler tarafından istismarı ile başarısız olmuşsa da, o tecrübeler 1946’da çok partili sisteme geçişin yolunu açmıştır. Sömürüye ve sömürgeciliğe karşı net bir tavır, kadınlara tanınan seçme ve seçilme hakkı, toplumun siyasetle yeniden yakınlaşması, parlamenter düzenin daha istiklal harbi süreci içinde kurulması, laikliğin kabulü ve yapılan eğitim hamleleri kurulmakta olan demokrasinin temel taşları idi.
* * *
Bir de 10 Kasım 1938’deki dünyaya bakınız: Amerika’da zenciler müthiş bir ayırımcılığa uğramış, seçme ve seçilme hakları yok, restoranlarda “zenciler ve köpekler giremez” levhaları asılı. Avrupa’da Portekiz, İspanya, İtalya, Almanya, Rusya diktatörlük rejimleri ile yönetiliyor. Afrika ve Asya’nın büyük bölümü, “demokratik”(!) Avrupa ülkelerinin sömürgeleri ve buralarda en ağır insanlık suçları işleniyor. İsviçre, İtalya, Fransa dahil pek çok ülkede kadınların seçme ve seçilme hakları yok. Kişi başına gelirde Yunanistan’ın, Portekiz’in, Kore’nin, Malezya’nın, Singapur’un önündeyiz. Ülkemiz birlik ve dirlik içinde.
Gelin şimdi de Cumhuriyetimizin bugün düştüğü duruma bakın, değerli okurlarım! 86’ncı yılı sevinçle kutlayabildiniz mi?