DEĞERLİ okuyucularım, bu ayın 12’si cumartesi günkü yazımda, Ermeni ve Yahudi kökenlilerimizin, patrikleri ile ve cemaat liderleri ile bu ülkenin zor günlerinde vatanları için verdikleri çabayı yazmıştım. Kısa birer paragrafla hatırlatayım:
“Türkiye’deki Ermeni kökenlilerimiz, Türk diplomatlarının Asala adındaki kanlı terör örgütü tarafından teker teker katledildikleri dönemde, çok önemli bir görev ifa ettiler. Patrikleri ve cemaatlerinin önde gelen üyeleri ile bu kanlı terör örgütünün cinayetlerine karşı çıktılar. ”
“Yahudi kökenlilerimiz de gene defalarca Amerika’da ve Avrupa’da Türkiye’nin tezlerini desteklemek için ciddi çabalar harcadılar. Kıbrıs konusu, AB konusu, soykırım konusu bunlardan bazılarıdır. Bu konularda Üzeyir Garihlerin, İshak Alatonların, Jak Kamhilerin ve daha nicelerinin verdikleri fedakârca uğraşa ben de bizzat şahit olmuşumdur.”
Aynı şeyleri Rum kökenlilerimizin, kendileri için belki, ama Patrikleri için söyleyebilir misiniz? Hiç bir Rum Patriği’nin tek bir uluslararası konuda Türkiye’nin yanında yer aldığını gördünüz mü?
Örneğin AB’ye girmek için verdiğimiz mücadelede uluslararası medyada Türkiye lehine tek bir beyanı var mıdır?
Ne bugünkü Türkiye ne de Osmanlı dönemi ile ilgili tek bir olumlu sözünü duydunuz mu?
Hıristiyanların İspanya’yı geri aldıklarında yahudilere ve müslümanlara yaptıkları ortadadır. Afrika’da ve Asya’daki sömürgelerde insanların ne dinlerine, ne dillerine en ufak bir saygı göstermişler midir? Halbuki Osmanlı’da Ortodoks milleti iç işlerinde kendi patriklerinin yönetiminde fevkalade özgür bir hayat yaşamışlardır. Osmanlı yönetiminde de etkili rol almışlardır. İnanmayan, Prof. Dimitri Kitsikis’in “Türk Yunan İmparatorluğu” adlı kitabını okusun. İzmir Milli Kütüphane’de var. Siz Patrik Efendi’den bu konuda tek bir olumlu kelime duydunuz mu? Soruyorum, İstanbul’un göbeğinde bir papaz okuluna ne gerek var? Türkiye’de kaç Ortadoks var da onlara papaz yetiştireceksiniz? Madem “Ekümenik” olma iddiasındasınız neden bu okulları size Ortodoks Rusya’da, Sırbistan’da, Bulgaristan’da açtırmıyorlar? Bu bir papaz yetiştirme arzusu değil, eski Bizans başkentinde hak iddia etme arzusudur. Başka birşey değil!
“Kendimi çarmıha gerilmiş hissediyorum” sözcüğü de Patrikhanenin avukatı Bayan Hatemi’nin dediği gibi günlük hayatta sık kullanılan “cehennem azabı çekiyorum” türünden basit bir yakınma değildir.
Patrik Bartholomeo, en çok dinlenen siyaset programından dünya Hristiyanlarına, “Benim dinsizlerin Hazreti İsa’ya yaptıkları gibi çarmıha gerilmeme seyirci kalıyorsunuz” çağırısıdır!
Patrik konuyu Avrupa İnsan hakları Mahkemesi’ne götürürken 21’ci Yüzyıl ölçeğinde bir Haçlı Seferi çağırısı yapıyor!
Bunu görmemek için kör olmak gerek, değerli okurlarım!