AKP’nin atamalarıyla yeniden şekillenen YÖK ve başkanlığına gelen Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, krizi de, duran enflasyonu da dikkate almadan öğrenci harçlarına yüzde 400-500 zam yapılmasını hükümete teklif ediyor!
Öğrenci kuruluşları ayağa kalkıyor! Gösteriler başlıyor! Polisle öğrenciler karşı karşıya geliyorlar. 14 öğrenci tutuklanıyor! Bakanlar Kurulu kendi iktidarları döneminde şekillenen YÖK’ün talebini geri çeviriyor. Zammı yüzde 8’e çekiyor!
Talep yüzde 500, verilen yüzde 8! YÖK Başkanı Pof. Dr. Yusuf Ziya Özcan sus pus! 500 istemiş, 8 vermişler ama ses çıkartamıyor! Kendini oraya getiren güç öyle buyurmuş.
Öğrencilerin, tutuklanan arkadaşlarının serbest bırakılmasını, yüzde 8’lik zammın da geri alınmasını isteyerek yaptıkları yeni gösterilere kızan Başbakan Erdoğan, bakın neler diyor.
Gazete haberinden aynen aktarıyorum:
“Erdoğan, üniversitelerin bu konudaki taleplerinin, yüzde 400-500’lük bir zam olmasına rağmen, hükümetin, dün düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısında bunu yüzde 8 olarak belirlediğini söyledi.”
Başbakan, kendilerinin oraya oturttukları YÖK Başkanı’nı düşürdüğü durumu umursamıyor!
Öğrencilerin kendilerini doğrudan ilgilendiren bir konuda tepki vermeleri, yapabilecekleri en masumane protesto.
Ama Başbakan, öğrencilere belli ki çok kızmış! Kendisine karşı çıkanlara sinirlendiği zaman sık kullandığı bir cümleyi tekrarlıyor, “... Bu, olsa olsa adap dışı bir yaklaşımdır. Önce, ben, bu tür davranış içinde olan gençleri adaba davet ediyorum” diyor!
* * *
Hâlbuki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Yavuz Donat’la yaptığı söyleşide bakın ne derece uzlaşmacı bir yaklaşım sergiliyor. Donat’ın sözleri, “Muhalefet partilerine saygı duyduğunu, onların görüşlerine önem verdiğini, muhalefetin görüşlerinden de yararlanılması gerektiğini söyledi.”
Ben oy vermemiş olsam da ilk iktidara geldiklerinde Gül-Erdoğan ikilisine bir tolerans dönemi tanımak gerektiği düşüncesiyle 16 Mart 2003’te şunları yazmıştım:
“Tayyip Erdoğan’la Abdullah Gül birlikte çalışabilirlerse bu iyi olur. Tayyip Erdoğan ‘birinci adam’ tiplemesine uygun kişilik özellikleri taşıyor. Hızlı hareket eden, fazla detay düşünmeyen, tecrübe ve bilgi eksikliğine bakmaksızın sezgilerine güvenerek karar alan bir kişilik. Buna karşılık Gül, temkinli, sakin, sağlamcı bir kişiliğe sahip. Bütün bunlar ‘ikinci adam’ tiplemesinin özellikleri.
Ancak bu birliktelikler her zaman dayanıklı olmuyor. ‘Birinci adam’ların kendilerinde, olduğundan çok fazla vasıflar vehmetmeleri, etraflarını dalkavukların sarmasına müsaade etmeleri, kural tanımaz bir konuma gelmeleri ikinci adamların sabrını taşırıyor ve yolları ayırıyorlar.”
Yazının üzerinden 6.5 yıl geçmiş. Keşke Erdoğan da artık biraz kızmasa!