DEĞERLİ okurlarım, büyük tarihçimiz Halil İnalcık’ı herhalde bilmeyenimiz yoktur. Bu büyük hocanın “Osmanlı İmparatorluğu: Klasik Dönem 1300 - 1600” adlı şaheserinde verilen, devlet yönetimi ile ilgili, iki büyük doğulu imparatorun ve bir de büyük doğulu düşünürün görüşleri, günümüze örnek olacak nitelikte.
Ben tarihten ders almanın bugünkü yöneticilerimiz için çok yararlı olacağını düşünüyorum.
Halil İnalcık’tan aktarıyorum:
Devlet yönetimiyle ilgili fikirlerini aktaracağım imparatorlardan birincisi Sasani İmparatoru Peroz, ya da bize daha yakın gelen adıyla “Firuz”. 457 ile 484 yılları arasında 27 yıl tahtta kalıyor Peroz. Vergilerin halkı fakirleştirdiği görüşüne şiddetle karşı çıkıyor. Diyor ki, Tanrıdan sonra hükümdarı, yani devleti (o dönemlerde bu ikisi eş anlamlı görülüyordu) güçlü tutan onun serveti ve askerleridir. Dolayısı ile servetin kaynağı olan vergiler, hükümdarın daha büyük ordular beslemesine olanak verir, onu savaşlarda güçlü kılar sonuçta da devleti zenginleştirir.
İkinci düşünce gene bir Sasani imparatorundan. Tarihe “ölmeyen ruh” lakabı ile geçmiş olan Birinci Khusrau (Hüsrev) 531 ile 579 yılları arasında tam 48 yıl hüküm sürüyor. Sanırım ki ona “ölmeyen ruh” lakabını kazandıran bu uzun hükümdarlık süresidir! Birinci Hüsrev’in devlet yönetimi ile ilgili görüşleri, aralarında 4 hükümdar ve 47 yıl olan, Firuz’dan çok farklıdır. Hüsrev şöyle düşünmektedir: iktidarın adil ve itidalli (vergi toplamada da itidalli) davranması milletin daha çok üretip daha çok kazanmasına neden olacaktır. Milletin refahının artması ile vergi gelirleri artacaktır. Artan vergi gelirleri ise devleti hem zenginleştirecek hem de güçlendirecektir. Güçlü bir devletin temeli adaletli yönetimdir .
Devletle ilgili düşüncesini aktaracağım doğulu düşünür de bir Uygur Türk’ü olan Yusuf Has Hâcib’dir. Bundan tam 1000 yıl önce, 11. yüzyılın başlarında dünyaya gelmiştir. Biz onu “Mutluluk veren Bilgi” anlamına gelen Kutadgu Bilig adlı eserinden tanıyoruz. 1069’da tamamlayarak eserini Karahanlı hükümdarı Tabgaç Uluğ Buğra Kara Han’a sunmuştur.
Bu eserde de devletin gücü ve halkın refahı ile ilgili görüşler Sasani Hükümdarı Firuz’un görüşleri ile değil, kendinden 500 yıl kadar önce yaşamış Hüsrev’in fikirleri ile yakındır. Hicab da şöyle demektedir,
- Güçlü devlet, büyük ordu ile olur,
- Büyük ordu için büyük varlık gerektir,
- Büyük varlık için halkın varlıklı ve müreffeh olması gerekir,
- Halkın varlıklı hale gelebilmesi için ise yasaların adil olması gerekir .
Uygur’lu düşünür Hacib’in yaşamının üzerinden 10, Sasani İmparatoru Hüsrev’in de neredeyse 15 yüzyıl geçmiş!
Siz, onların verdiği mesajın, bugünkü iktidarlar tarafından anlaşılmış olduğunu söyleyebilir misiniz değerli okuyucularım?
Ben söyleyemiyorum!