Bir sanatçı Londra ve İstanbul’da yaptığı resimlerin sergisini niye Mardin’de açar?
Sanat ve iş dünyasından dostları ve basın mensuplarının da olduğu 35 kişilik bir grubu niye Mardin’e götürür?
30’uncu sanat yılını geride bırakan ve Türkiye’de soyut resmin önemli isimlerinden Lolita Asil yaptı bunu.
Çünkü Lolita Asil, Mardinli Süryani ailesinin üyesi.
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nü bitirdikten sonra aynı üniversitede yüksek lisans yapan Asil’in İstanbul ve Londra’da çizdiği eserleri Mardin’de sergilemesinin kendisi için çok önemli ve ayrıcalıklı olduğunu belirten sanatçı, bu konuda şunları söyledi:
“Mardin, kuşaklar boyunca ailemin yaşadığı, büyüdüğü şehir. Ben bu topraklarda doğmasam da, büyümesem de bedenimin, hücrelerimin bu coğrafyayı tanıdığını, hatta beslendiğini düşünüyorum.”
Lolita Asil, bu yüzden Mardin’deki
Tiyatro oyuncusu Şebnem Özinal, Türk kantosunun kitabını yazdı. Özinal’ın Yediveren’den çıkan kitabının adı ‘Yangın Var’...
Kitaptakiler aslında Şebnem Özinal’ın 2019 yılındaki yüksek lisans tezi. Özinal, Bahçeşehir Üniversitesi İleri Oyunculuk Master Programı için tiyatro oyuncusu Ali Düşenkalkar’ın danışmanlığında hazırladığı yüksek lisans tezini kitap olarak yayınladı. Oyuncu, ayrıca kitap için üç kanto söyledi. Okurların, kitaptaki kare kodu akıllı telefonlarına okutarak, Özinal’dan dinleyecekleri kantolar, ‘Katina’, ‘Yangın Var’ ve ‘Ben Kalender Meşrebim’. Şebnem Özinal, kitabının arka kapağını ise tiyatro dünyasının duayen ismi Haldun Dormen’e yazdırdı.
‘Türk Tiyatrosunda Kanto’ adlı yüksek lisans tezinde tiyatrocu kadınların hikâyelerini ele alan Özinal ve kitabı için Haldun Dormen şunları yazdı:
“Şebnem Özinal’ın kantocularla ilgili bir kitap yazması tiyatro için önemli bir olaydır. Kanto deyip geçmemek lazım.
29. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde ödülleri ‘Ela ile Ali ve Hilmi’ sildi, süpürdü.
İşte ‘Ela ile Ali ve Hilmi’den ‘En İyi’ seçilerek, ‘Altın Koza’ alanlar.
Film: Eda ile Ali ve Hilmi
Yönetmen: Ziya Demirel
Senaryo: Ziya Demirel, Nazlı Elif Durlu.
Kadın Oyuncu: Ece Yüksel
29. Uluslararası Adana Film Festivali’nde 20’li yaşlarda, ABD’de sinema okuyan ve de uzun metrajlı filmin yapımcılığını üstlenen bir sinemacıyla tanıştım. Eda Çarıkçı’nın bu yaşta bir değil, üç sinema filminin yapımcılığını üstlendiğini, birini ABD’den, diğerini Asya’dan aldığı fonlarla çektiğini öğrenince, günümüz üniversitelileri ve gençlerine rol model olması dileğiyle mini bir söyleşi yaptım kendisiyle...
İşte dünya prömiyerini Atlanta, Türkiye prömiyerini yarıştığı Adana’da yapan Cem Demirer’in ‘Mendirek’ filmi, Esra Saydam ve Malik Isasis’in yazıp, yönettikleri ‘Öte’ ve Ocak 2023’te Michael Cong’un yazıp, yöneteceği ‘Sentimental Journey’ filmlerinin yapımcısı genç sinemacının öyküsü...
Türkiye’deki eğitiminiz ve sinemayla ilginiz ne?
Ben altı yaşımdan beri birçok tiyatro oyununda ve müzikalde oynadım. “Grease” ve “Cats” gibi müzikalleri İngilizce oynayan bir ilkokulum vardı. Sonrasında da kısa bir dönem devlet
65 yıldır Adanalıları tiyatro oyunlarıyla buluşturan Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, yeni tiyatro sezonunun açılışını Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Salonu’ndaki yeni bir oyunun prömiyeriyle yaptı. 29. Uluslararası Adana Film Festivali kapsamındaki açılış ve prömiyerde sergilenen oyun çok özeldi. Çünkü Yılmaz Güney’in 60 yıl önce yazdığı ‘Boynu Bükük Öldüler’ romanı ilk kez tiyatro oyunu olarak sahnelendi ve bunu da sanatçının memleketi Adana yaptı. Kitabı okumadığım için Güney’in yazdığıyla dramaturg Ali Berktay’ın ‘Boynu Bükük Öldüler’i arasındaki farkı bilemem, ama oyunu prömiyerinde izlemiş biri olarak şunların altını çizebilirim. Koreografi, oyuncuların dans performansları, perdeye yansıtılanların oyuna katkısı ve sahnenin önündeki orkestra çukurunun kullanılışı süperdi. O yüzden hem oyunun arasında hem sonrasında yönetmen ve koreograf Ayşe Emel Mesci’yi tebrik ettim. Temsilin sonunda herkes gibi ben de sahnede
29. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin yüzü yeni kaybettiğimiz Türk sinemasının iki değeri; Fatma Girik ve Cüneyt Arkın... İki oyuncunun festival görsellerinde kullanılan fotoğrafları 1965 yapımı ‘Sevişmek Yok’ filminden... 18 Ekim tarihlerinde yapılacak 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin yüzleri de yine Türk sinemasının iki efsanesi; Filiz Akın ve Ediz Hun... Altın Portakal, 1975 yapımı ‘Ankara Ekspresi’ filminden aldı iki oyuncunun görsellerini... Altın Koza’nın yaptığını sinemanın kaybettiğimiz efsanelerine, Altın Portakal’ınkini Türk sinemasının yaşayan sanatçılarına saygı olarak görmek mümkün. İki etkinliğin yıllarca sinemamızın eski sanatçılarını festival yüzü yapması, ‘Türk sineması, Yeşilçam yıllarında starlaşan oyunculardan mı ibaret?’ sorusunu getiriyor akıllara. Yeşilçam tarih oldu, yerini ‘yeni sinemacı’ aldı.
Peki yeni sinemacıların çektikleri filmlerin başrollerinden hiçbiri Yeşilçam starlarının yerini alabildi mi? Hayır...
Yeni sinemacılar yeni
İzmir’in Yunan işgalinden kurtuluşunun 100. Yıldönümü anısına hazırlanan ‘İzmir Türküleri’ albümü CD ve plak olarak yayınlandı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in teşvik ve desteğiyle Süheyl Atay’ın prodüktörlüğünde hazırlanan albümde, ünlü isimlerin söyledikleri ‘İzmir Türküleri’nden elde edilecek gelir, çocukların yararlanacağı projelere aktarılacak. Sony Music Türkiye etiketiyle yayınlanan albümün tanıtım konseri, İzmir’in Kurtuluşunun 100. Yıldönümü kutlamaları kapsamında, İzmir Kültürpark Çim Konser Alanı’nda yapıldı. Tuluğ Tırpan yönetimindeki Ahmet Adnan Saygun Senfoni Orkestrası çaldı, Göksel, Öznur Serçeler, Feridun Düzağaç, Kardeş Türküler’den Feryal Akkaya ile Fehmiye Çelik, Doğan Duru, Nilipek, Sinan Kaynakçı, Yiğit Kaya ve Ferman Akgül söyledikleri türkülerle konsere gelenleri tarihte yolculuğa çıkardı.
Prag Filmharmonic Orchestra ile kaydedilen
80’li-90’lı yıllarda birçok ünlünün sahne aldığı fuardaki gazinolar ve sanatçıları takip için bir ay bile kalmışlığım olan İzmir’e bu kez şehrin Yunan işgalinden kurtuluşunun 100. yılı kutlamaları nedeniyle geldim. 9 Eylül kutlamalarının baş mimari İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in davetiyle geldiğim İzmir'de üç gün geçirdim.
Yıllar içinde çıkan haberlerden, sosyal medyadaki paylaşımlardan İzmir’e ve İzmirlilere dair bir kanaatim vardı. Bu kez bizzat yaşayarak ve görerek kesinleşen kanaatim şu:
İzmirlilerin şehirlerine aidiyeti, Tarkan’a olan sevgileri, Atatürk, ve Cumhuriyet aşkları bambaşka… Şehrin birçok yerinde İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yılına yakışır etkinlikler ve kutlamalar vardı.
Sadece karada değil, denizde ve havada da 9 Eylül kutlandı.
Uçak, helikopter gibi hava, yelkenliler, tekneler gibi deniz araçlarının gösterileri görülmeye değerdi.
Sahil Güvenlik helikopterleriyle teknenin Zeybek oynaması gösterinin zirvesiydi.
Evlerinin balkonlarını ve