Konyaspor’un Ziraat Türkiye Kupası maçında Trabzonspor’a verdiği yara henüz tazeliğini korurken, Trabzonspor adına yukarılarda olma ya da olmama maçında bordo-mavili takım, Konyaspor’dan bir darbe daha yedi! Trabzonspor adına işin acı tarafı; mağlup durumdan galibiyeti yakalayıp, üç puanı cebine koyup gitmeye hazırlanırken, Orkan, ayağının tozuyla tüm hesapları alt üst etti.
Trabzonspor dün Konya’dan bir puan almışsa, başta Rıza hoca olmak üzere bordo-mavili futbolcular yatsın-kalksın genç Abdülkadir’e dua etsinler... Zira dün sahada giydiği formanın hakkını veren tek oyuncu Abdülkadir’di.
18. dakikada Konyaspor, Abdülkadir’e yapılan sert hareket sonrası 10 kişi kaldı... Beraberlik golünde penaltıyı yaptıran, Trabzonspor’un tehlikeli ataklarında hep Abdülkadir vardı...
Konyaspor’un bir kişi eksik kalması; Trabzonspor adına günlerdir ağzına lokma koymayan, karnı aç bir insana sunulan Konya etli ekmeği kadar mükemmel bir menüydü ancak Trabzonsporlu futbolcular bunu kullanamadı.
Trabzonspor’un orta sahası tel tel dökülüyor, üç pas yapamıyor, Sosa ve Kucka kulübede... Güler misin, ağlar mısın?
Ayrıca Trabzonspor’un büyük umutlarla transfer ettiği, tabir caizse bir çuval para ödediği iki
Trabzonspor’un Rıza Çalımbay ile inanılmaz çıkışı...
Dahası, cumartesi Beşiktaş’ın Sivas’ta mağlup oluşu, Fenerbahçe’nin Konyaspor engeline takılışı... Değmeyin Trabzonspor’un keyfine... Moraller çifte kavrulmuş! Öyle ya, birkaç hafta evvel kim derdi “Trabzonspor şampiyonluğa ortak olacak.”
Her ne kadar Trabzonspor kâğıt üzerinde favori gözükse de, can derdinde olan Kardemir Karabükspor’un da varoluş mücadelesiydi. “Kurtarabilir mi?” sorusu, en zor sınav sorusu!
O anlamda Trabzonspor’un en zor maçlarından biriydi.
Önce Levent Açıkgöz hocanın hakkını teslim edelim; oyuncularını iyi hazırlamış, Trabzonspor’u iyi analiz etmiş.
Trabzonsporlu oyuncular rakibi çantada keklik görmüş olacaklar ki bi hayli rahattılar. Halbuki bir gün evvel Sivas’ta mağlup olan Beşiktaş ve Konya’da iki puan kaybeden Fenerbahçe maçlarından ders çıkarmaları gerekirdi.
Motivasyon eksikliği rakip oyuncuların oynama iştahını artırır. Karabük adına da dün böyle oldu. Eski Trabzonsporlu Ibanez ve Yatabare’nin ekstra motive oluşu ve “Trabzonspor bu kadar basit gol yer mi?” sorusu, bir başka ders konusu!
Trabzonspor orta sahada bir türlü organize olamadı. Tabii ki bunda en büyük etken; oyuncuların birbirinden kopu
Trabzonspor, golü buluncaya dek her iki takımın albenisi ve renksiz futbolu adeta herkesin uykusunu getirdi. Türkiye’de şampiyon olmuş iki takımın maçında olduğumuzu 51. dakikada Yusuf Yazıcı’nın şapka çıkartan golünden sonra anladık... Golün ardından Trabzonspor ikinci golü bulmalıydı. Hakemin vermediği penaltılar ve direkten dönen toplar, bordo-mavili oyuncular üzerinde skoru koruma içgüdüsüyle baskı oluşturdu. Aslında böyle durumlarda Trabzonsporlu oyuncuların daha rahat topa hakim olmaları gerekirdi. Bu bölümlerde Abdülkadir ve Hubocan gözlerimizin pasını sildi.
Trabzonspor zaman zaman iyi oynadı. Fakat orta sahada lider bir oyuncusunun olmamasının sıkıntısını çekiyor. Bloklar arasındaki kopukluk pas alış - verişlerindeki arızalar Bursaspor’un zaman zaman etkili olmasını sağlasa da Trabzonspor Rıza Çalımbay ile yakaladığı havayı hakeme ve direklere rağmen kazanmayı bildi. Anlayacağınız Trabzonspor havaya girdi bir kere...
Dipnot: Ersun hocanın stoper olarak oynatmadığı Hubocan’ı izlediğinde neler düşündüğünü merak ediyorum? Ama futbolda dün yok... Gelinen noktada Hubocan stoper oynuyor, oynatılmadığı dönemlerde Trabzonsporlular iç çekmiyor değil...
21 Aralık 2009…
Bünyamin Kahriman ( 24), Serhat Kırkayak (23), Ahmet Muhammed Demirel (21), Mesut Keleş (19).
Dört aslan delikanlıya, gece saat 04’te pusu kurdu trafik canavarı Samsun Tekkeköy’de.
***
Fidan gibi delikanlılar Ankara’da öğrenciydiler. Okuyup büyük adam olacaklardı. Ülkede birbirlerine düşman kesilenlere, tribünlerde kıyasıya kavga edenlere ders vereceklerdi…
Trabzonspor-Fenerbahçe maçı öncesi bir araya gelip, Trabzon’a gitmeye karar kıldılar.
Cümle âleme ibret olsun, örnek olsun diye Fenerbahçeli Ahmet Muhammed Demirel’i de Avni Aker’e buyur ettiler. Trabzon’u gezdirmek, köylerini göstermek istediler…
***
Meteoroloji fırtına uyarısı yapmıştı ama bu fırtınanın, kuvvetli yağışın başaktörü Trabzonspor olacağından, gol sağanağı ile birlikte aralıklarla ve şiddetli yağacağından hiç bahsetmemişti!
Karadeniz Fırtınası öyle bir dakikada golü bulup soyunma odasına gitti ki; taraftarı için bol köpüklü kahveden keyifli, Kasımpaşa adına pişmiş kahveye üç tatlı kaşığı tuz atılmış gibiydi!
Hem o nasıl bir vuruştu Burak... Messi ve Ronaldo karışımı yakıştırmasını yapsak, yanlış dememiş oluruz herhalde!
Bordo-mavili takımın defansını Hubocan ile sezon başından bu yana ilk defa doğru oynarken gördük. “Elem tere fiş, kem gözlere şiş” demeye hazırlanırken, Trabzonspor stopersiz kalıyor. Mustafa’cık sakatlanıp oyundan çıktıktan sonra aranmadı değil... Zira Kucka’nın bölge değiştirmesi, Trabzonspor’un orta saha oyununu çok etkiledi.
Konu açılmışken; Kucka ile de Trabzonspor bir başka... Ya Onazi’ye ne demeli? Fırtına’nın ele avuca sığmayan oyuncusuydu.
‘Abdülkadir-Pereira AŞ’ ortaklığından bahsetmek gerekirse; sağ tarafı İstanbul-Bolu otobanı gibi vızır vızır kullandılar!
Onur’a gelince, karşılaşmanın son bölümlerindeki kurtarışı güne damgasını vuran en güzel hareketti. Gerisi de çorap söküğü gibi geldi
Ligde kaybetmeye tahammülü olmayan, hep yarışın içinde olmak isteyen, Trabzonsporluların “ Rıza baba” dedikleri teknik adamla önce kendine gelen, sonra tırmanışa geçen Bordo-mavili takım için; olmak ya da olmamak karşılaşmasıyla adeta… O anlamda ligin tepesi yavaş yavaş şekillenmeye başlamışken Trabzonspor’un kazanmaktan başka çaresi yoktu…
41. Dakikaya kadar rakip kaleye atağı olmayan, bir başka ifadeyle Burak Yılmaz’ın Trabzonspor’u öne geçirdiği ana dek oyunun hakimi, pozisyonlara giren, rakibin pas bağlantılarını keserek Trabzonspor’a iki pas yaptırmayan Antalyaspor, sadece izleyenleri değil sahada oynayanların da hayranlıkla seyrettiği oyuncu Eto’o idi…
Eto’o tamam da, Burak Yılmaz gibi de golcünüz varsa, 41 kere maşallah dedirten goller izlersiniz, dün gece herkesin izlediği gibi… Adrese teslimde zamanı iyi ayarlayan Onazi’nin de hakkını teslim etmek gerekir…
Maçın kırılma anı ikinci yarı Maicon ve Onur’un karşı karşıya kaldığı pozisyondu; Onur’un kalede büyüdüğü; Maicon’un kaçırdığı… İki dakika sonra Trabzonspor adına golü kaçırmayan N’Doye idi… Stresi-sıkıntısı-gerilimi yüksek olan kilit maçların adamı N’Doye’nin golünden sonra Bordo-mavili takım bayağı rahatladı… Yusuf
Trabzonspor deplasmanlarda uzun zamandır kazanamıyordu ama en azından göze hoş gelen bir futbol oynuyordu, rakip kim olursa olsun, tabir caizse anasından emdiği sütü burnundan getirebiliyordu. Bu sezon İstanbul’da oynanan Fenerbahçe, Beşiktaş ve Başakşehir maçlarının tadı hala futbolseverlerin damağında; iyi oynayan fakat galip gelemeyen bir Trabzonspor...
Dün Sivassporlu futbolcular stres yapmayıp sakin, final paslarında da biraz dikkatli olabilselerdi Trabzonspor’u puansız gönderebilirlerdi. Trabzonspor’a dönecek olursak... Sahada ne oynadığını bilen futbolcu yoktu. Bilmek bir yana dursun, tanıyana aşk olsun...
Hadi Trabzonsporlular defans hatalarından gol yemeye alıştı tamam da, Sivasspor’un attığı gol öncesi “ofsayt var” diyerek bayrağını kaldıran Ekrem Kan’ın kararına uymayan orta hakem Ali Palabıyık’a ne demeli?
Abdulkadir oyuna girdikten sonra Trabzonspor’un rakip kaleye gitmek aklına geldi. Kucka’yı da iyi olanlara eklersek, parantez içinde söyleyeceğimiz şudur; Kucka ve Abdülkadir varsa, ikisi de oynamalıdır!
Kucka demişken, ikinci yarı Trabzonspor’un orta sahasında ayakta kalan tek adamdı… Zaten Trabzonspor’un galibiyet gölünde Mas’tan sonra emeği geçen diğer oyuncuydu...
Futb
Trabzonspor’un maçlarını izliyorsanız, kalp rahatsızlığınız falan var ise, her maç öncesi mutlaka hekiminizden “maçı izleyebilirsin” iznini almalısınız! Allah korusun ne olur ne olmaz!
Mesela dünkü maç, hele Burak Yılmaz’ın son dakikada attığı penaltıya kalp mi dayanırdı?
İlk köşe vuruşunda golü buldu Osmanlıspor. Hadi buna ‘kaza’ diyelim, ya ikinci kornerden yenen gole ne demeli? Halı saha maçı olsa rakip bu kadar boş bırakılmaz; Onur, Pereira arasında gidip gelen meşin yuvarlak, Akhisar maçını akıllara getirmedi değil…
Doğruyu söylemek gerekirse bu bölümlerde hiç de fena oynamadı bordo-mavili takım ama skor tabelası Trabzonsporluların sinirlerinin kemençe yayı gibi gerilmesine en büyük etkendi.
2-0’dan sonra az da olsa oyundan düşen Trabzonsporlu futbolcuları başta N’Doye ve Castillo’nun gözlerimizin pasını silen oyunları ayakta tuttu; Castillo’nun, Yattara’yı andıran hareketleri N’Doye’un zaman zaman kalesinde devleşen Hakan’ı avlaması, iki dakika sonra Burak Yılmaz’a yaptığı asist bozulan moralleri yerine getirdi…
Rakip forvetlerin Trabzonspor’a yapamadığını Trabzonspor’un defansı bir kez daha yaptı; Pereira bir günde ikinci kazasını yapıyor! Anlayacağınız, Trabzonsporlu