Hikâyeyi yıllar evvel bir arkadaşım anlatmıştı… Biz de kağıda döktük…
MP Başakşehir’in adı İBB olduğu senelerdir.
***
Olay İstanbul’da Trabzonsporluların çok olduğu bir mekânda/dernekte yaşanır.
Günlerdir İBB-Trabzonspor maçının oynanacağı tarihi beynine kazıyan Trabzonsporlu, düğününe birkaç gün kala yengeç kıskaçları gibi sıkıca kavradığı düğün davetiyesini arkadaşına uzatır:
- Evleniyorum!
***
Davetiyeyi cam kürede billur falına bakan çingene gibi inceleyen genç adam, okudukları karşısında şaşkına döner:
Tribünlerin de coşkusuyla Fenerbahçe maça o kadar hızlı başladı ki, golü atana dek Trabzonspor’a iki pas yaptırmadı... Ünal Karaman’ın öğrencileri bu bölümlerde topa sahip olup, ayağa hızlı ve isabetli oynayabilseler, biraz daha sakin ve de sabırlı olabilseydiler; Fenerbahçe’nin bu baskısını kırabilirlerdi... Nitekim golü de bu bölümde yediler...
Golden sonra kendine geldi, top yapmaya başladı bordo-mavili ekip!
Trabzonspor’da ilk yarının kader adamı, Avdijaj, Fenerbahçe’de ise Rodrigues idi... Avdijaj’ın kaptırdığı top Trabzonspor kalesinde gol olurken, Ekuban’ın kafasına adres teslimi yaptığı ortayla hatasını telafi etmiş olsa da, kaleci Altay ile karşı karşıya kaldığında uygun pozisyonda olan Nwakaeme’yi görememesi Trabzonspor’u mutlak golden etti...
İkinci yarı Trabzonspor orta alanı kalabalık tutup, oyunu kendi yarı alanında kabul etti...
Sosa ve Nwakaeme ile girilen pozisyonlarda Fenerbahçe kalecisi genç Altay’ın da hakkını teslim edelim... Konu kalecileri gelmişken; geceye damga vuran oyuncu Trabzonspor’un milli
Uzun zamandır bu kadar kötü oynayan Trabzonspor izlememiştik…
Defans hatasından goller yemek; Trabzonspor’a mahsus olsa gerek!
Fernandes’in inanılmaz hatası…
Ve…
Obi Mikel’in tehlikeli yerde yaptığı kusurlu hareket; AEK’li oyuncuların oynama iştahını bayağı bi artırdı…
Bordo-mavili oyuncuları tanıyana aşk olsun, hele yeniden penaltı golü sonrası…
Üç pas yapmak bir yana, ayakta kalan oyuncusu yoktu sahada… Bunlar yetmemiş gibi Abdülkadir Ömür de sakatlanıp çıkmaz mı!
Maçın kırılma anı; ilk yarının son dakikasında Campi’nin 3. Golü engellemesi idi…
Trabzonspor’un verilmeyen buz gibi penaltısından başlayalım:
Sağdan da okusanız, soldan da okusanız penaltı, havadan da baksanız yine penaltı… Hem de penaltının ağababası…
Hakemin bilmem kaç metre önünde, cam gibi net; HD kalitesinde, üç boyutlu üstelik? İnsanlık halidir, gözünüzden kaçabilir, gözünüze toz kaçabilir, iyi de arkadaş, “ VAR” denilen bir uygulama var, nasıl olur da kimse görmez, göremez?
Trabzonspor bu maçta mağlup olsaydı; AEK maçını o kadar etkilemez diyelim, hafta sonu İstanbul’da oynanacak Fenerbahçe maçı öncesi bordo-mavili oyuncuların ve de camianın moral motivasyonunu bozmayacağını, gelecek haftaları etkilemeyeceğini kim garanti edebilir?
Evet, Y. Malatyaspor iyi takım, sezonu erken açtıkları için Trabzonspor’a oranla daha hazırlar… Trabzonsporlu oyuncuların üzerinde yorgunluk var, olması da gayet doğal…
O anlamda karşılaşmaya etkili başlayan takım sarı-kırmızlı ekipti… Deyim yerindeyse Trabzonspor’a kök söktürdüler, hele ilk
Trabzonsporlular, Novak’ı kuşsütü ve üzüm kurusuyla beslemeliler!
Düşünün; böyle bir maça öyle bir gol yiyerek başlıyorsunuz ki sudan ucuz, zincirleme defans hatası…
Futbolu yazanlar Trabzonspor’un yediği bu golden haberi olsa, görse ya da; mezarında kemikleri sızlar! Dememiz o; Trabzonspor gibi bir takım böyle goller yememeli… Şakayla karışık ikinci golü yemiş olsalar, sen gel de ayıkla pirincin taşına! AEK’li oyuncular da pozisyona girmediler değil…
Hal böyle iken Novak girdi devreye… Sosa’nın atamadığı, daha doğrusu direğe nişanladığı penaltının mimarı Novak… Gecenin enlerinden Ekuban’ın attığı ilk golün pasını, futbol şansının yardımıyla da olsa topukla veren yine Novak…
Ekuban da alkışı hak edenlerin başında. İkinci golde havaya yükselişi, havayolları şirketlerine bir mesaj gibiydi sanki; adeta ‘rakibiniz benim’ der gibi! Anlayacağınız, Sosa penaltıyı gole çevirmiş olsa Trabzonspor fişi ilk yarı çekmiş, AEK’nin Trabzon seyahati geziden ibaret olacaktı… Yine de öyle oldu ya..
İkinci
İnsan eski günleri yâd etmek, birkaç saatliğine de olsa zaman tünelinde yolculuk yapmak ister bazen..
Bazıları çocukluk, bazıları okul, bazıları askerlik, bazıları yaşarken kıymetini bilmediği, kaybettikten sonra değer biçemediği arkadaşlarını, bazıları özler köyünün deresinde yosun tutmuş taşları…
Trabzonspor 2. Lig’de şampiyon olup 1. Lig’e çıktığı ve de ligleri kası kavurduğu yıllar, deniz kenarında kah minicik elleriyle, kah sapı yarıya kırık, ağzı yamuk-yumuk eski kürekle oynardı bugünün büyükleri…
Bazı günler sahilde karabatak taşlayarak, bazı günler dalgalı denizde tahta parçasıyla viya yaparak, bazı günler arkadaşlarıyla şakayla karışık kavga ederek geçirirdi…
Açlığını birkaç ekşi erikle veya üç-beş ham incirle giderirdi…
Susuzluğunu ağzını taktığı bir çeşmenin musluğundan kana kana su içerek giderirdi…
Cebini daha fazla gazoz kapağıyla doldurmak için sokak aralarında saatlerce misket oynadığı günleri unutması mümkün değil insanın…
Mahalle aralarınd
Oynayan için zordur ilk maçlar...
Taraftar için kucaklaşmadır, çünkü hasret vardır.
Özlemişiz futbolu, çimin kokusunu, hakemlerin düdüğünü, tribünlerin coşkusunu...
Sezon adının “Cemil Usta” olması ayrı bir mutlu etti Trabzonsporluları... Ligin de adı gibi ‘Dozer’ olması dileklerimizle...
İki takımı da kutlamak gerek... Sezon başı olmasına rağmen lige hazırmış görüntüsü verdiler, iyi mücadele ettiler, iyi oynadılar.
Karşılaşmanın kırılma anlarından başlayalım; 82’de Koita’nın kafa vuruşunu Uğurcan Çakır aynı güzellikte kurtarmasa; Trabzonspor, Trabzon’a eli boş dönerdi.. Aynı Uğurcan’ın 88’de İlhan’ın vuruşuna müsaade etmedi.
Bordo-mavili ekibin de 85. dakikada kaçırdığı bir pozisyon vardı ki; saç ve baş yolduran!
Trabzonsporlular ve de futbolseverler böyle bir film izlememişlerdir!
Ne ararsanız vardı filimde; sevinç, korku, endişeli bekleyiş ve tükeniş!
Trabzonsporlular adına çok güzel başlamıştı oysa.
Gecenin iyilerinden, sağ tarafı İstanbul-Trabzon havayolu gibi kullanan Pereira’nın kaptanı Sosa'nın paraşütle indirdiği topa kafayı yapıştıran Sörloth’ın enfes golü, o ana dek filmin en güzel sahnelerinden biriydi..!
Devamının geleceğini, Trabzonspor’un farka gideceğini tahmin etti Trabzonsporlular…
Pozisyon bulmadı da değil bordo-mavililer! Abdülkadir Ömür’ün kaçırdığı bir pozisyon vardı ki; rakip defansın meşin yuvarlağı kaçırdığı, izleyenleri bulundukları yerde bir hoplatan bir de zıplatan! O pozisyonu atmış olsa Ömür, Trabzonspor fişi çekecek, kalan bölümler Trabzonsporlular adına düğün dernek olacaktı!
Sadece Ömür kaçırmadı, Nwakaeme ve Ekuban da golle tanışmış olsa; Trabzonspor rakibine havluyu erken attırabilirdi…
Futbol hakikaten ilginç bir oyun; dün gece atamayana atarlar gerçeğiyle bir kez da