İlhan Palut, Konyaspor’da iyi işler yapmaya devam ediyor. Lig’deki konumları tesadüf değil, mağlubiyeti olmayan üç takımdan biri, Beşiktaş ve Trabzonspor diğerleri.
**
Bir hafta içinde Galatasaray’ın (6) Fenerbahçe’nin (3), Beşiktaş’ın (2) puan kaybetmeleri, Trabzonspor’a altın tepside sunulan ikram gibi, yeme de yanında yat!
Rakipleri kaybettiğinde, Trabzonspor’un aynı hafta takılma alışkanlığı, hastalığı vardır genelde…
**
Henüz dakika dolmadan, 42. Saniyede Cornelıus’un ayağından gelen golle, Trabzonsporlular o dakika günün onlar için tahmin edildiği kadar zor olmayacağını düşünseler de, Hugo’nun 8. Dakikada gördüğü kırmızı, tahminleri altüst etmekle kalmadı, Avcı’nın oyun planlarını da bozdu…
**
Haftalar ilerledikçe, kadrolar şekillendikçe takımlardaki eksikler, sorunlar gün gibi ortaya çıkıyor. Gerçi sezon başlamadan Trabzonspor’un sol (bek) tarafta sıkıntı yaşayacağını, bordo-mavili takımın en zayıf halkası olacağını yedi düvel tahmin ediyordu da...
Rakip forvetlerin elini kolunu sallaya sallaya geçtikleri, diğer bir deyişle otobana çevirdikleri sol tarafı Denswil’e teslim etti Abdullah hoca... Vasatın üstünde oynadı Hollandalı.. Derler ya hani, “Gelecek maçlara bakacağız”, o anlamda biz de gelecek haftalara bakacağız!
Siz bakmayın karşılaşmanın 0-1 bittiğine... Evet, Trabzonspor beklenen, istenen oyunu oynamadı ama o kadar pozisyonlara girdiler ki, ne saymakla ne de yazmakla biter.
Ertuğrul’un da hakkını teslim edelim; bir kaleci bir maça ne kadar etki yapar, takım arkadaşlarını nasıl ayakta tutar, dün onun dersini verdi. İnanılmaz kurtarışlara imza attı Kasımpaşa’nın kalecisi...
Bordo-mavili takımın orta sahası, kaliteli ayaklara sahip olmasına rağmen, rakipler pas bağlantılarını kestiği zaman ve presle karşılaştıklarında büyük sıkıntı
Birkaç hafta önce Abdülkadir Ömür’ün köyde yaptırdığı bahçeli evi (Villa) sosyal medyada gündeme getirilir.
Emin olun algıyı başlatanların en büyük hayali çok iyi bir ev, çok iyi bir arabadır da…
Niye böyle bir ev yaptırmışmış, ne gerek varmış?
Oysa Ömür ailesi 3-4 senedir yeni yapılmış algısı oluşturulan evde yaşıyor…
Hem bayram değil, seyran değil, sahi bu konu ne diye gündem edilir?
**
İki ağır sakatlık yaşayan, mutlak zamana, sevgiye, desteğe ihtiyacı olan çocuk, bir maçta yanlış pas vermiş olsa veya rakibine çalım atmak yerine yana ya da geriye oynasa, neler neler…
Ligin hemen başında böyle bir heyecan dostlar başına!
Dün tarihi günlerden birine daha şahitlik etti Trabzon; gündüz şehirdeki bereket, akşam Medical Park Stadı’ndaki hareketlilik görülmeye değerdi… Gurbetten gelenler maç saatine dek özlem giderip, alışveriş edip, akşama doğru da bölgede ikamet eden renktaşlarıyla bir araya gelip, iki devin karşılaşacağı sahanın yolunu tuttular…
Sahanın içinde neler yaşandığına gelince…
İlk 30 dakika Trabzonsporlu oyuncular neye uğradığını şaşırdılar! Terim’in öğrencileri bilhassa ilk bölümlerde Trabzonsporlu oyunculara sahanın her yerinde pres yaptı, bordo-mavililerin pas bağlarını kesti, hataya zorladı, karşılığını da aldılar…
Edgar’ın büyük hatası sonrası Emre Kılınç ile gelen gol, bordo-mavili oyuncuların moralini de oyun planlarını da alt üst etti. Bir hata yapmakla kalsalar iyiydi, devam edince Emre yine affetmedi. Öyle ki Galatasaray ilk yarı farka da koşabilirdi.
Trabzonspor lehine ilk yarı tartışmalı bir penaltı pozisyonu vardı, VAR’da bakılmaması ilginç?
Avcı, gecenin en zayıf iki
Okurlarımız bir derbi maçı daha gelip çatınca, daha önce yayımladığımız yazının tekrarını ricada bulundu.
Okur rica edince akan sular durur.
1998–1999 sezonunun 12.haftasında Ali Sami Yen’de oynanan, Trabzonspor’un Galatasaray’ı 3-5 yendiği gün başımızdan geçen olayı bir kez daha hatırlayalım-hatırlatalım…
Maç kaç kaç?
Zeytinburnu’nun bazı sokakları birbirine çok benzer. Adımladığınız caddelerde, ilginizi çeken gecekonduların arasında gözünüze ilişen yüksek katlı binalara bakarak yürürseniz, geri dönüşünüz öyle muhteşem olur ki; soluğu ya tren istasyonunda ya deniz kıyısında ya da başkalarının evinde alırsınız! Yazının tamamını okuyunca bendenize hak vereceksiniz…
**
Mahalleden ağabeyimiz Hayri Cebitürk, kahveden çıkarken gür bir sesle bağırdı:
Dün, “Trabzonspor için 1 meşale de sen yak” etkinliğine katılıp, bir meşale de bir yaktık Sütlüce’de.
Ağustos ayının ilk haftası yapılması kararlaştırılan, Ege’deki orman yangınlarından dolayı ertelenen etkinlik.
Böylelikle Trabzonspor’un doğum yıldönümü de bir ay geç kutlanmış oldu…
**
Öğlen saatlerinden itibaren görmeliydiniz Haliç’e giden ana ve ara yolları.
Buluşma saati (15:00) yaklaştıkça, Sütlüce’ye yaklaşıldıkça safları sıklaştırdı, daha da kalabalıklaştı Trabzonspor’un çocukları…
Bursalı, Diyarbakırlı, Urfalı, Samsunlu, Giresunlu, Kayserili, Kahramanmaraşlı Trabzonsporlular el ele vererek, şarkılar, türküler söyleyerek, horon bilmeyenler bilenlere ayak uydurarak…
Bu yazımızda da Trabzonsporluların, Trabzonspor’a olan sevgilerini, diğer bir ifadeyle onlar için ne anlam ifade ettiğini anlatalım istedik.
Bir yudum mutluluk…
İstanbul’da bir hastanede aylardır yatmakta olan, doktorların “umut yok” dediği, evine gönderilmeye hazırlanan yaşlı kadının durumunu görmeye gelen tıp fakültesi öğrencilerinden birinin kolunda bordo-mavi bilekliği görünce hafifçe gülümser!
Konuşamayan, daha evvel kolay kolay tepki vermeyen yaşlı kadının hareketine şaşıranlar, hastanın kimlik bilgilerinden Trabzonlu olduğunu öğrenince, bir yudum mutluluğun sebebinin Trabzonspor olduğu anlaşılır!
Bana Trabzonspor’u anlat!
Şanlıurfa’da oynanan Trabzonspor-Fenerbahçe maçını izleyen iki Urfalı kardeşten biri amadır.
44 yıl sonra Süper Lig’e yükselen çotanakların, iki haftada rakip ağları bulan topunun olmaması, o anlamda yirmi takım içerisinde tek olmaları hazır olmadıklarının en belirgin göstergesi.
Tabi ki böyle bir fikstürle, lige Galatasaray’la oynayarak başlamak, devamında Trabzonspor’la karşılaşmak onlar adına büyük şanssızlık.
**
Roma’dan elleri boş dönen Trabzonspor, İtalya’da verdiği dört sakatla adeta revire döndü; Peres, Gervinho, Cornelius, Trondsen, raporlu!
İki komşu kentin arası; bağırsanız sesinizin duyulacak olması! Görülmeye değerdi Trabzonsporluların takımlarını deplasmana uğurlaması…
**
Maça dönecek olursak…