Çok değil bir hafta evvel şampiyonluğun en büyük adaylarından Beşiktaş’ı net bir skorla yenen Trabzonspor gibi büyük bir takım, uzatmalar dahil 24 dakikada üç gol yiyip maç kaybeder mi? Bir başka deyişle 2-0’dan maç verir mi?
Futbolda var bunlar, ancak rakiple aranızda kadro kalitesi olarak bayağı bir fark var ise kolay kolay kaybetmezsiniz. Amma velakin Trabzonspor çok kolay teslim oldu!
Siz, oyunda kaldığı süre, kötü oyuna rağmen bir gol atan, bir asist yapan, iyi oynayan Onuachu’yu oyundan alırsanız maçı verirsiniz. Allah bilir, Volkan Demirel hoca ve defans oyuncuları başta olmak üzere Hataysporlular Bjelica’ya ne dua etmiştir! Zira rakip takımın ekmeğine 67. Dakikada yağ süren Trabzonspor’un teknik direktöründen başkası değildi.
Oynadığı bölümde ev sahibi takımı deyim yerindeyse yerle bir eden adamı dışarı almakla kendi ayağına sıktı Bjelica! Beşiktaş’ı yenen oyuncuların başında gelen, ayağında top tutan, hücumda oyuna ören Onuachu’dan bahsediyoruz.
Son haftaların golcülerinden Vişça’nın dışarı
Hafta sonu Trabzon, Trabzonspor’un şampiyon olduğu sezondaki gibi çok kalabalıktı, hareketliydi. Yurt dışında ve yurdun dört bir yanında ikamet eden Trabzonsporlular başta olmak üzere çevre beldeler ile köylerden, ilçeler ve de illerden bordo-mavi formalı insanlar akın etti Papara Park’a; 7’sinden 70’i...
Derbinin bereketi tamam da, o denli hareketliliğin, kalabalığın, daha doğrusu şenliğin etkenlerinden biri, belki de en büyüğü; milli arada Trabzonspor’a katılan Onuachu, Mendy ve Pepe’nin olduğunu söylemeden geçmeyelim. Zira ilk dört hafta Trabzonsporluların morali bayağı bozulmuş, sezona dair umutlarını rafa kaldırmıştı; seneye saklamıştı…
Sahaya dönecek olursak…
İlk 25 dakika başka, kalan dakikalarda bambaşka bir Trabzonspor izledik. Topu rakibe vererek, bekleyerek oynadılar. Amaç kaptıkları topları ayağa hızlı ve isabetli oynayarak, rakip defans arkasına, arasına atarak gol bulmaktı. Aslında Bejelica’nın rakibe kurduğu tuzaktı bir nevi! Bunda da başarılı oldular.
Attıkları ilk gol öncesi Mendy’nin de katkılarıyla o kadar hızlı
Bir derbi maçı haftası… Uçaklarda, otobüslerde yer bulmak çok zor. Bulsanız da fiyatlar cep yakıyor!
Varsayalım Trabzon’a gittiniz, maça bilet bulmak ayrı bir dert… Hem ne yiyecek ne içecek nerede kalacaksınız?
Kısacası gittiğiniz yerde bir tanıdığınız, akrabanız yoksa işiniz daha da zor.
**
O, günlerdir biriktirdiği parayla internetten maç biletini almış. Cebinde birkaç gün sadece ekmek yiyecek, su içecek parası kalmış, hepsi o kadar. Anlayacağınız cep delik cepken delik!
Amma velakin bizimki kafaya koymuş mutlaka Trabzon’a, Trabzonspor’un maçına gidecek… Bu da onun Trabzon’a ilk gelişi olacak…
**
Valiz hazırlanır, sırta konup karayoluna inilir, yoldan geçen tüm araçlara malum işaret (otostop) yapılarak yardım istenir…
Bazı mevkilerde onca eksiğin ve onca sakat oyuncunun yanı sıra, ligde arka arkaya alınan iki mağlubiyet bordo-mavili oyuncular üzerinde öyle bir baskı oluşturmuş ki, ilk 15 dakika Trabzonspor’u tanıyana aşk olsun. Zira Kasımpaşalı oyuncular, kovandan çıkan arılar gibi toplu halde Trabzonspor’un üzerine uçarak gitmeye, gol bulmaya çalıştılar. O bölümde girdikleri bir, iki pozisyon vardı, onlardan biri gol olsaydı Trabzonspor’un işi zorlaşırdı.
Trabzonspor’un kötü başladığı karşılaşmada Enis Destan, girdi devreye önce. Vişça’nın, kafasına nişan alarak paraşüt gibi indirdiği topun hakkını teslim etti genç oyuncu. Atak Trabzonspor’un rakip kaleyi yokladığı ilk pozisyondu. Anlayacağınız ilk atakta golü buldular.
Enis’in golü hayat verdi, bordo-mavili oyuncular deyim yerindeyse ölü toprağı üzerlerinden atarak derin bir nefes aldılar!
Sonra Enis Bardhı çıktı sahneye; Vişça ve Ömür’ün de katkılarıyla müthiş bir gole imza attı, kalan bölümlerde Trabzonspor’un rüzgâr olup esmesine,
Uzun zamandır bu kadar kötü, ne yaptığını bilmeyen oyuncu grubunu bir arada izlememiştik. Çaykur Rizesporlu oyuncuların hakkını teslim edelim, çatır çatır oynayıp Trabzonsporlu oyunculara futbol nasıl oynanır, nasıl mücadele edilir, nasıl defans yapılır ve nasıl hücuma çıkılır dersi verdiler.
Karşılarında böyle bir Trabzonspor’u bulacaklarını rüyada görse inanmazlardı. Bir topları direkte patlamasaydı, ilk yarı çok daha farklı olabilirdi.
Trabzonspor’un sadece forması vardı sahada. Hangisini yazalım. Hepsi bir kenara da Larsen’e ne demeli? Yenilen ilk golde hava topuna hatalı çıkması bir yana, yenilen ikinci golde de komşu Çaykur Rizespor’a ikramını yaptı desek. İlhan Palut’un öğrencileri maden bulmuşçasına kullandılar Larsen’in tarafını.
Eren de Larsen’den farklı değildi, yenilen 3. Golde Behnur’u sadece seyretti.
Trabzonspor 3. Golü yememiş olsaydı, kalan bölümler farklı olabilirdi. Zira ikinci yarı oyuna dahil olan Mehmet Can ile Fountas, bordo-mavili takıma hareket getirmişti ama, doğrusunu söylemek gerekirse atı alan
Trabzonspor ile Galatasaray’ın kadrosunu iki kefeli teraziye koysalar; Galatasaray ağır basar! Benzer örneği Beşiktaş ve Fenerbahçe takımları için de verilebilir. Anlayacağınız bu sezon Trabzonspor kadro olarak üç İstanbul takımından bayağı geride kaldı.
Trabzonspor yönetiminin eksikleri gidermek için harıl harıl çalıştığını biliyoruz. Bir yandan borçlarla uğraşmak, diğer yandan yapılanmak kolay değil. Ancak köprünün altından daha fazla su akmadan eksiklerin tamamlanması gerekir.
Eksikleri olan Trabzonspor’un en büyük gücü agresif oyundu, yardımlaşarak oynamaktı. Öyle de başladı bordo-mavililer; alan daraltarak, topun arkasına geçerek, pas yapmaya çalışarak. Pozisyonlara giren taraf da Trabzonspor’du ancak Bakasetas’ın alışık olmadığı bölgede topla oynama sevdası, kaptırdığı top pahalıya patladı Trabzonspor’a. Atmayana attılar da diyebilirsiniz…
Umut’un kaçırdığı pozisyon insanın aklına gelince, sen gel de iyi bir golcü isteme! Ayrıca orta sahada iyi bir oyun kurucuya, lider oyuncuya ihtiyacı var
Okurlarımız bir derbi maçı daha gelip çatınca, daha önce yayımladığımız yazının tekrarını ricada bulundu.
Okur rica edince akan sular durur!
Buyurun, 1998–1999 sezonunun 12.haftasında Ali Sami Yen’de oynanan, Trabzonspor’un Galatasaray’ı 3-5
yendiği karşılamayı ve o gün başımıza gelenleri bir kez daha hatırlayalım…
Maç kaç kaç?
Zeytinburnu’nun bazı sokakları birbirine çok benzer. Adımladığınız caddelerde, ilginizi çeken gecekonduların
Özlemişiz futbolu, çimin kokusunu, tribünlerin coşkusunu... Binlerce karşılaşmanın oynanacağı başta Trendyol Süper Lig ve Trendyol 1. Lig olmak üzere tüm liglerde milyonlarca futbolseverin ve de oynayan futbolcuların en büyük beklentisi, isteği, dileği düdüğün doğrusu!
Öncelikle; diğer şampiyon adayı takımlar bu yıl daha güçlenerek Trabzonspor’a kadro olarak fark attıklarını söyleyelim. Umarız bordo-mavililer eksiklerini kısa sürede tamamlarlar. Aksi halde bu kadroyla dişli takımlara karşı bayağı zorlanırlar!
Trabzonsporluların, Trabzonspor’a sponsor olan ‘Papara’ya, sabah, öğlen, akşam teşekkür ile dua ettiklerini söylemeden geçmeyelim. Hakikaten ‘Papara’ İlaç gibi geldi, nefes oldu hayat verdi!
Maça gelince...
Papara Park’ta hızlı başlayan bordo-mavililer, 8. dakikada Denswil ile golü bulduktan sonra girdikleri pozisyonları değerlendirebilseydiler, daha doğrusu bildiğimiz Bakasetas, gününde olsaydı ilk yarı ellerini kollarını sallaya sallaya sonuca gitmeleri işten bile değildi.
İkinci yarıda da pozisyonlar