Almanya’da Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti üyelerinin konuşmalarının engellenmesinin anlaşılabilir bir durum olmadığını belirten Kılıç, “Çok şaşırdım, Alman eğitim sisteminin içinde uzun yıllar bulundum, bize öğretilenle yaptıkları arasında dağlar kadar fark var” dedi...
Bakanların Almanya’daki toplantılarının engellenmesinin ardından yaşanan süreci Almanya doğumlu Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ile konuştum. Yaşananları anlamakta güçlük çektiğini belirten Kılıç, “Yapılanlar kabul edilebilir bir durum değil. Almanya benim doğduğum, çocukluğumun geçtiği yer. Yapılanları duyunca çok şaşırdım. Alman eğitim sisteminin içinde uzun yıllar bulundum, bize öğretilenle yaptıkları arasında dağlar kadar fark var” dedi. Avrupa’nın asıl ırkçılıkla mücadele etmesi gerektiğini belirten Kılıç, “Hayır diyenlere izin veriyorlar. Evet diyenlere vermiyorlar. Ama bizi böyle asla susturamazlar” dedi.
‘Kabul edilemez’
Kılıç, bakanlıkta misafir ettiği Milliyet’in sorularını şöyle yanıtladı:
Almanya’nın bakanlara yönelik tavrı sürerken siz de Almanya’ya gideceksiniz? Yaklaşımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Almanya’nın içinde bulunduğu şu anki durum gerçekten
anlaşılması güç. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti üyelerinin konuşmaları yönünde bir takım engeller konuluyor olması gerçekten anlaşılabilir, kabul edilebilir bir durum değil. Ama şunu da görüyoruz; Avrupa’da maalesef özellikle Avusturya, Almanya, Hollanda, Belçika gibi ülkelerde ırkçılıkla ilgili yükselen bir akım var. Bu akımın karşısında siyasilerin çok kararlı bir şekilde durması gerekirken görüyoruz ki yeterince kararlı şekilde bununla mücadele etmiyorlar. Anladık ki iç siyasi bazı saiklerle bazı siyasi kararlar alıyorlar. Almanya’nın, Avusturya’nın, Belçika’nın, Hollanda’nın gelişimine katkı veren, orada emek sarfeden kişilerin yapmak istedikleri bir takım fikir hürriyeti kavramı içinde değerlendirilecek programlara izin verilmiyor olunması doğru şeyler değil. Biz bu hafta sonu bazı programlara katılmak üzere Almanya’da olacağız. Ümit ediyoruz ki herhangi bir şekilde bir engel çıkartmazlar.
‘Aynaya baksınlar’
Hollanda’dan ve Avusturya’dan da açıklamalar geldi...
Hollanda Başbakanı’nın bu anlamda ortaya koyduğu fikirler gerçekten ürkütücü. İçinde insanlık sevgisinden yoksun kalmış bir arkadaş, bir kişi bu tip ırkçı eğilimler sergiler. Geert Wilders de daha önce de asla kabul edilemeyecek açıklamalarda bulunmuş. Hem kutsalımıza hem de inançlarımıza çok büyük hakaretler etmiş, hem aynı zamanda orada yaşayan vatandaşlarımızın kişilik haklarına, özgürlüklerine saldırmış ve birlikte yaşamak üzerine kurulu olan AB içinde ayrılıkçı akımlara girmiş ve onların içinde yer alan bu kişi istediği gibi konuşabilecek ama farklı fikirleri dile getirecek olan kişiler konuşamayacak. Bu kendi içinde zaten çelişki.
Aynı şekilde Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, siyasi kariyeriyle ilgili bazı hırsları var bunu biliyoruz ama geçmişte çok büyük sıkıntılar yaşadıkları ırkçı akımların karşısında durmak yerine onların istediğini yapmak olmamalı bunun yolu. Kendisini dışişleri bakanımız uyardı. Ama daha önceki uyarılara çok kulak asmadı ama bundan sonra daha dikkatli olur. Çünkü özellikle göçmenlerle ilgili söyledikleri ürkütücü yani Suriye’den bir zalimin elinden kurtulmak için hayatlarını kurtarmak için kaçan insanlardan Avrupa’ya gidenlerle ilgili söyledikleri ürkütücü.
Dönüp aynaya bakmaları gerekiyor.
‘Hayır’ diyenlere izin var
Avrupa’nın asıl amacı ne olabilir?
Burada bir şey ortaya çıkıyor, bakın Almanya’da bazı toplantılar düzenlenirken, elimizde bazı fotoğraflar, bilgiler var. Örneğin CHP milletvekili Ali Şeker ile bir HDP milletvekiline izin veriyorlar. Konuştukları yerin arkasında koskoca bir “hayır” pankartıyla toplantıya izin veriliyor. Deniz Baykal bir toplantı için başvurdu, onun da neyi konuşacağı açıkça belli. Sayın Baykal’a izin verdiler. Baykal, kendi kişisel anlamdaki tutumu dolayısıyla o gitmedi. Ortada açık bir resim var. “Hayır” diyenlere izin veriliyor, “evet” diyenlere izin verilmiyor ya da engellemeler yapılıyor. Neyin amaçlandığı gayet açık. Ama bizi asla sustura-mazlar. Ben bunun insafını orada yaşayan kardeşlerimize bırakıyorum. Biz fikrimizi söyleriz ondan sonra sandıkta karar verecek olan millettir.
‘Duyunca çok şaşırdım’
Siz Almanya doğumlusunuz, Almanya’dan böyle bir şey gelince ilk ne düşündünüz?
Çok şaşırdım tabii benim doğduğum, çocukluğumu, ilkokulu yaşadığım ülke. Alman lisesini bitirdim, Alman eğitim sisteminin içinde uzun yıllar bulundum, bize öğretilenle yaptıkları arasında dağlar kadar fark var. Bazı tecrübelerin tekrar ortaya çıkıyor olması hoş değil. Şu an Almanya’da Münih mahkemelerinde devam eden NSU davası var, halk arasında maalesef dönerci cinayetleri olarak bilinir ama işin gerçeği Almanya’daki radikal akımların devlet mekanizması içinde bir takım unsurların eylemleri. Anayasayı koruma teşkilatı başkanlarından üçü istifa etti. Değişik emniyet mensuplarıyla ilgili soruşturmalar sürüyor ama dava 5 yıldır devam ediyor. Bu sürede davaya tanık olabilecek kişiler de bir takım kazalar yaşadı, ölenler oldu. İfade vermeye gelemeyecek durumda olanlar oldu. Bunların hepsi bir takım soru işaretleri. Bu davanın biran önce sonuçlandırılması gerekiyor. Yani hukuk devleti olduğunu ortaya koyan Almanya bu noktada daha hızlı olmalıydı ama ne hikmetse bu dava sürüyor, bunun cevabını veremiyorlar. Kanıtların yok olması mı bekleniyor? Onlara şunu söylüyorum söylemlerinizle eylemlerinizi birleştirin.
Referandumu etkileyebilirler mi?
Bizim milletimiz çok büyük feraset sahibidir, dolayısıyla 16 Nisan sandık önlerinde olunca milletimizin kararını verecektir. Bu kararı etkilemek için bu tip yollara başvuruluyorsa eğer bunların da sandıkta cevabı verilecektir.