Önce salgın, sonra yangınlar, ondan sonra deprem ve son olarak ise yine görülmemiş yağışlar ve seller.
Yani yeni dünya. Artık dünya eskisi gibi olmayacak gibi gözüküyor.
Yangınlar ve çok şiddetli yağışların artmasında iklim değişikliği ve küresel ısınmanın etkisi var.
Bu yağışlar sonrasında da yıllardır bazı illerde görülmeyen seller. En son Şanlıurfa yaşadı. Bir yılda yağan yağmurun yarısı bir anda yağdı deniyor.
Bu işin sonu nereye gider? Afetlere ne kadar hazırız?
İklim değişikliği ve küresel ısınma kendini daha da hissettirecek ve hayatımızı çok etkileyecek gibi gözüküyor.
Bir tarafta da kuruyan göller, susuzluk ve kuraklık bekleyen tehlike.
Önlemler, planlar ve yeni yol haritaları üzerinde çalışılıyor. Bu
Aselsan Genel Müdürü Haluk Görgün ile savunma sanayinin beyni ASELSAN’ı gezdik. Hava savunma sistemi başta olmak üzere yerli ve milli ürünleri Milliyet’e anlatan Görgün, ‘S300 ve S400’lere ihtiyacımız yok’ diyor.
Savunma sanayisinde yerlileşme yüzde 80’lere yaklaşıyor. Radar, kamera, insansız araçlar, silah ve elektronik harp sistemleri başta olmak üzere yerli üretilen ürünlerden bir çoğunda imzası olan ASELSAN en büyük yerli şirketlerden biri.
10 binin üstünde çalışanıyla ASELSAN, SİHA, İHA, Atak, Hürjet, MMU, TCG Anadolu gemisi, Kızılelma gibi büyük proje başta olmak üzere birçok yerli üretime elektronik sistemleriyle, yazılımlarıyla, görüntü sistemiyle, radarlarıyla destek veriyor.
ASELSAN Genel Müdürü Haluk Görgün Milliyet’i Gölbaşı’ndaki yeni tesislerini gezdirdi. 70 bin metrekarelik yeni tesislerinde ağırlıklı olarak hava savunma sistemlerini ürettiklerini belirten Görgün, Roketsan ve SAGE ile birlikte geliştirdikleri SİPER
Deprem yaralarını sarmak için herkes seferber olmuş durumda. Bunlardan biri de savunma sanayiinin dev şirketi ASELSAN. Depremin ilk dakikalarından itibaren alarm vermiş ve neler yapılabileceğine yönelik şirket içi seferberlik ilan etmiş. Bu gibi seferberlik durumları için kurulan ASELSAN Sosyal İnovasyon Liderleri Derneği hemen toplanmış ve özellikle mühendislerden neler yapılması gerektiğine yönelik farklı fikirleri alarak harekete geçmiş. Bölgeye hemen ilk etapta haberleşme sistemlerinden termal kameralara, güneş enerjili kamera sistemlerinden yaka kameralarına, solunum cihazlarından arama kurtarma ekibine kadar yararlı olacak şeyler gönderilmiş.
ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Haluk Görgün ile deprem sonrası şirketlerinin neler yaptığını konuştuk.
ASELSAN’ın ilk saatlerden itibaren alarm verdiğini ve bölgeye hem teknik hem de insani yardım gönderdiği dile getiriyor Görgün. Jandarma için kurulan haberleşme ve iletişim ağının sürekliliği için personel ve teknik malzeme gönderdiklerini belirten Görgün, “AFAD ve
'O değil bu isimlerden biri olsun. Seçilen Cumhurbaşkanı istediklerimizi yapmazsa tekrar seçime gideriz. Bu bakanlık kimde olacak? Listede kaç vekilimiz olacak?’...
Tüm bunlar daha aday açıklanmadan yaşanan tartışmalar. Bu tartışmalar nereye gidecek önümüzdeki günlerde göreceğiz ama bunlar bana geçmişteki koalisyon dönemlerini hatırlatıyor.
Şöyle bir baktığımızda bu tartışmalar ve koalisyon krizi nedeniyle sürekli erken seçimler yaşanmış. Türkiye bu tartışmalardan dolayı geçmişte çok şeyler kaybetti.
Yani zordur koalisyon hükümeti. 3 partili bile tartışmalar eksik olmaz, olmamıştır.
Millet İttifakı’nda adaylık krizinin olduğunun herkes farkındaydı. O nedenle açıklanması ve hatta görüşülmesi de son toplantılara bırakılmıştı.
Ve adayın konuşulduğu ilk toplantıda masa dağıldı. Beklenen oldu deniyor. Bundan sonra ne olacak?
Görünen 6’lı masa 5’e düşmüş durumda. Şimdi tartışılan muhalefet kanadından seçime 2 aday ile gidilip gidilmeyeceği.
Kemal Kılıçdaroğlu aday.
Bugünlerde tartışılan en önemli konu bu. Hükümet de deprem ve kentsel dönüşüm seferberliği başlattı.
Bilim adamları ve deprem uzmanları başta olmak üzere çeşitli kesimlerden görüşler alınacak. Bilim Kurulları oluşturulacak.
‘Kentsel dönüşüm nasıl olmalı?’ sorusunun uzun uzun tartışılması lazım.
Neden mi? Çünkü özellikle İstanbul’da bina bazlı yapılan rant aracı kentsel dönüşüm yerine geniş alan bazlı kentsel dönüşüm yapılmalı.
Deprem denince eski konut stokunun çok olduğu İstanbul ve İzmir akla geliyor. İki büyük ilimizin bu eski bina stokunu biran önce geniş alan bazlı yenilemesi lazım.
Fay hatlarından uzaklaşmak ve yatay mimariye geçmek gerekiyor.
Burada vatandaşa da büyük görevler düşüyor. Herkesin kentsel dönüşüme destek vermesi ve üzerine düşeni yapması gerekiyor.
Her il için ayrı planlar
‘Hatay geri dönecek’...
İki binasından biri yıkılan Hatay sokaklarındaki bu yazı etkiliyor insanı.
Yardım seferberliği başlatıldı. Herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor.
Hatay’ı ve depremden etkilenen 11 ili ayağa kaldırma zamanı.
Büyük şirketler konteyner kentler kurma yarışına girdi. Hatta aldığım bilgi konteyner şirketleri yapımı yetiştiremiyormuş ve sıra olmaya başlamış.
AFAD da bölgede 100 bine yakın konteyner kuracak. Kalıcı konutlar için de ilk kazmalar vuruldu.
Barınma ve yaraları sarmak için seferberlik var.
Aynı seferberliğin istihdam için de başlatılması gerekiyor.
Büyük depremler yaşıyoruz ve yine yaşayacağız. Depreme hazır olup olmadığımız yıllardır tartışılır. Belli bir süre böyle gider ama sonra unutulmaya başlanır.
Deprem uzmanları Türkiye’de 24 ilin diri fay üzerinde oturduğunu dile getiriyor. Yani depremler ülkesiyiz.
Uzmanlar İstanbul, İzmir, Adana gibi bazı iller için uyarılar vermeye başladı.
Özellikle konut stoku eski ve dar sokakları çok olan İstanbul için ayrı çalışmak gerekiyor.
Son Hatay ve Kahramanmaraş depreminde 26 bin bina yıkılmış. Hasarlı bina sayısı ise bundan fazladır. 8 bine yakın artçı deprem yaşandı. 11 şehir etkilendi ama bazı şehirler yeni baştan farklı yerlerde yeniden kurulacak gibi gözüküyor.
Bir çok ilde ‘evlerimiz sağlam mı ve fay hattı yakın mı?’ diye araştırmalar arttı. Bu süreçlerde devlete düşen görevler var vatandaşlara düşen görevler var.
Herkesin daha hazırlıklı olması gerekiyor. Dersler çıkarıp bundan sonrasına yönelik tedbirlerimizi almamız çok önemli.
Hem yeniden şehirlerin kurulması sürecinde hem de bundan sonra yapılacak binal
Asrın felaketinin ardından yaraları sarmak için 11 ilde yeni binalarla yeni şehirler yaratılacak.
Özellikle iki binadan birinin yıkıldığı Hatay’da Çevre Bakanlığı, ayrıntılı bir şehirleşme planı hazırlıyor.
Ünlü mimarlardan ve mühendislerden görüş almaya başlayan Çevre Bakanlığı zemin araştırmasından sonra çok kat izni vermeden yerel ve yatay mimari ile yeni şehirleri yaratacak.
Yeni şehirleri yaratırken başrolde yine TOKİ olacak. Binalar yatay mimari ile en fazla 3-4 katlı olacak ve ova yerine yüksekteki sağlam zeminlere yapılacak. İzmir ve Düzce örneği de dikkate alınarak büyük dönüşüm gerçekleştirilecek.
İzmir’de son depremin ardından yeni binalar dağlara doğru yapılmış ve 4-5 katı geçmemişti.
Büyük deprem yaşayan Düzce’de ise yapılaşma uygun zeminlere çok kat verilmeden yatay mimari olarak yapılmıştı. Yani yeni yapılaşmada Düzce model İzmir örnek olacak.
Zeminin durumuna göre 11 ilde yeni binalar ve yapılaşma olacak. Hatay’da özellikle fay hatlarına ve zeminin durumuna göre belli yerlerde