Bayramlar bir anlamda ülkelerin ve ulusların karakteristik özelliklerinin en önemli göstergeleridir. Bayramlarına bakarak ülkeleri ve insanlarını çok daha yakından tanımanız mümkündür. Tıpkı milli marşlar, şarkılar, türküler, kıyafetler, mutfak ve eğitim sistemine bakarak farklı analizler yapmanın mümkün olduğu gibi.
Bayramlar ortak akıl, ortak vicdan, sevinçte tasada bir olmak ve elindeki lokmayı paylaşmaktır. En büyük zenginlik, para ve güç değil, insan biriktirmektir ve bayramlar, bu zenginliğimizi test ettiğimiz, en önemli günlerdir. Çalan her kapı zili, gelen her telefon ya da her mesaj, bu zenginliğimizin en önemli göstergesidir. Bu yüzden insan biriktirme konusunda daha nice dostluklara ve daha nice zenginliklere yelken açmalısınız.
Makam, güç ve para ile gelen uzun bayramlaşma kuyrukları, onlar gittiğinde bir anda ortadan yok oluyorsa, başkalarını değil öncelikle kendimizi sorgulamalıyız!..
Bayram öncesi süreç kimilerimize göre zor, kimilerimize göre de muhteşemdi. Görünen o ki bu ikilem bayram sonrası da devam edecek. Temennimiz bayramın ayrıştırıcı değil kaynaştırıcı gücü, ortak vicdani değerlerde buluşmamızı sağlar..
İşte bu yüzden, dünü dünde, yarını da yarında bırakıp, bugünü yaşamaya ve geleceğe odaklanmaya çalışalım. Yoksa, yorduğumuzla kalırız.
Neden mi?
Sizi, bizi, hepimizi yoranların zerre kadar umurlarında değiliz de o yüzden! Umurunda olsalar, sizi, bizi, hepimizi böylesine yorarlar mıydı? Özellikle de eğitimde, özellikle de gençleri!..
Eski bayramlar
Eskiden “Nerede o eski bayramlar” derdik, onu bile unuttuk. Hatırlanmayacak kadar çok geride mi kaldılar ya da bugün, dünden daha mı güzel? O da tartışılır ama gerçek olan bir şey var ki o da hemen her konuda çok yorulduk!..
Bayram eşittir tatil oldu. Peki uzun tatiller işe yarıyor mu?
Moral ve motivasyon açısından rahatlatıyor mu yoksa sıkıntılarımıza sıkıntı mı katıyor?
Tatil ne kadar uzunsa, bayram o kadar keyifli geçecek sanılıyor ama uzun tatillerin getirdiği sıkıntılar, yeni sorunları da beraberinde getiriyor! Acı olan ise hiç kimsenin bunun farkında olmaması!..
9 günlük bayram tatili umarız her şeye rağmen keyifli geçer…
Pek çok şey gibi eski bayramların da ne tadı kaldı ne de tuzu. Samimiyetle kendimizi sorgulayalım, değişmeyen ne kaldı? Örneğin biz, eski biz miyiz? O, bu, şu, her şey eskisi gibi mi?
Sosyolojik değişimler bileşik kaplar gibidir. Seviye hep birlikte çıkar, hep birlikte iner.
Herhangi bir konuda öne çıkmanız yetmez, diğer alanlardaki dibe vurmalar, en iyileri de aşağı çeker!
Yani, düne dair, özlemini duyduğumuz ve yakındığımız ne varsa, kabahatliyi hiç uzakta aramayın! Çuvaldızın en büyüğünü kendinize batırın.
Uzun tatil kararları alınırken keşke bir dizi yaptırımlar da beraberinde gelse.
Örneğin ulaşımda, sinemada, tiyatroda, sergilerde, müzelerde, kütüphanelerde, gösteri merkezlerinde, lunaparklarda, AVM’lerde ya da öğrencilerin ilgisini çekebilecek her yerde öğrencilerin yanı sıra refakatçilerine de indirimler getirilse ya da tümden ücretsiz olsa.
Bunu ekonomik bulmayanlar en azından haftada birkaç gün böylesi bir uygulamaya yönelse fena mı olur.?
En azından aidiyet hissi kazandırmış olurlar. Bu iyiliği hiçbir zaman unutmayacak bir müşteri kitlesi yaratırlar kendilerine.
Günü kurtarmanın ötesine geçip uzun vadeli düşünmeyi bir türlü alışkanlık haline getiremedik.
Hızlı başlıyoruz, devamını getiremiyoruz ya da sonrasını hiç düşünmüyoruz. Tıpkı herkesi diplomalı yapıp, sonrasını hiç düşünmediğimiz gibi!
Tatil sevinci yarattık ama sonrası ne olacak, aileler bu yükün altından nasıl kalkacak düşünen yok.
Bunu başkalarından beklemek yerine, kamusal kurumlar ya da kişiler olarak ”ne yapabiliriz?” diye önce kendimizi sorgulamamız gerekmez mi?
Bu konuda yerel yönetimlere de önemli görevler düşüyor. Mademki çok daha fazla hizmet etmek istiyorsunuz, hodri meydan, bu bayram en güzel tatil anılarının mimarı sizler olun…
Peki MEB bu işin neresinde?
Önceki Bakanlardan bazıları böylesi uzun tatiller için kafa yorar, projeler üretir, karınca kararınca da olsa öğrencileri, velileri tatilde de olsa düşündüğünü hissettirdi. Umarız bu tatilde de devamı artan bir şekilde gelir…
Elbette her şey para değil. Parasız da çok keyifli bir tatil geçirilebilir. Bu da kişiden kişiye değişir. Kendimize mutsuzluğa mahkum etmektense, mutlu olmanın yollarını aramak hiç yoktan iyidir…
Özetin özeti: Bir gülücük sıcaklığında, en sevdiğiniz şekerleme tadında keyifli bir bayram dileğiyle…