;
Oynatma Listesi
HABERLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bölgemizde yeni bir Sykes-Picot düzeninin kurulmasına izin vermeyeceğiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nde önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "İsrail'in Gazze, Lübnan, Yemen, Suriye ve son olarak İran'a gerçekleştirdiği saldırıların tanı ve tarifi haydutluktur" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan satır başları şöyle;  Konuşmamın başında İsrail ordusu tarafından Gazze'de şehit edilen yüzde 65'inden fazlasını çocuk ve kadınların oluşturduğu 55 bini aşkın kardeşimizi bir kez daha rahmetle anıyorum. Allah'ın izniyle, acıları, zulümleri, ölümleri değil, zaferleri, sevinçleri ve barışı konuşacağımız güzel günleri göreceğimize ben yürekten inanıyorum.

"TÜM DÜNYANIN GÖZLERİ ÖNÜNDE GAZZE'Yİ DEVASA BİR ENKAZA ÇEVİRDİLER"

Çok değerli misafirler, son iki yıldır İsrail'in işgal istila, yıkım ve katliam politikalarıyla giderek daha fazla yüzleşiyoruz. Batılı güçlerin koşulsuz desteğini arkasına alan İsrail, bölgemizi istikrarsızlığa sürüklemeye devam ediyor. Önce Gazze ve Batı Şeria'ya saldırdılar, tüm dünyanın gözleri önünde Gazze'yi devasa bir enkaza çevirdiler.

Sağlık tesislerini, okulları, camileri ve kiliseleri bombaladılar. Sadece bir çuval un almak, bir tas çorba, bir kuru ekmek alabilmek için yardım sırası bekleyen insanları hunharca katlettiler.

İki milyon kardeşimiz, Nazilerin temelküs kamplarını bile geride bırakan kötü şartlarda tam 21 aydır hayatta kalma mücadelesi veriyor. Gazze ile birlikte İsrail, Lübnan'ı, Yemen'i ve Suriye'yi de hedef aldı.

Hava bombardımanlarının yanı sıra Suriye'deki çeşitli grupları yönetime karşı kışkırtarak orayı da karıştırmaya, orada da kargaşa çıkarmaya çalıştı.

Şimdi de İsrail'in devlet terörüne 13 Haziran'dan bu yana komşumuz İran muhatap oluyor. Şunu bir defa açık ve net söylemek isterim.

Bütün bu saldırılarıyla Netanyahu hükümeti bölgesel barışın önündeki en büyük engel olduğunu bir kez daha ispat etmiştir. İsrail'in İran'a gerçekleştirdiği saldırıları en güçlü şekilde telin ediyor. İsrail'in terör saldırılarında bombardıman ve suikastlerinde vefat eden İranlı kardeşlerimiz için ülkem ve milletim adına taziyelerimi sunuyorum.

Binlerce yıllık tarihiyle zorluklar karşısında sergilediği dayanışmayla ve güçlü devlet tecrübesiyle İran halkının inşallah bugünleri de atlatacağından hiçbir şüphe duymuyoruz.

"İSRAİL'İN SALDIRILARI HAYDUTLUKTUR"

Şu gerçeğin de bilinmesinde fayda görüyorum. İsrail'in Gazze, Lübnan, Yemen, Suriye ve son olarak İran'a gerçekleştirdiği saldırıların tanı ve tarifi haydutluktur.

İran'ın İsrail'in bu devlet terörü karşısında nefsi müdafaa çerçevesinde halkını savunmak amacıyla aldığı tedbirler gayet doğal, meşru, hukukidir.

Kardeşlerim, şurası artık günbegün ortaya çıkıyor. Uluslararası hukuku ihlal eden bu mütecaviz eylemlerin İsrail'in bölgede yürüttüğü stratejik istikrarsızlaştırma politikasına hizmet ettiği açıktır.

Nükleer çalışmalarında hiçbir denetime tabi olmayan şeffaflık noktasında kimseyi umursamayan İsrail'in nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşmasına taraf başkalarına söz söylemesi büyük bir riyakarlıktır. Netanyahu hükümeti 13 Haziran'daki saldırılarıyla aslında müzakere sürecini baltalamayı hedeflemiştir.Yaşananlar aynı zamanda Netanyahu ve cinayet şebekesinin herhangi bir meselenin diplomatik yollarla çözülmesini istemediğini de gösteriyor.

Yine İsrail 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan coğrafi bütünlüğü hais bağımsız bir Filistin devletiyle yan yana barış içinde yaşamak yerine savaşı tüm bölgeye yaymaya çalışıyor.

Bakınız bundan tam 90 yıl önce Hitler'in çaktığı kıvılcım nasıl ki Pasifik'ten Atlantik'e, Hİnt Okyanusu'ndan Kuzey Denizi'ne kadar bütün dünyayı ateşe attıysa bugün Netenyahu'nun Siyonist emelleri de bölgemiz ve tüm dünyayı büyük bir felakete sürüklemekten başka bir gaye taşımıyor.

İlk kıblemiz olan Mescidi Aksa'nın kutsiyetine el uzatılmasını, Kudüs-ü Şerif'in tarihi statüsünün gasp edilmeye çalışılmasını, çeşitli haritalar üzerinden bölgemizi parçalama niyetlerinin artık uluorta konuşulmasını bu sinsi planın birer hamleleri olarak görüyoruz.

Biz Netenyahu'nun ne yapmak istediğinin gayet bilincindeyiz. Bölgeyi ateşe, çatışmaya, kaosa ve gözyaşına boğarak güvenliklerini tesis edeceklerini zannedenler ham bir hayalin peşinden gitmektedir.

"BÖLGEMİZDE SINIRLARI KANLA ÇİZİLECEK YENİ BİR SYKES-PİCOT DÜZENİNİN KURULMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ"

İsrail komşularının güvenliğini tehdit ederek kendi güvenliğini sağlayamaz. Evdeki hesabın çarşıya uymadığını onlar da yavaş yavaş göreceklerdir. İsrail'in kanlı elleriyle bölgemizde düzen kuracağını iddia etmesi bu ülkeyi yönetenlerin nasıl bir körlük ve karanlık içinde olduklarını ortaya koyuyor.

Türkiye olarak bölgemizde sınırları kanla çizilecek yeni bir Sykes-Picot düzeninin kurulmasına izin vermeyeceğimizi burada önemle vurguluyorum. Gazze halkının açlıkla cezalandırılmasına, batı şeriada devlet ve yerleşimci terörüne, Mescid-i Aksa ile semavi dinlerin beşiği Kudüs'ün tarihi statikosunu yok etme teşebbüslerine asla esir kalmayacağız.

"BÖLGEMİZİN YENİ BİR SAVAŞI VE İSTİKRARSIZLIĞI KALDIRMAYA TAHAMMÜLÜ YOKTUR"

Netenyahu'nun çatışmaları daha da derinleştirmek amacıyla söylediği övgü ambalajına sarılmış zehirli sözlerine kimse itibar etmez. Bölgemizin yeni bir savaşı ve istikrarsızlığı kaldırmaya tahammülü yoktur. İhtiyacımız olan aklı selimdir sağduyudur. Yanlışı daha büyük bir yanlışla kapatma gafletine asla düşmemektir.

Bugün buradan bir kez daha çözümün diplomasi ve diyalogdan geçtiğini vurguluyor kolaylaştırıcılık dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyorum.

13 Haziran'dan bugüne kadar adeta yüreğimizi ortaya koyarak sükunetin tesisi için çok ciddi gayret sarf ettik. İnşallah netice alıncaya kadar bu temaslarımızı sabırla sürdüreceğiz.

"BM ŞARTI TEMELİNDE ZORLAYICI TEDBİRLER ALINMASI İÇİN GİRİŞİMLERİMİZİ EŞ GÜDÜM HALİNDE SÜRDÜRMELİYİZ"

Daha fazla ülkenin Filistin devletini tanımasını teşvik edinmeye devam etmeli. İsrail'e karşı uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler şartı temelinde zorlayıcı tedbirler alınması için girişimlerimizi eş güdüm halinde sürdürmeliyiz.

İki devletli çözümü ilerletmek için Bu hafta New York'ta Suudi Arabistan'ın öncülüğünde yapılması planlanan ancak son saldırılar nedeniyle ertelenen uluslararası konferansında ilk fırsatta tertiplenmesini temenni ediyoruz. Suudi Arabistan'a bu girişiminde şimdiden muvaffakiyetler diliyorum.

"İSTANBUL'UN KADERİ ŞAM'IN KADERİNDEN AYRI DEĞİLDİR"

Tabii burada şunun da altını çizmek durumundayım. Aynı ananın evladı olan iki kardeş arasında görüş ayrılıkları yol yöntem ayrılıkları olabilir. Bunlar hayatın olduğu gibi siyasetin de diplomasinin de doğal gerçekleridir. Ama kardeş demek aynı zamanda kaderdaş demektir.

İstanbul'un kaderi Şam'ın kaderinden Bağdat'ın, Kahire'nin, Sara'nın kaderinden, İstanbul'un, Kabil'in, Trablus'un, Tahra'nın kaderinden, Mekke ile Medine'nin ve elbette Kudüs'ün ve Gazze'nin kaderinden ayrı değildir.

Türk'ü, Kürd'ü, Arap'ı, Fars'ıyla, Sünni'siyle, Şii'siyle, Alevi'siyle, Afrikalı, Asyalı ve Latin Amerikalısıyla ve diğer tüm mezhep ve kökenleriyle Müslümanların kıblesi gibi kaderleri de ortaktır.

Her birimiz La ilahe illallah Muhammedun Resulullah diyoruz. Söz konusu ortak davalarımız, ortak çıkarlarımız olunca farklılıkları bir yana koyup kenetlenmek boynumuzun borcudur. Aramızdaki tutum farklılıklarının özellikle içinden geçtiğimiz bu kritik dönemde bizlere ayak bağı olmasına izin veremeyiz. Son süreçte gördük ki dengeler, siyasetler, kırılgan ilişkiler bir yere kadar.

Ümmetin sesini ve vicdanını temsil eden teşkilatımızın bu toplantısında İsrail'in tüm bölgeyi yangın yerine çeviren politikalarına karşı duruşumuzu açıkça dünya kamuoyuna duyurmamız gerekiyor.

Bugün birbirimize daha sıkı sarılmaya, saflarımızı daha da sıkılaştırmaya, birbirimize karşı hoşgörü sınırlarımızı daha da genişletmeye ihtiyacımız var. Nerede olursa olsun, ayrışmayı, kutuplaşmayı, birlikteliğe, dayanışmaya tahvil etmek en samimi arzumuzdur.

"İSLAM ALEMİNİN TEK BAŞINA BİR KUTUP HALİNE GELMESİ ŞARTTIR"

Kıymetli misafirler, çok kutuplu dünyada iki milyarlık İslam aleminin tek başına bir kutup haline gelmesi şarttır. İslam dünyasının çok daha büyük rol oynayacağı Ancak aynı zamanda daha fazla sorumluluk üstleneceği bir dönemin arefesindeyiz.

Türkiye'nin Dışişleri Bakanları Konseyi dönem başkanlığı bölgemizdeki şiddet sarmalının İsrail tarafından yeniden tetiklendiği istikrar ve barışın tehdit edildiği bir ortamda başlıyor. İsrail'in Filistin'de olduğu gibi Suriye, Lübnan ve İran'daki haydutluklarını durdurmak için daha fazla dayanışma sergilememiz şart. Teşkilatımız kurulduğu günden bu yana hep barış ve diyalog mesajı taşımış her türlü aşırıcılığa karşı dimdik durmuştur. Bundan sonra da sırt sırta verip zorlukların üstesinden beraber geleceğiz.

57 üyesiyle Birleşmiş Milletler'den sonra en büyük ikinci uluslararası örgüt olan teşkilatımızı daha iyi işletmek, verimli hale getirmek, ekonomik ve toplumsal gelişmenin bir aracı olarak çalıştırmak mecburiyetindeyiz.

 Dönem başkanlığımız sırasında İslam düşmanlığıyla mücadeleyi aktif şekilde sürdürmeye devam edeceğiz. Bu vesileyle Suriye'nin İslam İşbirliği Teşkilatı üyeliğine dönmüş olmasından ve uluslararası topluma yeniden entegrasyonu yönünde alınan mesafeden duyduğumuz memnuniyeti ifade etmek istiyorum.

Suriyeli kardeşlerimizin yüzbinlerce şehit vererek kazandığı muhteşem zafer yeni bir dönemin kapılarını aralamıştır. Suriye halkı hamdolsun geleceğine her bakımdan çok daha umutlu bakıyor. Türkiye olarak Suriye'nin kendi ayakları üzerinde durması için bu ülkeye çok boyutlu desteğimizi arttırarak devam ettireceğiz.

"UNRWA'NIN İSRAİL TARAFINDAN FELÇ EDİLMESİNE MÜSAADE ETMEMELİYİZ"

Bir diğer husus ise şudur değerli kardeşlerim, Filistinli mültecilere sahip çıkmadıklarında yeri doldurulamaz bir görev icra eden UNRWA'nın İsrail tarafından felç edilmesine müsaade etmemeliyiz. Teşkilatımızın ve tek tek üye ülkelerimizin UNRWA'yı madden ve manen destekleyerek İsrail'in oyunlarını bozmalarını bekliyoruz. Ankara'da açılacak temsilcilik komisiyle bundan sonra ajansı olan desteğimizi inşallah daha görünür hale getireceğiz.

GÜNCELLENME
DETAYLARI GÖSTER