Milliyet ExecutiveBu pilav daha çok su kaldırır

Bu pilav daha çok su kaldırır

09.11.2022 - 20:57 | Son Güncellenme:

Büyük istifa dalgasının ardından, dünya sessiz istifayı konuşuyor. Bazı çalışanlar kalplerini, hatta zihinlerini yaptıkları işe vermeden, ruhen “check-out” etti işyerlerinden...

Bu pilav daha çok su kaldırır

MURAT YEŞİLDERE- Mobiliteyi, “hareketlilik, hayatın sürekli gelişen, anlamını geliştiren kavramı, sabit kalmaya, durağanlığa, değişmezliğe, hareketsizliğe bir başkaldırı, kopuş” olarak ifade etmiş Levent Erden, Gazete Oksijen’deki köşe yazısında. Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, dijital ve teknoloji gibi kavramlar, her anlamda “ulaşım”ı kolaylaştırdılar, mobilitenin sınırlarını zorluyorlar. Son iki buçuk yıldır yaşadığımız salgın ise, mobiliteyi bir araç olarak kullanmamızı ve mekandan bağımsız, esnek çalışmayı, belki de bir daha çıkmamak üzere hayatımıza dahil etti. Levent Erden’in tespiti ile “kablo” eskiden bağlantının sembolü idi. Geldiğimiz noktada, telefonlardan kabloları çıkarttık, bilgisayarları kablosuz yaptık, ama her şeyin kablosuz olduğu yerde, çalışanların günlerinin üçte birini ofislerde geçirmesini de şart koştuk; hatta ironik olan, salgının sonrasında da bunu yavaş yavaş, yumuşak yumuşak da olsa zorluyoruz. Bakalım kim pes edecek.

Haberin Devamı

Şimdi de ‘sessiz istifa’

Çalışanlar “neden ofise gelmeleri gerektiğini” sorgulamaya devam ederken, kendilerini ikna edemedikleri bu zorlama karşısında, pasif direnişi de tercih edebiliyorlar. Bu kez de, büyük istifanın (Great Resignation) ardından, dünya sessiz istifayı (Quiet Quitting) konuşmaya başladı. Heyecanını, motivasyonunu, çalışma isteğini, ama en önemlisi de, “o an” orada olma sebebini yitiren çalışanlar da, “saat doldurmaya”, ya da “koltukları doldurmaya” yöneldiler. Kalplerini, hatta zihinlerini yaptıkları işe vermeden, aslında resmen olmasa da, ruhen “check-out” ettiler işyerlerinden. Daha farklı kültürel motifler taşıyan Çin’de dahi #tangping kavramı konuşulmaya başlandı. Yavaş yavaş büyüyen bir protesto hareketi haline gelen #tangping, aslında tam anlamıyla “yatmayı” ifade ediyor. İşin baskısından, stresinden, ağır temposundan, yaratılan değerin adil paylaşılmamasından şikâyet eden Çinli çalışanlar işte iken “yatmayı”, zihinlerini “stand-by”a almayı tercih ediyorlar.

Haberin Devamı

Ne aradığını bilmeyenler

Çin’den batıya doğru geri dönersek, salgın sonrası yayılan büyük istifa dalgası sırasında / sonrasında ABD’de işlerinden ayrılan çalışanların, neredeyse beşte biri hiç işe dönmemek üzere eve gitmişler; hayatlarını gözden geçiriyorlar (“re-assessing”), hem sorumluluklarını (finansal, çocuk, yaşlı bakımı, vs.) hem de kendi hayallerini, heyecanlarını su yüzüne çıkartmaya çalışıyorlar. İşten ayrılanların neredeyse üçte biri kendi sektörlerinden ayrılıp, (“Reshuffling”) farklı endüstrilere geçiş yapmışlar. Yeni yolları deniyorlar. Geriye kalan neredeyse işten ayrılanların yarısı ise kendi endüstrilerinde farklı işverenler ile çalışmaya karar vermişler (“Re-inventing”) ama bunların da yarısından fazlası değişik çalışma modellerini (parttime, gig, taşeron, esnek, vs.) tercih etmiş. Böyle radikal bir değişim yaşanırken, hâlâ aradığını bulamayan ve hatta ne aradığını bilmeyen büyük kitlelerin olması, kimisinin sessizce istifa etmesi, kendisini bırakması, kimisinin ise, deyim yerindeyse “yatması”, bize, veciz deyimimizle, iş dünyasının pilavının daha çok su kaldıracağını müjdeliyor! İzlemeye devam edin!