15.05.2025 - 16:15 | Son Güncellenme:
DUYGU ERDOĞAN
DUYGU ERDOĞAN- Bitkisel bazlı ürün pazarı, dünyada son dönemin ileri büyüme sağlayan sürdürülebilir üretim alanı olarak öne çıkıyor. Bu konudaki duyarlılıklar ve beslenme şekillerinin çeşitlenmesi pazarı hızlı büyütüyor.
Türkiye’de de bu yönde girişimler ve yatırımlar giderek daha fazla dikkat çekiyor. Bitkisel bazlı süt markası Fomilk’in kurucusu Cem Telvi de bu alanda büyüme fırsatı olduğunu düşünen isimlerden.
Northwestern Üniversitesi’nde ekonomi, Columbia Üniversitesi’nde gayrimenkul geliştirme eğitimi alan Cem Telvi, kurumsal kariyerinin ardından, 2018’de bitkisel bazlı süt markası Fomilk’i kurarak sürdürülebilir gıda alanına yöneldi.
Önemli potansiyel var
Telvi, yatırım hikâyesinin hayvanlara duyduğu sevgiyle başladığını ve bu değerlerin işin her adımına yansıdığını anlatıyor. Türkiye’nin tarım açısından çok avantajlı bir ülke olduğunu vurgulayan Telvi şuna dikkat çekiyor:
“Türkiye verimli topraklar, farklı iklim koşulları ve gelişen teknolojiler sayesinde girişimciler için büyük fırsatlar barındırıyor. Özellikle bitkisel bazlı ürünler ve sürdürülebilir tarım uygulamaları, önümüzdeki yıllarda daha da önem kazanacak. Girişimciler, bu potansiyeli doğru değerlendirerek çevre dostu çözümlerle pazarda fark yaratabilirler.”
Badem, hindistan cevizi ve yulaf gibi bitkisel bazlı ürünler sunan marka, Türkiye’de yeni yatırımlarla büyümeyi ve ihracatını artırmayı planlıyor. Cem Telvi bu yöndeki stratejisini şu sözlerle açıklıyor:
"Türkiye’deki büyümemizi sürdürürken globalleşme yolunda da ilerliyoruz. Bu kapsamda ihracatımızı artırarak sağlıklı yaşam, hayvan sevgisi ve çevre bilincini dünyaya taşımayı hedefliyoruz."
Marka özellikle bitkisel bazlı ürün pazarının çok geniş olduğu Amerika pazarında genişlemeyi hedefliyor. Markayı ve gelişim hedeflerini Cem Telvi’den dinledik...
Markanızın gelişim hikâyesini bizimle paylaşır mısınız?
Doğaya ve hayvanlara saygılı, sağlıklı ve bitkisel bazlı ürünler üreterek hem bu alandaki artan talebi karşılamayı hem de dünyaya pozitif bir katkı sunmayı hedefledik.
Fındık, fıstık ve badem gibi geleneksel lezzetleri, modern beslenme alışkanlıklarıyla, sürdürülebilirlik ve lezzet odağında buluşturduk. Sağlığımızı ve gezegenimizin geleceğini önemsiyoruz. Temiz içerikli ve sürdürülebilir ürünler sunarak hem sağlıklı beslenmeye hem de doğa ve hayvan dostu bir yaşam tarzına katkı sağlamak istiyoruz. Fomilk’in hikâyesi, hayvanlara duyduğumuz sevgiyle başladı ve bu değerler işimizin her adımına yansıdı.
45 milyon litre kapasite
Mevcut kapasite ve yatırım büyüklüğünüz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Yıllık 45 milyon litre kapasiteli yeni üretim tesisimizle daha verimli ve ölçeklenebilir bir üretim süreci kurduk. Çevre dostu üretim yöntemleriyle doğal kaynakları etkin kullanmayı amaçlıyoruz. Ayrıca, sıfır katı atık prensibini benimseyerek üretim süreçlerimizi uçtan uca optimize ediyoruz.
Gelecek dönemde marka stratejiniz ve satış kanallarıyla ilgili planlarınız neler?
Dijitalleşmeye daha fazla odaklanarak çevrimiçi satış kanallarımızı büyütmek istiyoruz. Böylece ürünlerimizi daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyoruz. Bitkisel beslenme ve sağlıklı yaşamın öncüsü olan kişilerle iş birlikleri kurarak hem toplumsal farkındalık yaratmak hem de kullanıcıların ürünlerimizi deneyimlemelerini sağlamak istiyoruz.
Türkiye’deki büyümemizi sürdürürken globalleşme yolunda da ilerliyoruz. Bu kapsamda ihracatımızı artırarak sağlıklı yaşam, hayvan sevgisi ve çevre bilincini dünyaya taşımayı hedefliyoruz.
Potansiyeli doğru değerlendirip pazarda fark yaratmak mümkün...
Sürdürülebilir gıda ve tarım pazarındaki büyümeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu alan global ölçekte büyük bir ivme kazandı. Artık tüketiciler yalnızca sağlıklı değil, aynı zamanda çevre dostu ürünler tercih ediyor. Bu değişim, bitkisel bazlı içeceklere olan ilgiyi ciddi şekilde artırıyor. Fomilk olarak bu dönüşümün parçası olmaktan mutluyuz. Etik değerler, sağlık bilinci, çevresel duyarlılık ve yeni tatlar arayan tüketicilerin sayısı her geçen gün artıyor. Bu da markamız için yeni fırsatlar ve büyüme alanları yaratıyor.
Türkiye’nin tarımdaki potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye, tarım açısından oldukça avantajlı bir ülke. Verimli topraklar, farklı iklim koşulları ve gelişen teknolojiler sayesinde girişimciler için büyük fırsatlar barındırıyor. Özellikle bitkisel bazlı ürünler ve sürdürülebilir tarım uygulamaları, önümüzdeki yıllarda daha da önem kazanacak. Girişimciler, bu potansiyeli doğru değerlendirerek çevre dostu çözümlerle pazarda fark yaratabilirler.
Gıda alanında yeni yatırımlarınız olacak mı? Geleceğin sektörleri sizce neler?
Sağlıklı ve çevreye duyarlı ürünlere olan talep hızla artıyor. Biz de bu alanda Ar-Ge yatırımlarımıza devam ederek yeni, faydalı ve lezzetli ürünler geliştirmeyi planlıyoruz. Ayrıca, sürdürülebilir ambalaj çözümleri ve çevre dostu üretim teknikleri de odaklandığımız alanlar arasında. Teknolojinin üretim süreçlerini daha verimli ve doğaya duyarlı hale getirdiğine inanıyor ve bu gelişmeleri süreçlerimize entegre etmeye çalışıyoruz.
Girişimcilik ekosistemi büyürken rekabet de artıyor. Genç girişimcilere tavsiyeleriniz nelerdir?
Rekabetin bu kadar yoğun olduğu bir ortamda fark yaratmak için yenilikçi ve değer odaklı iş modelleri geliştirmek çok önemli. Genç girişimcilere çevre ve sağlık temelli çözümler sunmalarını öneririm. Ayrıca güçlü bir ekip kurmak, doğru iş birliklerine yönelmek ve sürekli öğrenmeye açık olmak da başarı için kritik. Pazarı ve tüketiciyi iyi analiz ederek farklılaşmak, girişimcilikte sürdürülebilir başarıyı getiren temel unsurlardan biri.