28.10.2015 - 12:17 | Son Güncellenme:
İç dökmek güven ister.Güvenmezseniz ağzınızı bıçak açmaz.Çekilirsiniz içinizeSessiz, dingin…Suskun hallerinizle bilinirsiniz, ‘İç’ fırtınalarla mücadele ederkenBazen en kadim dostunuz bir eşya olur, o bilir her şeyi sizinle ilgili…Serginin ismi “İç Dökmek”?Ruha göz kırpan bir isim.Akla tutsak değil içimdekiler, her an paylaşılabilir dedirtiyor.
Cem Sağbil “İç Dökmek” sergisi ile üç boyuta taşımış derinlerde olanı biteni, içinin sesini…Heykeltıraş ve ressam Cem Sağbil’le “İç Dökmek” sergisini sizin için konuştuk…
Serginin ismini çok sevdimO kadar hayata ait ki kendinizden bir şey bulmamanız imkânsız.Eserlere o merakla daha da dikkatli baktım.
İnsanlara nasılsın diye sorduğunda cevapları o an kendilerini meşgul eden, bitirmemiş oldukları düşünceleridir.Benim de çok yoğun olan bu uçak seyahatlerimde bu çöp torbalarına yazdığım hayaller, hikâyeler beni o an için çok meşgul eden konular oldu.Dolayısıyla içimi döktüm.Eserlerin hayat buluş süreci nasıl gelişti?İlk başta iç dökmek olarak hayata geçen bu yazılar, çizimler zaman içinde kendi olgunluklarına ulaştıkları zaman ki bu 15 senelik bir süreç malzemeye ve şekle dönüştü.Ve dolayısıyla düşüncelerin ve kelimelerin vücutlaşmış şekilleri ortaya çıktı.
Sonsuz bir özgürlük hissi mi yoksa iç dökerken de sınırlar var mı?Açık konuşmam gerekirse ilk yazmaya başladığımda bu tamamen bir iç dökmek olduğu için hiç bir sınır yoktu. Zaman içinde bu çöp torbalarının da sayısı artmaya başlayınca belli belirsiz bir belge ve eskiz defteri durumuna dönüşmesi kendi içinde birtakım sınırları da getirmeye başladı.
Siz onları “Kusmuk/çöp torbalarına ‘iç dökmek’…” başlığı ile yola çıkıp heykellerinizle üç boyuta taşıdınız.Klasik heykel tanımlarının dışında hangi kelimelerle anlatırsınız heykel sanatını?İnsanın kendi bünyesinde taşıdığı doğal yetenekler düşünce, ses ve sözdür. Bu kabiliyetlerden yola çıkarak insanın anlatmak istediklerini başka bir malzeme ile ifadesi sanat kavramı olarak görülebilir.Sanatta disiplinlerin birbirleri arasında kaynaştığı bir dönemdeyiz. İşin özünde yatan düşünce ve estetik kaygıların bugün hangi malzeme ile sunulduğu artık çok önemli değil.Esas olan, hangi malzeme kullanılırsa kullanılsın sunulmak istenin düşüncenin uygulama şeklidir ki bunun kişinin samimiyeti, bilgisi, sevgisi ve inancı ile gerçekleştiğine inanıyorum.
O öykülerden birini anlatır mısınız?Benim bütün yaptıklarımın bir hikâyesi var. Bunun da çok doğal bir sebebi var. Beni heyecanlandıran ve düşünmeye zorlayan kavramları filtrelerimden geçirdikten sonra çıkan yorumların başlangıcında hep bir hikâye var. Mesela Babil Kulesi; Bir hikâyeye göre insanlar bir kule yapmaya başlarlar. Kulenin amacı Tanrı’nın katına ulaşabilmektir. Bunu bir gün fark eden Tanrı insanları ertesi günü her biri başka bir dil konuşan, başka bir dine ait olan gruplar haline getirir. O andan itibaren kimsenin kimse ile anlaşamadığı dünyaya yayılırlar ve kule yıkılır. Benim kulemde ise insanlar tepeye çıkarlar ve izleyiciler bizleri gördükleri zaman dehşete düşerler.
Bugüne kadar çok çeşitli malzemelerle çalıştım ve çalışıyorum ama bir bronz döküm atölyesine sahip olduğum için eserlerimin ağırlığı bronz dökümdür.Sanat hayatımın başlarında kalıcı olmak ve iz bırakmak çok önemli kavramlardı ve süreç beni bronz heykele yöneltti. Hatta İzmir’de bir bronz döküm atölyesi de kurdum. Fakat bugün iyi yapılmış bir işin malzemesinin çok önemli olduğunu düşünmüyorum.
Sanata dönüştürülmüş düşüncenin çok özgün olduğuna inanıyorum dolayısıyla hiçbir sanatçının başka bir sanatçıya rakip olmadığını düşünüyorum. İyi yapılmış, yaşama hakkı kazanmış olduğuna inandığım eserlerden çok etkileniyorum. Günümüzde bilginin hızlı paylaşılması ile hayran olduğum sanatçıların yaşlarının, cinsiyetlerinin, isimlerinin ve uyruklarının bir anlamı kalmadı.
Ağırlıklı klasik müzik ve blues dinliyorum.
Matematik-SistemDireniş-Hak arama, yaşama güdüsüMektup-HaberGece-GündüzEspas-Nefes almaAşk-Hayatın sihri
“Dök içindeki öfkeyi dostum” der Cyrano de Bergerac‘a dostu Le Bret.Dökün içinizi…Ve içinizde olanı biteni görmek isterseniz 'İç Dökmek' sergisi, Odeabank Etiler Şubesi 2'inci katında bulunan O'Art'da 15 Kasım kadar sizi bekliyor.